Uyarı: Kırılgan içerik – Bu haber rahatsız edici fotoğraflar içerebilir.

And Dağları’nın Kolombiya sınırlarında kalan kesimindeki San Bernardo isminde ufak bir kasabada hemen hemen bilimin net olarak açıklayamadığı garip bir durum yaşanıyor. Kasabadaki bazı cesetler, kendi kendilerine mumyalaşıyor ve neredeyse öldükleri şekilde muhafaza edilmiş durumda kalıyor.

Kolombiya’nın başkenti Bogota’dan 100 kilometre güneyde yer edinen kasabada, 1963 yılından bu yana gömüldükleri yerlerinden çıkarılan 13 ceset, kasabanın mezarlığında bulunan Jose Arquimedes Castro mozolesinde cam kutularda sergileniyor.

Bölgede yer edinen kripta’larda (crypt) bulunan cesetler, geleneksel olarak bir süre sonrasında yer açmak için çıkarılıyorlar. İşte bu sırada çıkarılan cesetlerden bazılarında mumyalaşma olduğu görüldü. Öyleki ki bazı mumyaların saçları, kirpikleri ve derileri duruyor.

(E.N.: Bölgede cesetler alışageldiğimiz şeklinde toprağa gömülmüyor; kripta adında olan taştan bölmelere konulmuş olan tabutlarda bulunuyorlar.)

1993 senesinde gömülen Saturnina Torres de Bejarano da bunlardan biri. Torres’in 63 yaşındaki kızı Clovisnerys Bejarano bu garip durumla ilgili şu yorumu yapıyor: “Eğer Tanrı onun korunmasını istediyse bunun bir sebebi olmalı.” 2001’de gömüldüğü yerden çıkarılan Torres, aradan geçen 8 yılda saçları, tırnakları ve bir çok dokusu bozulmamış halde bulunmuş oldu.

Mozolede yer edinen müzedeki mumyalaşmış cesetler, ailelerinden izin alınarak sergileniyor.

Mozolenin rehberi Rocio Vergara mevzuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Bu durum ilk başladığında insanoğlu vakalara şüpheyle yaklaşıyordu ve yaşananların nadiren görülecek bir durum bulunduğunu düşünüyorlardı. Sadece zaman içinde bu durumun ender görülmediği ortaya çıktı.”

Bazı durumlarda mumyalaşmış cesetlerin gözlerinin bile durduğu görülebiliyor. Oysa gözler, ölüm sonrasında en süratli bozulmaya uğrayan dokulardan biri. Belirtilene bakılırsa 1980’li yılların sonlarında mozolede her yıl 50’ye varan mumyalaşmış cesetle karşılaşılıyordu. Sadece Vergara, bu sayının yılda birkaç taneye kadar düştüğünü söylüyor.

Bazıları oldukça bozulmuş görünse de, birçok dokusu hala iyi şekilde korunmuş oldukça sayıda ceset müzede sergileniyor.

Mumyalaşmanın sebebi ne?

Benzer bir mumyalaşma durumunun daha ilkin İtalya ve Meksika’da da görüldüğünü belirten uzmanlar, San Bernardo’da yaşanmış olan durumun nedenini hemen hemen belirleyebilmiş değil.

Vergara, bölgenin yerlilerinin, kişinin hayatında iyi biri olmasına bağladığını ve ölümlerinden sonrasında onlara verilen bir “armağan” olduğuna inandığını söylüyor ve ekliyor: “Diğerlerine bakılırsa de bu bir tür ceza.”

Bölge halkının bir kısmıysa mumyalaşmayı San Bernardo halkının çoğunun etken bir yaşama ve çiftçilikle uğraşmalarına, bu yüzden sıhhatli bir rejime haiz olmalarına bağlıyor. Sadece bu duruma aykırı vakalar da yaşanıyor. Mumyalardan biri, yaşamını bir metropol olan Bogota’da geçiren ve orada ölen Jorge Armando Cruz’a ilişkin.

Kısaca görünüşe bakılırsa mumyalaşma için belirli bir vaka örgüsü bulunmuyor. Şu sebeple bu durumda olan cesetlerin sahipleri değişik yaş, cinsiyet ve vücut tiplerinde bireyler. Vergara bununla beraber bu mumyaların mezarlığın bir tek belirli bir bölgesinde görülmediğini de söylüyor.

Bazı mumyalar, gömüldükleri giysilerle müzede bulunuyor. Cesedin saçlarının iyi şekilde korunduğu görülebiliyor.

Fırın görevi gören tabutlar

Birçok kişiye bakılırsa mumyalaşmanın sebebi cesetlerin konduğu tabutlar. San Bernardo’da bulunan ilk mumyalar, cesetlerin toprağa gömüldüğü herhangi bir alanın bulunmadığı mezarlığın ilk dönemlerinde görüldü. Vergara 1960’lardan öncesindeyse iki tane mezarlığı bulunan kasabada herhangi bir mumyalaşma vakasıyla karşılaşılmadığını söylüyor.

Bazı örneklerde deri ve tırnaklar bile iyi şekilde korunabilmiş.

Vergara bölgenin ikliminin oldukça nemli bulunduğunu, bunun da normalde mumyalaşmaya değil, tam tersine çürümeyi hızlandırıcı tesiri bulunduğunu belirtiyor. Kolombiya Ulusal Üniversitesi’nden Antropolog Daniela Betancourt ise mumyalaşmanın sebebini, mezarlığın dik bir dağ yamacında olmasına bağlıyor: “Rüzgar devamlı olarak sıcak esiyor. Bu yüzden de tabutların içinin bir nevi fırın şeklinde çalışıyor olduğu düşünülebilir. Cesetleri tam anlamıyla çürümeden kurumasını sağlıyor olabilir.”

Bu hipotezin hemen hemen kontrol edilmediğini belirten Betancourt, mevzuyla ilgili araştırmaların yetersiz bulunduğunu ekliyor.


Science Alert’in haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.
Görseller için kaynak: Getty Images