PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan artışla yüzde 15’ten yüzde 17.50’ye çıkardı. Faiz artış oranı, Haziran’da olduğu gibi piyasa beklentilerinin altında kaldı. Hatırlanacağı üzere 27 ayın ardından TCMB, 22 Haziran’da gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faiz oranını 650 baz puan artışla yüzde 15’e çıkarmıştı. TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığında gerçekleştirilen son iki toplantıda toplam 900 baz puanlık faiz artışına giden Banka, enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği mesajını yineledi. Mevcut mikro ve makro ihtiyati çerçevede sadeleşme sürecinin, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edeceğini vurgulayan TCMB, bu kapsamda Kurulun, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları aldığını kaydetti. Buraya not düşelim: TCMB, geçen hafta PPK kararının hemen ardından “miktarsal sıkılaştırma” adımlarına başladı. TCMB’nin Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğine göre TCMB tarafından kur fiyat koruma desteği sağlanan hesaplara (kur korumalı mevduat-KKM) tüm vadelerde zorunlu karşılık oranı yüzde 15’e çıkarıldı. Vadeli TL mevduata geçişin teşviki amacıyla atılan bu adımla, sistemden yaklaşık 450 milyar liralık likidite çekilmesi bekleniyor.

VERGİ DÜZENLEMELERİNİN ENFLASYONA ETKİSİ

Türkiye’de, yakın döneme ilişkin göstergelerin enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret ettiğini vurgulayan TCMB, bu gelişmede yurtiçi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile hizmet enflasyonundaki katılığın belirleyici olduğunu kaydetti. TCMB’den yapılan açıklamada, “Kurul, bu unsurlara ek olarak vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın enflasyon üzerinde ilave olumsuz etki yapacağını öngörüyor” denildi.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın Körfez ziyareti sonrasında; TCMB’nin kısa karar metnine “doğrudan yabancı yatırımlar” ifadesi de girdi. TCMB, kısa karar metninde doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler hesabındaki dengelenme fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacağına dikkat çekti.

“DENGE SAĞLANMAYA ÇALIŞILIYOR”

Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Öz, 20 Temmuz’daki PPK toplantısında politika faiz oranında artış beklentisinin yüzde 17-21 arasında olduğuna işaret etti. Yüzde 15 olan politika faizini yüzde 17.50 ye çıkaran TCMB’nin bu kararıyla piyasanın beklentisini alt düzeyden karşılamakla birlikte, faizde kademeli ve adım adım artış politikası izleyeceğini deklare ettiğini söyleyen Öz, “Faiz oranı, enflasyon ve döviz kuru arasında yakın ilişki söz konusu. Uygulanan politikalarla bu faktörler arasında denge sağlanmaya çalışılıyor. Bu kapsamda maliye politikasında atılan adımlara paralel olarak para politikasında da sıkılaşmanın reel faiz oluşana ve enflasyondaki düşüş trendini sağlama alana kadar bir süre devam edeceği beklenebilir. Beklenen diğer önemli sonuç ise doğrudan yabancı sermaye girişi, döviz kurunda stabilizasyon ve TL’nin daha fazla değer kaybının önlenmesi” dedi.

“İHRACATA DAYALI YATIRIM KREDİ FİNANSMANI ÖNE ÇIKABİLİR”

TCMB’nin piyasa beklentisinin altında faiz artırımı yaptığını söyleyen 3. Göz Danışmanlık CEO’su Hikmet Baydar, etki olarak beklenenin karşılanmamış olduğunu vurguladı. Seçici kredi ve miktarsal kısıtlamanın son derece önemli olduğuna dikkat çeken Baydar, “Böylece TCMB’nin parasal sıkılaştırmayı kademeli uygulayacağı görülüyor. Karar öncesi piyasadan net borçlanıcı konuma gelmesi de bunu doğruluyor” ifadelerini kullandı.

TCMB’nin “miktarda kısıtlamaya” başladığını dile getiren Baydar, “Çünkü TCMB 2019’dan bu yana ilk kez net borçlanıcı duruma geldi. Parasal sıkılaştırma arttıkça özellikle tüketim amaçlı krediye ulaşım zorlaşabilir. Bilindiği gibi KKM hazine yükümlülüğü TCMB’ye devredildi. Dolayısıyla TCMB’nin bir düzenleme yapması bekleniyordu. KKM hesapları için yüzde 15 zorunlu karşılık oranının konulması, yaklaşık 450 milyar TL gibi bir tutarın sistemden çekilmesi demek. Bu da parasal sıkılaştırma anlamına geliyor. Seçici kredi konusunda özellikle ihracata dayalı yatırım kredi finansmanı ön plana çıkabilir” dedi.

