Ticari ürünlerin iç pazarda kolaylıkla dolaşımının sağlanması, iç ve dış pazarlarda ürünlerinin takibinin yapılabilmesi için geliştirilen GS1 Türkiye’nin barkod okuma teknolojisi, karekod (QR) sistemine dönüştürülecek. GS1 Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Yorgancılar, “QR kod sistemine geçilmiş olduğu taktirde ürünle ilgili daha çok informasyon, standart bilgiye erişme ve tüm ülke içinde satın aldığınız ürünlerin aynı ürün bulunduğunu karşılaştırabilme, görebilme olanağına haiz olunacak” dedi.

Türkiye’de üretilip satışa sunulan yada yurtdışından ithal edilen ticari ürünlerin iç pazarda kolaylıkla dolaşımının sağlanması ya da ihracat amacıyla değişik ülkelere gönderilen ürünlerin takibinin yapılabilmesi, GS1 Türkiye’nin sunmuş olduğu barkod hizmetiyle gerçekleştiriliyor. Satın alınan ürünlerin kasadan geçerken duyulan ‘bip’ sesi, GS1 Türkiye tarafınca tanımlanarak internasyonal ticaretin dilini temsil eden barkodlar yardımıyla ortaya çıkıyor. GS1 Türkiye bu kapsamda, barkod sisteminin içinde tuttuğu sınırı olan informasyon sebebiyle tüketiciler ve kamu tarafınca daha çok informasyon talep edilmesi, bununla beraber ürüne dair kaliteli bilginin sağlanması için QR sistemine geçme sonucu aldı.

‘ÜRÜNÜ SATMAK ÜRETMEKTEN DAHA ÖNEMLİ’

GS1 Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Yorgancılar, mevzuya ilişkin yapmış olduğu açıklamada, ticaretin ortak dilinin, dünyaya oluşturulan kapısının global standartlar bulunduğunu söyleyerek, “Dünyada her gün minimum 20-25 milyar kez bu bip sesini çeşitli ortamlarda duyuyoruz. Nerede? Alışveriş kasalarında. Her ürün kasadan geçmiş olduğu anda ‘bip’ sesini duyuyoruz. Bunun bizlere yararları ne? Biz buradan ne elde ediyoruz? Genel olarak baktığımız süre en önce GS1 (global standartlar) iyi mi başlamış? ABD Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmış, sonrasında Avrupa Birliği’nde. Ve iki organizasyon aynı sistemi, aynı dili konuştukları için birleşiyorlar ve global standartlar-GS1 olarak hizmet vermeye başlıyorlar. Ikimiz de Türkiye’de vakıf statüsüyle ‘GS1 Türkiye’ adı altında faaliyetlerimize devam ediyoruz. Firmalarımıza ticaretin ortak dilini sunuyor ve dünyaya oluşturulan kapıları olarak hizmet veriyoruz. Bir ürünü satmak, üretmekten daha mühim. Üretimi yaptığınız anda içindeki ürünün eşeysel, ağırlığı, teknik özelliklerinin tamamını tüketicilere sunmak, bu bilginin doğru akmasını sağlamak oldukça mühim. Yalnız besin sektörü olarak bakmak da doğru değil. Tekstil, elektronik, sıhhat sektörü benzer biçimde birçok sektörde kullanılan, mühim bir avantaj elde eden kodlama sistemi diye de görülebilir” dedi.

‘İSRAFI ÖNLEYEN BİR SİSTEM’

Nadir Yorgancılar, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Mesela, bir ilaca baktığımızda; bu ilacın üreticisi, ürettikten sonrasında bunu ecza deposuna gönderiyor. Ecza deposunun yapmış olduğu da eczanelere dağıtmak. Sonrasında hepimiz de reçete ile gidip, ilgili eczanelerden talep edip, satın alıyoruz. Eğer bu ilaçla ilgili herhangi bir üretim hatası var ise, son kullanıcının kim olduğu belli olduğundan toplatma sisteminin direk son kullanıcıya ulaşılabilmesi açısından oldukça büyük bir pozitif yanları var. İkinci pozitif yanları ise, hepimiz artık ihtiyacı kadar ilaç alıyor, bilhassa reçeteyle alınan ilaçlarda tane belli olduğundan kullanabilecek süre de belli olduğundan; o süreye yakın reçetenin yenilenmesi de söz mevzusu oluyor. Bunu, israfı önleyen bir sistem olarak da değerlendirebiliriz. Koronavirüs aşısı ile ilgili Bakanlığımız her gün şu kadar vatandaşımızın aşı bulunduğunu, televizyonlarda deklare etti. Bu neyle takip edilebildi? GS1 barkodları ve aşıların üstündeki kodlama sistemi ile gerçekleştirildi. Ülkede ne kadar aşı yapıldığını buradan takip edebilme imkânı çıktı. Bunun pozitif yanları son tüketicinin kısaca halkımızın doğru ürüne, doğru bir halde tanımlanmış etiketi taşıyan ürünlere ulaşabilmesi, bunu kolaylaştırabilecek olan bir yöntem sunuyoruz. Şimdi bir üst versiyonuna geçmeye başlıyoruz.”

