İlkokulun son yıllarından itibaren..Bilhassa ortaokul döneminde..

Doğal olarak son olarak da fakülte yıllarımda.. Klasik kitaplarda yanıtını bulamadığım..

Gittikçe derinleşen ve artan.. Sorularım vardı..

Tam bir ikilem gözlemliyor, ve ben de o ikilemi yaşıyordum..

“1922’de, Kurtuluş Savaşını kazandık” diyoruz..

“Ankara’ya kadar yaklaşan düşmanları, önümüze kattığımız şeklinde, taaa İzmir’e kadar kovalayıp denize döktük” diyoruz..

Fakat ne hikmetse.. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan taraf olarak..

Oturduğumuz masada.. Karşımızda da denize döktüğümüz taraflardan Yunanlılar var iken..

İmzaladığımız Lozan Anlaşması’nda.. Ege adalarının çoğunu, Yunan’a veriyoruz..

Niye ki acaba? Savaşı kazanmışız…

Fakat anlaşmayı kaybetmişiz..Niye ki acaba?

İşte bu ikilemin yanıtını, bugünkü manşetimizde görüyorsunuz: “Lozan’ı zafer diye yutturdular..”

Hakikaten de.. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynı tespiti yapıyor: “Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik. Zafer bu mu? Oralar bizimdi.”

Bakmayın siz, anlı şanlı akademisyenlerin..

Politikacıların..Monşer diplomatların..

Gazetecilerin..Lozan’ı “büyük başarı” olarak takdim etmelerine.

Bunların huyudur..Nerede Kemalist takımının bir başarısızlığı var ise..

Örtmek için..Bin numara çevirirler..Lozan için de..

İlk numaraları, “Sevr Anlaşması”nı öne çıkarmak..

Oysa, oldukça iyi biliyorlar ki.. Sevr Anlaşması, yürürlüğe girmemiş bir taslak..

Yürürlüğe girmemiş.. Onaylanmamış bir anlaşmayı, niye önümüze koyuyorsunuz ki? Onu niye “çıkış noktası” olarak alıyorsunuz ki?

Bu temel hatası bir kenara bırakın..

“Sevr” dediğiniz şey.. Kurtuluş Savaşı sonrasının değil..

Öncesinin taslağı..Dolayısı ile..Sevr ile Lozan’ın neyini kıyaslıyorsunuz ki?

Birisinde “yenik taraf” olarak size dayatılan maddeler söz mevzusu..

Diğerinde, “galip taraf” olarak, muhataplarınıza madde dayatma konumunda olduğunuz bir antak kalma söz mevzusu..

Bu ikisini yan yana getirmek bile abes..Fakat, bizim Kemalistlerin adetidir..Göz boyamak..Burnumuzun dibindeki talibi, Yunanistan’a vermemizin izahını yapamayınca..

“Sevr’de daha fazlası verilmişti. Lozan’da bir kısmını geri aldık” diyorlar..

Harp meydanında kazanılan zaferi, masa başlangıcında kaybetmenin izahatı mı şimdi bu?

Biz Yunan’ı, İzmir’de denize döktü isek..Ki o şekilde..

Denize döktüğümüz Yunan’ın.. Burnumuzun dibindeki adalarda ne işi var?

Hani bu söylemi..Yalnız müdafa sadedinde yapsalar.

Gene anlarım.Fakat o şekilde bir efeleniyorlar, Lozan’ı o şekilde göklere çıkartıyorlar ki..

Kime hizmet ediyorlar, idrak etmek mümkün değil..

“Lozan’da şu şekilde başarıya ulaşmış idik. Bu şekilde başarıya ulaşmış idik” diyeceğinize..

“Harp meydanı”nda kazanılan “başarı”nın..

“Masabaşı”nda niye gereği yapılamadı, anlatsanıza..

Meydanda savaşıp, denize döktüğümüz Yunan’a..

Niye, “Bakın sizi burada denize döktük.. Denize döktüğümüz noktanın önündeki tüm adalar bizim.. İtiraz ediyorsanız.. Biz denize dökmeye devam ederiz”diyemedik, anlatsanıza..

Açın okuyun, Lozan görüşmelerini..Mağluplar sınıfında yer alanlar.. 20 yıl öncesinin.. 30 yıl öncesinin.. 50 yıl öncesinin statülerini bizlere dayatmışlar..

“12 adanın, 1913’teki anlaşmaya bakılırsa durumu şu idi..” demişler..

“Ege Denizi’ndeki paylaşım, 1920’de şu şekilde idi” demişler..

Ikimiz de diyememişiz ki..“30 yıl ilkin o şekilde olabilir.. 10 yıl öncesinde bu şekilde olabilir.. Ona bakarsan.. 200 yıl ilkin de, onların tamamı.. Hatta Balkanlar’ın tamamı aslına bakarsan bizimdi.. Biz maziyi bırakıp.. Son duruma bakalım.. 1922 sonrasına bakalım.. Kurtuluş Savaşı’nın galibi kim? Biziz.. O vakit buyrun, toz olun.. Usul usul ikileyin!”

Bunu diyememişiz..Kendi halkımıza dönerek..

Böbürleniyoruz..“Lozan’da büyük başarı elde ettik..”

Daha ortaokulda iken şaşırır dururdum..

“Kurtuluş Savaşı’nı kazanmışız.. İyi de.. Kurtuluş Savaşı’nı kazandığımız halde.. Lozan Anlaşması’nı da.. Ek olarak ve altını çizerek. Oldukça büyük önemler atfederek. Niye ayrı bir zafer olarak bizlere okutuyorlar ki?”Bir bit yeniği bulunduğunu, çakmıştım fakat..O dönemin imkanları ile..

Neyi, nerden öğreneceksiniz..Sadece; kendi kafamızda..

Sorgulama yapıyoruz..Kendi kendimize..Sorularımıza, yanıt arıyoruz:

“Savaşı kazanmıştır isek. Bunun organik sonucu.. Kazanılan savaşın gereğinin yerine getirilmesidir. Bunu da, ek olarak ‘zafer’ olarak takdim etmeye asla gerek yok. Herhalde Lozan’da bir sorun var ki.. Hususi ehemmiyet vererek.. Lozan’ın bir zafer olduğu anlatılıyor..”

Nitekim, ayrıntıları öğrendikçe..Es geçilen mevzulara vakıf oldukça..Hele hele..

Konjonktürel olarak..Krizi tutan Kemalistlerin..

“Kardak gitti. Eşek Adası gitti” türünden, AK Parti’ye balçık sıçratmanumaralarını gördükçe..

Lozan’daki hezimeti daha iyi kavrıyoruz..

Adamlar, Lozan’da kaybettikleri adaların hesabını bile..

AK Parti’den sormaya kalkıyorlar..2004’te, 2011’de AK Parti iktidarı esnasında o adaların kaybedildiğini iddia edecek kadar işi büyüttüler..

Eşek adasının, 1923’te Lozan’da kaybedildiğini anlayamayanlara..