ONURCAN BAL Son haftalarda piyasaların gündemini meşgul eden ABD’deki borç tavanı mevzusundaki belirsizlik, geçen hafta itibarıyla bitti. Önceki hafta sonu ABD Başkanı Biden ve Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy, borç limitinin iki yıllığına artırılması mevzusunda prensipte anlaşmaya vardıklarını deklare etti. ABD Hazinesi’nin nakdinin tükenmesine sayılı günler kala borç tavanı mevzusundaki antak kalma haberi, piyasaları rahatlatan bir gelişme oldu. Hafta içinde borç tavanı anlaşmasının oylama süreci takip edildi. Borç tavanı anlaşması, Temsilciler Meclisi’nde çarşamba günü meydana gelen oylamada 117’ye karşı 314 oyla kabul edildi. Temsilciler Meclisi’nin onayı sonrasında perşembe günü Senato’da meydana gelen oylamada da tasarı kabul edildi. Böylece borç tavanı mevzusunda çözüme ulaşılırken, mevcut endişelerin ortadan kalması küresel risk iştahını destekledi.

Borç tavanı mevzusu geride kalırken, piyasadaki ana risk başlıkları gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Merkez bankalarının sıkılaşma politikaları, küresel çapta enflasyon görünümü ve bir süredir hayatımızda olan resesyon endişeleri piyasaların takibindeki ana mevzu başlıkları olarak karşımıza çıkıyor. Küresel ekonomilerin performansı ve merkez bankalarının faiz kararları küresel risk iştahını ve fiyatlamaları şekillendirmeye devam edecektir.

FED BEKLENTİLERİ YİNE DEĞİŞTİ

Geçen haftaki yazımızda FED’e ilişkin değişen beklentileri ele almıştık. Mayıs ayının ilk haftalarında FED’in faiz artış döngüsünü sonlandırdığını ve senenin ikinci yarısında faiz indirimlerinin başlayacağını fiyatlayan piyasalarda önceki haftadan itibaren FED’in 25 baz puan daha faiz artırımına gidebileceğini yönelik beklentiler güç kazanmıştı. Bazı FED üyelerinden gelen şahin tondaki açıklamalar, FOMC tutanaklarının görüş ayrılıklarını teyit etmesi ve ABD ekonomisinin enerjisini koruduğuna işaret eden ekonomik veriler, FED’e yönelik endişeleri artırdı. Geçen hafta içinde FED’in 14 Haziran’daki toplantısında 25 baz puan faiz artırımına gidebileceği yüzde 60 ihtimalle fiyatlanırken, hafta ortasında FED üyelerinden gelen izahat sonrasında bu taraftaki beklentilerin süratli bir halde tekrardan değişmiş olduğu görüldü. Philadelphia FED Başkanı Patrick Harker ve FED Üyesi Philip Jefferson’dan merkez bankasının haziran toplantısında faiz artışlarını durdurabileceğini belirtmeleri, sıkılaşma endişelerini yatıştırarak risk iştahını destekledi. ABD Başkanı Biden’ın FED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı talibi Jefferson, bu şekilde bir kararın FED’in faiz artırımına son vereceği anlamına gelmeyeceğini kaydetti. Philadelphia FED Başkanı Patrick Harker çarşamba günü yapmış olduğu açıklamada, merkez bankasının haziran toplantısında faizleri artırmamaya yöneldiğini söylemiş oldu. FED üyelerinin açıklamaları sonrasında haziran ayında faizlerde değişim olmayacağına ilişkin beklentiler tekrardan güç kazanmıştır. 14 Haziran’da gerçekleşecek FED toplantısı öncesinde 13 Haziran’da ABD’de açıklanacak enflasyon sayıları FED’in faiz sonucu üstünde belirleyici olacaktır. Enflasyonist baskıların devam etmesi durumunda ilerleyen süreçte FED’in 25 baz puanlık faiz artırımının olasılıklar dahilinde bulunduğunu değerlendiriyoruz. Cuma günü ABD’de açıklanan ziraat dışı istihdam verisinin 195 bin olan piyasa beklentisinin oldukça üstünde 339 bin artış kaydetmesi ve istihdam piyasasının genel olarak enerjisini koruması, ek bir faiz artış riskini gündemde tutuyor. Sadece ihtimaller içinde ek bir sıkılaşma adımından ilkin faiz artış döngüsünün sona erdiği ve veri odaklı bir yaklaşıma geçilmiş olduğu mesajının pekiştirilmesi adına haziran ayının pas geçilebileceği kanısındayız.