Türk dünyasında bütünleşmeye doğru: Türk Devletleri Teşkilatı
Sayfa değiştirelim…‘Superpose’den ara fotoğraf çıkaralım… ‘Layer’ diyorlar, sondaki resmin katmanlarından birine bakalım…Ilkin pikseller…

Bir, Cezayir mühim bir enerji ülkesi. Ikimiz de oradan LNG alıyoruz. Dört gün ilkin BRİCS’e resmi üyelik başvurusu yapmış oldu…İki, İran.. Daha da eleştiri bir enerji ülkesi. O şekilde ki, Ukrayna krizinden enerji darboğazına düşen Avrupa’yı kurtarma ayaklarından biri, Tahran’la ilişkileri düzeltip, buradan gaz/petrol pompalamaktı. Eylül ortasında ‘Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üye oldu…

Üç, 2 Kasım’da ABD gazeteleri, İran’ın S. Arabistan’a saldıracağı yönünde bir danışma bilgisinin Riyad’dan ABD’ya ulaşmış olduğu haberini bastılar. Oysa kısa süre evveline kadar bu iki ülke aralarını düzeltmek için başkentlere seyahatler bile yapıyordu. Tahran’ın iç dalgalanmalar sebebiyle hassaslaştığı dönemde geldi bu izahat. Takiben, İran Dışişleri Bakanı, “stratejik sabrımızın sonuna gelirsek iyi olmaz” mealinde, Riyad’ı da kapsayan bir konuşma yapmış oldu…

Dört, Moskova, S. Arabistan ve İran içinde arabuluculuk rolüne hazır bulunduğunu duyurdu…

Beş, 5 Kasım’da ABD Başkanı Joe Biden, ‘İran’ı özgürleştireceğiz’ açıklaması yapmış oldu! Bunun üstüne Türkiye’de bazı gazeteler, “İran’da rejim çöküyor mu” başlıkları attı…

Altı, Washington-Riyad ilişkilerinde de yüksek gerilim hatlarının çekilmiş olduğu bir dönem bu ve Arabistan liderliğinde, Rusya’nın da eklendiği OPEC+, petrol üretimin kısarak ABD’ye ciddi dirsek göstermişti. Bugün, OPEC+ ülkeleri içinde ABD’nin ilaç için olsun bir tane dostu bulunmuyor…

Yedi, 8 Kasım’da Rusya ve İran, yeni ve ortak bir petrol hattı inşa edeceklerini açıkladılar…

Sekiz, Kasım ayı başlangıcında Rusya, Hindistan’ın en büyük petrol tedarikçisi konumuna geldi. Delhi, Ekim ayında Rusya’dan ortalama 1 milyon varil petrol ithal etti…

Dokuz, 8 Kasım’da Rusya’yı ziyaret eden Hindistan Dışişleri Bakanı, ‘Rusya uzun süredir bizim için güvenilir bir ortaktır. İlişkilerimiz iki ülkenin çıkarınadır’ dedi…

On, Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin Rusya’dan satın almış olduğu doğalgaz için bir kısım ödemeleri Ruble ile hayata geçirmeye başladığını deklare etti…Bunlar 10 gün içinde enerji temalı kimi gelişmeler, bahsettiğimiz ara katman resmin pikselleri…
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI – Kutlu Yol
Çerçeveyi de çakmamız gerekiyor…Yukarıdaki maddelere, Yunanistan’ın Girit açıklarında Amerikan Exxon firmasıyla doğalgaz aramaya başlayacağını (normal olarak bunun Libya ve Cezayir’le ilişkisini), Almanya Başbakanı Scholz’un Çin ziyaretini, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Aralık ayı içinde S. Arabistan ziyareti gerçekleştireceğini, Rusya’nın, Ermenistan ve Azerbaycan liderlerini toplamasını ve ‘Batı Kafkaslara sızmak istiyor’ açıklamalarını, İsrail’deki iktidar değişikliğini ve Netanyahu’nun tekrardan rol buluşunu, Başkan Biden’ın, daha ilkin üretimi artırmaları çağrısı yapmış olduğu petrol ve doğalgaz şirketlerine, ‘harp vurgunculuğu yapıyorsunuz’ diyerek ültimatom verdiğini, Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamını saran enerji krizini ilave ediniz…

Nihayet, çerçevenin üst kısmına da pirinç levha çakıp, “Şimal Akım hatlarına yönelik sabotajlar” yazınız…

Bu enerji galerisinin adını de, Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teklif etmiş olduğu ve Türkiye’nin kabul etmiş olduğu, “Türkiye enerji merkezi olsun”dan mülhem, ‘Küresel Enerji Merkezi” koyun…

İddialı iş.. Bu kadar kolay mı?..Doğal ki değil ve esasen “superpose” binlerce kareden oluşuyor. Birinin “eğilimini” anlatıyoruz bir tek…Kısaca kolay değil, hatta tehlikeli…

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier; “Üzücü gerçek şu ki, dünya bir çatışmalar dönemine giriyor. On seneler süresince güvenlik mevzusunda ABD’ye güvenen Almanya bundan bu şekilde başkalarının güvenliği için de görevli olmak zorunda. Kuvvetli bir ordumuz olması gerekiyor. Avrupa’nın çıkarları doğrultusunda bir liderlik umut ediliyor bizlerden”. (28/10.)Rusya Devlet Başkanı Putin; “İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana muhtemelen en tehlikeli, en öngörülemeyen ve bununla beraber mühim bir tehlikeli on yıla giriyor dünya”. (27/10.)

Çin Devlet Başkanı Jinping; “Ülkenin ulusal güvenliği git gide daha istikrarsız ve belirsiz hale geliyor. Bundan dolayı harbe hazırlanmaya odaklanacağız”. (08/11.)

ABD açısından ise harp, son 10 senenin getirdiklerinin önümüzdeki o tehlikeli 10 yılına giderken, “bir gerekseme”! 2030’a kadar aşılması ihtiyaç duyulan bir kestirme yaparsak; hegemonik mimarisini tutan sütunların çatlakları giderilecek benzer biçimde değil. Bu yüzden, ekonomik, toplumsal, kültürel, politik erozyona uğruyor ve aynı “eğilimi” o da görüyor. Toptan ve çözücü bir yanıtı yok. Bir tek bulabileceğini ümit ediyor. Daha ilkin yapmışlığı var fakat İkinci Büyük Cenk’tan sonrasında kurulan seviye devam ederken kurtulduğu dalgalardı onlar. Bugün esasen onların varlıkları/doğruluğu sorgulanıyor.Aynı nedenlerle Ukrayna savaşı, Doğu’ya açacağı savaşın ‘eksersizi’ kabul ediliyor ve aslolan yüzleşmenin-kimileri Çin diyebilir, ‘Rusya esasen odur’ denebilir-Doğu’yla-ABD içinde olacağı kabul ediliyor. İster sıcak ister soğuk…

Bu satırlar yazılırken, “Türk Devletleri Teşkilatı” açılış konuşmaları yapılıyordu Semerkant’ta. Buradaki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri aynıyla ABD için de geçerlidir; “AB bizi 52 senedir kapısında süründürüyor. Hâlâ da aynı noktadalar. Doğal olarak ikimiz de onlara ihtiyaç duyulan cevabı zamanı ulaştığında vereceğiz”…

TDT’nin önündeki yol açısından bu söylem, teşkilatın nereye evrileceğine ilişkin de bir işarettir. Keza, güvenlik ve danışma boyutları eklendiğinde, ABD’ye, NATO’ya da zamanı ulaştığında bir cevap olabilir.

Nedret Ersanel/Yenişafak