BÜTÇE İLK ALTI AYDA 483.2 MİLYAR LİRA AÇIK VERDİ

Şimdi de geçen haftanın öne çıkan verilerine kısaca bir göz atalım. Merkezi yönetim bütçesi Haziran’da 219.6 milyar lira, yılın ilk altı ayında 483.2 milyar lira açık verdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre; Haziran’da bütçe giderleri yıllık yüzde 130 artışla 487 milyar 862 milyon lira, bütçe gelirleri yüzde 48.2 artışla 268 milyar 225 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Faiz hariç giderler yüzde 126 artışla 450.5 milyar lira olurken, faiz giderleri yüzde 192.7 artışla 37.38 milyar lira oldu. Vergi gelirleri Haziran’da yüzde 51.4 artışla 231.2 milyar lira olurken, faiz dışı denge 182.3 milyar lira açık verdi. Yılın ilk altı ayında bütçe gelirleri yüzde 48.6 artışla 1.88 trilyon lira, bütçe giderleri yüzde 101.7 artışla 2.36 trilyon lira düzeyinde gerçekleşti. Faiz dışı denge ise Haziran’da 207 milyar 984 milyon lira açık verdi.

KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU ARTTI

2023 Mayıs sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku 2022 yıl sonuna göre yüzde 11.1 artışla 165.6 milyar dolara yükseldi. TCMB verilerine göre; bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4.3 artarak 64.9 milyar dolara, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4.1 artarak 56.3 milyar dolara ulaştı. Mayıs sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 207.3 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

TCMB, geçen hafta uluslararası yatırım pozisyonu verilerini de açıkladı. Buna göre; 2023 Mayıs sonu itibarıyla, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları 2022 yıl sonuna kıyasla yüzde 7.5 azalışla 285.1 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 5 azalışla 579.8 milyar dolar oldu. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, Mayıs sonunda 2022 yıl sonuna kıyasla 7.2 milyar dolar azalışla 294.6 milyar dolar açık verdi.

KONUT FİYAT ENDEKSİ YILLIK ARTIŞI YÜZDE 103.6

Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan konut fiyat endeksi (KFE), 2023 Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 3.6 oranında artarak 877.9 oldu. Konut fiyat endeksi artış hızı aylık bazda 2021 yılı Eylül’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti. TCMB verilerine göre; yıllık yüzde 103.6 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 45 oranında artış gösterdi. 2022 Eylül’den bu yana KFE artış hızı yıllık bazda ivme kaybetse de Mayıs’ta da üç haneli artış düzeyini korudu.

Geçen hafta açıklanan verilerden biri de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Haziran ayına ait kurulan ve kapanan şirket istatistikleriydi. Buna göre; Haziran’da kurulan şirket sayısı yıllık yüzde 29.6 azalışla 9 bin 429, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 48.8 azalışla bin 261 olurken, kurulan kooperatif sayısı yüzde 36.8 artışla 227 düzeyinde gerçekleşti. Haziran’da kapanan şirket sayısı yıllık yüzde 29.3 azalışla bin 867, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 29.5 artışla 2 bin 430, kurulan kooperatif sayısı yüzde 38.3 azalışla 71 oldu. Yılın ilk altı ayında kurulan şirket sayısı yüzde 3.6 azalışla 63 bin 675, kapanan şirket sayısı yüzde 4.7 azalışla 9 bin 492 düzeyinde gerçekleşti.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ 80.1 OLDU

TÜİK ve TCMB iş birliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi Haziran’da 85.1 iken Temmuz’da yüzde 5.9 azalarak 80.1 oldu. Tüketici güven endeksinin 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor.

TÜİK geçen hafta yurtdışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE) verilerini de açıkladı. Buna göre YD-ÜFE, Haziran’da aylık yüzde 15.62, yıllık yüzde 39.92 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 33.47, imalatta yüzde 40.03 artış olarak gerçekleşti.

BAE İLE 50.7 MİLYAR DOLARLIK ANLAŞMA

Bu arada geçen hafta, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan Körfez turu kapsamında önemli anlaşmalar ve iş birliklerine imza atıldı. Bu ülkelerle ilişkiler stratejik ortaklık düzeyine yükseltildi. Körfez turunun son durağı olan BAE ile enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknolojiler gibi alanlarda mevcut iş birliğinin derinleştirilmesi kararlaştırıldı. Türkiye ile BAE arasında 50.7 milyar dolarlık çok sayıda mutabakat zaptı ve stratejik anlaşmalar (13 belge) imzalandı. Körfez turu çerçevesinde Suudi Arabistan’da dokuz mutabakat zaptı imzalandı. Katar ile yayınlanan ortak bildiride ise iki ülkenin iş birliğinin karşılıksız süreceği belirtildi.

