Labrys, satın alan deneyimi, reklam ve pazarlama teknolojileri alanlarındaki öngördüğü trendleri paylaştı. Labrys Kurucu Ortağı Sinan Günal, “Her yıl danışmanlık projelerimizde karşılaştığımız ihtiyaçlardan ve müşterilerimizin bizimle paylaşmış olduğu gerekseme analizlerinden yola çıkarak satın alan deneyimi, reklam ve pazarlama teknolojileri alanlarındaki öngördüğümüz trendleri yayınlıyoruz. Bu yıl da beş değişik trende vurgu yapmak istedik. Genel olarak bu trendler satın alan verisi ve bu verinin doğru, beklentilere uygun ve muhteşem satın alan deneyimi yaratacak şekilde markalar tarafınca kullanılabilir hale getirilmesiyle ilintili. Bilhassa Türkiye’de verinin ülke sınırlarını terk etmemesi ihtiyaç duyulan çeşitli sektörler açısından son nesil teknolojilere erişim ve kullanım giderek zorlaşırken, satın alan güvenlik duvarları ardında kurulabilir gerçek CDP’ler bu yolculukta mühim bir oyuncu oluyor. Öteki taraftan birçok kurumun bugüne dek yapmış olduğu yatırımları çöpe atıp ‘her şeyi meydana getiren’ tek bir ürüne yatırım yapması yerine, bulmacanın parçaları benzer biçimde birçok nokta çözümle entegre olabilen bir pazarlama teknolojisi mimarisi ön plana çıkıyor. Toplumsal medya ise markalar gözünde bugüne dek hep öteki kanallardan bağımsız hareket etmesine karşın artık buranın da bir satın alan verisi deposu olduğunda tamamımız hem fikiriz. Şimdi en mühim mevzu ise buradan elde edilebilecek şikâyet yada önerilerin hızlıca markaların düzgüsel çözüm ve yazışma süreçlerine iyi mi entegre edileceği, ek olarak toplumsal medyada yakalanan yazışma tonlarının bu süreçte bizlere iyi mi destek olacağının keşfedilmesi olacak” dedi.

Sinan Günal

2024’te İzlenmeye Kıymet 5 Adtech ve Martech Trendi

BrandID 2.0’ı Hayata Geçirmek

Bulunduğumuz nokta, dijital dünyada kullanıcı kimliğinin ana tanımlayıcısı olarak malum üçüncü taraf çerezlerin tamamen engellenmesinden önceki son çıkış. Google, Ocak 2024’ten itibaren kullananların yüzde 1’i (~30 milyon) için 3. taraf çerezleri rastgele dönem dışı bırakarak çerezsiz web kullanım denemeleri yapacağını deklare etti. Artık herhangi bir şirket yada markanın kullanıcı verisine başat olması için geriye kalan tek çözüm, bazı küresel reklam oyuncularının kurduğu duvarlar içinde kalmış olarak yaptıkları reklam yatırımlarının geri dönüşü üstünde denetim sahibi olmamak yerine, kendi verilerinin ve kitlelerinin kontrolünü ele geçirmek. Bu yüzden, markaların kendi “BrandID 2.0“ını oluşturmak için yatırım yapma zamanı geldi.

Şimdiye kadar birçok kurum, kendi Satın alan İlişki Yönetimi (CRM) sistemini geliştirme ve satın alan işlem geçmişini kaydetmeyi tek bir kimlik tanıyıcısı üstünden gerçekleştirmiş oldu. İletişim kanallarının ve kullanılan teknolojilerin sayısının seneler geçtikçe artmasıyla birçok etkileşim, gerçekleştiği kanal yada sistem üstünde kaldı ve söz mevzusu genel satın alan CRM tanımlayıcısına sıkı bir bağları olamadı. CRM tanımlayıcıları ilk marka tanımlayıcısı olarak nitelendirilirse, yeni dönemdeki gerekseme BrandID 2.0 olarak adlandırılabilir; şu demek oluyor ki potansiyel müşterilerin yeni ziyaretleri ve mevcut müşterilerin anonim ziyaretleri de dahil olmak suretiyle tüm anonim sinyallerin (malum) CRM kayıtlarıyla birleştirilmesi ve anlamlandırılması sağlanmalıdır.

Bu vizyonu gerçekleştirmenin tek yolu, markanın BrandID’sini oluşturabilmesi için kullanıma hazır ID Graph hizmetleri sunan “gerçek/doğru bir CDP (Satın alan Veri Platformu)” seçmektir.

Gizlilik Devrinde Hiper-Kişiselleştirme

Pazarlamacıların son yıllarda en ehemmiyet verdiği konulardan birisi, hiper-kişiselleştirme oldu. Sadece içine girdiğimiz gizlilik hassasiyeti çağı kapsamında tüketicilerin kişiselleştirme beklentileri ile gizlilik beklentileri arasındaki dengenin iyi mi karşılanacağı mevzusunda büyük bir sual var.

Şirketlerin ve markaların gizlilik kapsamında tatminkâr bir satın alan deneyimi yaratmasının tek yolu, BrandID 2.0 oluşturmak ve tüm iletişimlerde açık rıza ile oluşturulmuş birinci taraf veri altyapısını kurmaktır. Kullanıcı rızasının alınmasının arkasından kurulacak birinci taraf veri altyapısı yardımıyla anonim ziyaret ve işlem geçmişlerine ilişik sinyaller toplanabilir, tüm bu bilgiler çevrimiçi/çevrimdışı kanallardaki her türlü etkileşimi kişiselleştirmek için kullanılabilir. Bu kişiselleştirme bir tek anlamlı teklifler üretmek için değil, hem de müşterilerin davet merkezlerinde açık bir şikâyeti olduğu durumlarda reklam mesajlarını bastırmak yada dijital deneyimleri fizyolojik ziyarete dönüştürmek benzer biçimde kişiselleştirilmiş marka eylemlerine de dönüşebilecektir.