‘117 ÜLKEDE KULLANILIYOR’

Karekod (QR) sisteminin 2027 senesinde tüm dünyada kullanımının mecburi hale geleceğini kaydeden Yorgancılar, “Mevcutta bizim barkod sistemimiz var. Barkod sisteminin içinde bulunan bilgilerin belirli bir konsepti ve sayısı var. Sadece QR kod sistemine geçilmiş olduğu takdirde ürünle ilgili daha çok informasyon, standart bilgiye erişme ve tüm ülke içinde satın aldığınız ürünlerin aynı ürün bulunduğunu karşılaştırabilme, görebilme olanağına haiz olunacak. Iyi mi olacak bu? Yeni başlattığımız ürün verisi soruşturma hizmeti bu işin ilk adımı olacak. Bizlere bir ürün geliyor. Gelen ürünü en önce kabul ediyoruz. Kabul ettiğimiz ürünü, etiket üstündeki ağırlıkla aynı olup olmadığını teyit etmek için tartıyoruz. Sonrasında fotoğraflarını üç boyutlu olarak çekiyoruz. Üretici firmaya gönderip bunun onayını alıyoruz. Onayını aldıktan sonrasında tüm detayları bu sisteme yüklüyoruz. Nerede? Global standartlar informasyon havuzunun içinde. Bunun başka bir pozitif yanları daha var. Merdiven altı diye devamlı şikâyet ettiğimiz, kalitesiz ürünlerin sistemin içinde bulunmuş olduğu, bilhassa kozmetik sektörü ile ilgili kalitesiz sadece yalnız üzerlerinde bir marka ile piyasaya satılan ürünlerin önüne geçecek olan bir sistemdir. Tüm dünya bunu kullanıyor. Şu anda 117 ülkede var. Burada kullandığınız bir QR kod yada barkod sistemini bugün Hindistan’da da İtalya’da da Fransa’da da aynı şekilde, aynı kod ile orada geçirerek teyidini yapabilme imkânımız var. Bir malı üretmek oldukça mühim. Fakat ürettiğiniz malı satmak oldukça daha önemlidir. Satarken iyi ve doğru bilgilerle tüketiciye ulaştırmak oldukça daha mühim bir hale geldi. GS1 bunun için vardır. Tüm dünya bunu kullanıyor. Ikimiz de bunun vatanımızda yaygınlaştırılması için çaba sarf ediyoruz. Eğer yeni bir firmaysanız, yeni üretime adım atmak istiyorsanız ne olursa olsun GS1 Türkiye’nin www.gs1tr.org internet sayfasını ziyaret edin, lüzumlu tüm bilgilere erişme imkânınız vardır” dedi.

‘ÜRÜNE DAİR KALİTELİ BİLGİNİN OLMASINI SAĞLAYACAĞIZ’

GS1 Türkiye Genel Müdürü Elif Bilgehan Müftüoğlu ise, GS1 Türkiye’nin ticari yaşam için dijitalleşmenin tam ortasında bulunduğunu ifade ederek, “Marketlerde 50 yıl ilkin raflardaki etiket tabancalarıyla teker teker fiyat yapıştırmadan, bugün kasasız alışverişe geldik. Bunu iyi mi sağladınız derseniz, GS1 Türkiye’nin tekil bir tanımlayıcısı var. Ürünün üzerine koyduğumuz barkod numarası. 50 senedir bu barkod numarası oldukça işe yarıyordu. Fakat içinde tuttuğu sınırı olan informasyon yüzünden, tüketiciler ve kamu daha çok informasyon talep etmiş olduğu için artık QR kod sistemine geçiyoruz. 2027’de tüm dünyada GS1 destekli QR kodlara geçiş diye bir hedef var. Ikimiz de GS1 Türkiye olarak bu hedefi sağlamak açısından hizmetlerimizi başlattık. Her yerde ürüne dair kaliteli bilginin olmasını sağlayacağız. Sonrasında tüm üreticilerimizin QR koda geçişini temin edeceğiz” diye konuştu.

‘DESTEK VERMEYE HAZIRIZ’

Müftüoğlu, karekod sisteminin avantajları ile ilgili, “Avrupa Birliği’nin Paris Anlaşması’ndan gelen Dijital Ürün Pasaportu regülasyonu geliyor. 2027’den 2030’a kadar değişik sektörlere uygulanmaya başlanacak. Regülasyon der ki, Avrupa Birliği pazarına giren tüm ürün, ara ürün ya da ham maddenin bir dijital ürün pasaportu olacak. Artık ürünlerimiz de pasaportla girecek. Ve o ürün pasaportu tekil bir numara taşıyacak. O numara, ürüne dair tüm bilgiyi nerede, iyi mi, kim tarafınca üretildi, hangi hammadde kullanıldı, karbon emisyon ölçümü yapılmış oldu mu, kıymeti nedir, çocuk işçi çalıştırıldı mı çalıştırılmadı mı benzer biçimde tüm detayları tutacak. Ve bu ürüne dair informasyon olacak, firmaya dair bir informasyon değil. Türkiye olarak ihracatımızın yüzde 41-42 seviyesi Avrupa Birliği pazarına olduğundan bunun firmalarımız tarafınca acele entegre edilip bu regülasyona acele uyum sağlanması oldukça mühim. Ikimiz de GS1 Türkiye olarak onlara destek vermek için çalışmalara başladık ve bunun elzem bulunduğunu düşünüyoruz. Şundan dolayı bir şeyi ürettiniz, sattınız ve ihraç ettiniz. O süre aslolan katma kıymeti alıyorsunuz. Dolayısıyla Türk ürünlerinin AB pazarında olması için dijital ürün pasaportuna şimdiden hazırlıklı olmanız gerekiyor. GS1 Türkiye olarak da destek vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.