“HANE HALKININ REEL GELİRİ KORUNMALI”

Prof. Dr. Abuzer PINAR / Ankara Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi

Bütçe açıklarında ciddi artış oldu. Yılın başında öngörülen açığın yüzde 70’inden fazlası, ilk altı ayda ortaya çıktı. Geri kalan altı ay için ek bütçe yapıldı. Seçim sonrası fiyat istikrarı amaçlı politikalar nedeniyle hem maliye hem de para alanında sıkılaştırmaya gidilecek gibi görünüyor. Sıkılaştırmanın maliye ayağında harcamaları azaltmak için tasarruf genelgesi yayınlandı. Vergi tarafında ise ek motorlu taşıtlar vergisi yanında katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi artırıldı. Harçlar ve istisnalar gibi diğer kalemlerde de gelir artırıcı önlemler alındı. Bütçe açıklarının bir kısmı bu tedbirlerle kapatılacak. Para politikası tarafında sıkılaştırma politika faizinin Haziran’da 650 baz puan artırılarak yüzde 15’e çıkarılması ile başladı. Bunun yanında dövizi baskılayan bazı makro ihtiyati tedbirler de gevşetildi. Temmuz’da politika faizindeki artış, beklenenden daha düşük oldu. Diğer yandan TCMB, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma vurgusu yaptı. Yani sıkılaştırmayı sadece faiz oranıyla değil, diğer araçlarla da yapacak. Kanuni karşılıkların bazı hesaplarda artırılması biçiminde uygulamalar gündeme gelebilir. Seçici kredi ile de ihracatçı sektörlerin ve yatırımların desteklenmesi kastediliyor olabilir. Enflasyonu artıracak kredi mekanizmalarının da daraltılması söz konusu olabilir. Vergi artışlarının enflasyona etkisini iki taraflı değerlendirmek gerekir. ÖTV ve KDV artışı başlangıçta enflasyonu artırıcı etki yapacak. Özellikle akaryakıt fiyatındaki artışlar, bütün ekonomiye yayılacağından etkisi daha fazla olacak. Diğer yandan orta ve uzun dönemde talebin yavaşlaması ile otomobil fiyatları başta olmak üzere enflasyonda bir gevşeme olur. Para tarafındaki sıkılaştırmanın kredileri daraltması ile daralan talebin de enflasyon üzerinde olumlu etkisi olacak. Geçiş sürecinde en önemli konu hane halkının temel ihtiyaçlarına denk düşen gelirinin reel olarak korunması olacak.

“BAZ ETKİSİYLE GERİLEYEN ENFLASYON, VERGİ ARTIŞLARIYLA YÜKSELECEK”

Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi

Pandemi sonrası henüz tamamen toparlanamamış ekonomi, bir anda yine çarpıcı etken hadiselere maruz kaldı. 2023’te ekonomik aktivitedeki yavaşlama, enflasyon, ülkemizde yaşanan deprem felaketi ve seçimlerin etkisiyle bütçe dengelerinde yaşanan bozulmalar ve sair negatif dışsal etkenler kamu harcamalarında artışa yol açtı, ortaya çıkan kaynak ihtiyacı önümüzdeki dönemlerde ek bütçe ihtiyacını gündeme getirdi. Nitekim ek bütçe yapıldı. Diğer yandan ekonomi yönetiminin değişmesinin ardından para politikasına ilave olarak maliye politikasında da sıkılaştırıcı bazı kararlar alındı. Geçtiğimiz haftalarda alınan kararla KDV dilimlerinde, tüketici kredilerinden alınan banka ve sigorta muameleleri vergisinde ve yurtdışından getirilen telefon harcında artışlar yaşandı. Yine geçtiğimiz günlerde benzer artışlar, benzin ve motorininde ÖTV artışlarıyla gerçekleşti. Litre fiyatına gelen zamdan sonra her ikisinden de alınan ÖTV ve KDV’de artış yaşandı. Vergi artışlarının harcanabilir gelirde azaltma yaratarak toplam talebi kısması beklenir. Ancak söz konusu vergi artışlarının gıda, ulaşım, giyim gibi hemen hemen bütün alanlarda etkisi bulunuyor. Örneğin tarımsal üretimin hemen her safhasında kullanılan mazot fiyatındaki artış maliyetlerde artış yaratarak gıda fiyatlarını etkileyeceği gibi KDV oranlarında yaşanan artış başta gıda olmak üzere birçok ürünün fiyatında da yukarı yönlü bir baskı yaratacak. Dolayısıyla baz etkisi nedeniyle bir süredir gerileyen enflasyon vergi artışlarıyla birlikte yükselişe geçmesi olası bir durum gibi görünüyor. Diğer yandan söz konusu vergilerin dolaylı vergiler olması toplam pastada dolaylı verginin payını daha da arttırmakta bu durum ise vergi adaleti ve gelir dağılımında bozulmalar anlamına geliyor.

