islâm’ın en azılı düşmanlarından biri olan Ebû Cehil’in oğludur. Mekke’nin Fethi sırasında öldürülmesi için hüküm çıkarılmışsa da, hanımının Müslüman olması ve şehirden kaçan kocasını da bulup getireceği ve onun da İslâm’ı kabul etmesini sağlayacağını söylemesi üzerine affa uğradı. Gerçekten bu fedakar hanım, İkrime’yi bir deniz sahilinde buldu ve Peygamberimizin huzuruna getirerek Müslüman olmasını sağladı.
Ikrime bundan sonra seçkin sahabeler arasına girdi ve üstün komuta yeteneği sayesinde bir çok parlak zaferle kendini gösterdi. Daha önce İslâm’a ve Müs-lümanlara verdiği zararları ödercesine çalışıyor, büyük bir iman ve tevbe ile eski hatalarını affettirmeye uğraşıyordu. Hazreti Ebubuker’in vefatına yakın bir sırada, Yermuk’ta, sayıca çok üstün Bizans ordusu ile çarpışmaya giren Müslümanların arasında İkrime b. Ebû Cehil’de vardı. Orada büyük bir cesaret ve kahraman-lıkla savaştı ve islâm ordusu, Halid b. Velid’in komutasında parlak bir zafer daha kazanırken Hazreti İkrime ve oğlu Amr, aldıkları yaralar sebebiyle şehid oldular.
Bu harp esnasında, kendisinin ileri atılmasına engel olmak isteyen başkomutana, Hazreti İkrime’nin şöyle söylediği rivayet edilmiştir: “Beni bırak ey Halid! Senin, Resûlullah’la güzel bir geçmişin var. Halbuki ben ve babam Resûlullah’a en çok eziyet edenlerdendik. Beni bırak da daha önce yaptıklarımı ödeyeyim. Resûlullah’a karşı birçok yerde savaştım. Bugün Bizanslılara karşı savaşmaktan mı kaçayım?”