“TCMB’DEN YENİ ADIMLAR GELEBİLİR”

Seda Yalçınkaya ÖZER / İntegral Yatırım Araştırma Müdürü

Yeni ekonomi politikalarına geçiş sonrası gerçekleşen iki toplantıda da TCMB’den beklenti altında faiz kararı geldi. Artan enflasyon risklerine karşın TCMB’nin daha yavaş bir ölçüde faiz patikasını yönetmesi, faiz politikasının enflasyonu düşürücü etkisini sınırlı kılabilir. Karar metni oldukça sade, net ve piyasa gerçeklerine uygun. Geçen ayki karar metni ile kıyaslandığında iki önemli fark dikkate çarpıyor. İlki enflasyonda yukarı yönlü riskler ifade edilirken ücret ve kur kaynaklı maliyet baskısı ifadesi eklenmiş. Hem talep hem de maliyet enflasyonunu tetikleyecek gelişmelerin halihazırda enflasyon dinamiklerini bozmaya devam edebileceğini söylemek mümkün. Buna ek olarak son dönemde gelen vergi düzenlemeleri ile bozulan fiyat davranışları metne girmiş. Bunun da önümüzdeki günlerde enflasyon artırıcı etkisinin süreceğini söylemek mümkün. Cari ödemeler dengesi için gelen yeni cümlede ise Körfez ülkelerinden gelmesi beklenilen sıcak para ve turizmin pozitif yansımasının kontrollü bir eğilim sunabileceği ifade edilmiş. Karar metnindeki diğer önemli ifade ise. ‘Parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır’ ifadesi oldu. Karar metninden çıkarımımız, yeni swap düzenlemeleri ve zorunlu karşılıklara ilgili yeni kararlar gelebileceği yönündeydi. TCMB, faiz kararının ardından zorunlu karşılık düzenlemelerini gerçekleştirdi. Bunların devamı gelebilir. 27 Temmuz’daki enflasyon raporu toplantısı TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’a yöneltilecek soru cevap kısmındaki cevaplar piyasa algısını ve beklentisini şekillendirmesi açısından önemli olacak. Piyasa faiz kararını sakin karşıladı. Borsa endeksi yüzde 1’in üzerinde hareket etmeye devam ederken, bankacılık endeksi yüzde 0.4’ün biraz üzerinde geriden geliyor. Kurda da önemli bir hareket yok. Dolar/TL 27 seviyelerinde yatay ve sakin. Ancak kurda yatay yukarı hareketin sürmesini bekliyoruz.

BAE İLE 50.7 MİLYAR DOLARLIK ANLAŞMA

Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine üyeleri ve iş insanlarıyla birlikte 17-19 Temmuz’da gerçekleştirdiği Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan Körfez turunda, önemli anlaşmalar ve iş birliklerine imza atıldı. Bu ülkelerle ilişkiler stratejik ortaklık düzeyine yükseltildi. Körfez turunun son durağı olan BAE ile enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknolojiler gibi alanlarda mevcut iş birliğinin derinleştirilmesi kararlaştırıldı. Türkiye ile BAE arasında 50.7 milyar dolarlık çok sayıda mutabakat zaptı ve stratejik anlaşmalar (13 belge) imzalandı. Körfez turu çerçevesinde Suudi Arabistan’da imzalanan beş anlaşmayla iş birliği daha da ileriye taşındı. Katar ile yayınlanan ortak bildiride ise iki ülkenin iş birliğinin karşılıksız süreceği belirtildi. Körfez turunun ardından Türkiye’ye dönüşünde uçakta değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Körfez ülkeleriyle iş birliğinin önümüzdeki dönemde somut projelerle güçlenerek gelişeceğini, ekonomiye müspet etkilerinin en kısa zamanda görüleceğini kaydetti. Görüşmelerde, ikili ilişkilerin tüm boyutlarıyla ele alındığını vurgulayan Erdoğan, “Kazan-kazan anlayışı içerisinde önemli ve kapsamlı iş birliği projeleri üzerinde durduk. Özellikle savunma sanayii, enerji, turizm, müteahhitlik gibi alanlarda kararlaştırdığımız hususları hızla hayata geçireceğiz. Her ülke de DEİK öncülüğünde düzenlenen iş forumları yeni ticari ortaklıkların kurulmasına katkı sağladı” dedi.

Körfez ziyareti sırasında Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma ve havacılık ihracatı sözleşmesine imza atıldığını vurgulayan Erdoğan, tüm bu anlaşmaların maddi karşılıkların ötesinde Körfez ülkelerinin Türkiye ekonomisine, sanayisine, güvenlerinin bir göstergesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:

“İmzalanan anlaşmalar çerçevesinde yatırımları Türkiye’de gerçekleştirebileceğimiz gibi bu ülkelerin yanı sıra üçüncü ülkelerle de ortaklıkları, iş birliklerini geliştirerek, çeşitlendirerek, gerçekleştirebileceğiz.”