Bu dönüşüm büyük bir zihniyet değişimi gerektirse de markaların kanaldan bağımsız gizlilik odaklı kişiselleştirme gerçekleştirebilmeleri için Satın alan Veri Platformlarına (CDP) yatırım halletmeye başlamaları gerekiyor.

AdTech ve MarTech’te Üretken Suni Zekâ Rüzgârı

2024, üretken suni zekâ teknolojilerini kullanarak verimli ve pozitif yönde iş neticeleri yaratmak için en iyi yöntemlerin keşfedileceği bir yıl olacak.

Geçtiğimiz yıl, birçok üretken Suni Zekâ (GenAI) aracı, metin, ses ve görsel içerik oluşturma mevzusunda kabiliyetlerini sergiledi. Bu yüzden artık daha kişiselleştirilmiş ve hedefe odaklı mesajları doğru zamanda doğru kesime ulaştırmak için AdTech ve MarTech süreçlerine bu teknolojileri dahil etmeye adım atmak gerekiyor. Bu kapsamda, yeni nesil pazarlamacılar için kesinlikle kıymet yaratacak iki mühim unsur bulunuyor: Veriden yararlanarak doğru kitleyi bulma ve hedefleme ile etkileşim oluşturmak ve çoğaltmak için ilgi çekici ve dikkat çekici içerikler sunmak.

Üretken Suni Zeka (GenAI), yaratıcı içerik üretimini dönüştürecek, bireysel kullananların tercihlerine gore uyarlanmış dinamik reklamlar sunabilecek ve verimliliği artıracak. Üretken Suni Zeka (GenAI), dinamik reklam optimizasyon teknikleri ve süratli, doğru ve kişiselleştirilmiş içerik üretebilme yetkinliklerini çoğaltmak reklam etkileşimlerini hızla yükseltebilir.

Birleştirilebilir Teknoloji Mimarisi: Gerçek Omnichannel, Sektörü İzole Çoklu Kanal Kullanımının Ötesine Taşıyor

2024’te pazarlamacıların türünün en iyisi araçları esnek, uyarlanabilir bir halde bir araya getirebildiği, değişik sağlayıcılardan “seç-beğen-al” vizyonuyla elde etmiş olduğu çevik ve kolay entegre edilebilir açık platformlar yardımıyla birleşebilir teknoloji anlayışında bir artış yaşanacak. Mühim işlerin tamamlanmasına destek olacak, yeni, çevik, entegrasyona açık ve ana iskeletinize kolayca entegre edilebilir bir platform için teknolojik altyapının hazır tutulması 2024 ve sonrasındaki dünyada oldukca mühim olacak.

Bu esnekliği elde etmek için şirketlerin ilk olarak veri ambarı ve CRM benzer biçimde kaynakları değil, tüm dijital ayak izi kaynakları ve aksiyon/etkinlik tabanlı veri kaynaklarını da içerecek şekilde tüm veri kaynaklarını doğru belirlemesi gerekir. Bu tespit sürecinden sonrasında, dijital ve fiziki eylemlerin içinde veri bütünlüğü ve kesintisiz kullanımın gerçekleşmesini sağlayacak veri ve aktivasyon akışkanlığını sağlayacak bir strateji ve teknoloji mimarisini geliştirmeleri lazım.

Dolayısıyla 2024’te silolardaki işleri optimize etmek yada kanal kanal dijitalleştirmek artık yetersiz duracak; müşterilere, süreç esnasında yarım bıraktıkları işlemler için bile istediği başka bir kanaldan deneyimini sürdürebileceği gerçek bir omnichannel deneyimi yaşatmak gerekecek. Birleştirilebilir teknoloji mimarisi, şirketlerin bu stratejiyi tasarlamalarına, uygulamalarına ve önceliklendirmelerine destek olacak.

Bu stratejiyi geliştirmek için bazı yeni temalara da gerekseme duyulacaktır: Üretken Suni Zeka (Gen AI) teknolojilerini mevcut süreçlere dahil etmek, satın alan verilerini tekilleştirmek ve oldukca kanallı bir yaklaşımla kullanılabilir hale getirmek için satın alan veri platformlarını (CDP) entegre etmek, çevrimiçi ve çevrimdışının içinde kesintisiz ve akışkan bir bağ oluşturmak, çeşitli iş uygulamalarını buluta geçirmek, verileri daha süratli şekilde kullanmak ve işlemek için kod bilgisi gerektirmeyen ETL (Çıkar, Dönüştür, Yükle) araçlarını benimsemek, gelişmiş iş zekası (BI) ve analitik araçlarını kullanmak, vb. Dahası, kurum içi güvenlik duvarı arkasına konumlanan çözümler ve hususi bulut çözümlerinin artı ve eksileri değerlendirilirken tüm dünyadaki veri barındırma lokasyonu hassasiyeti de bu planlama sürecinin bir parçası olmalıdır.

Bir tek Veri Değil, Sezgisel Satın alan Deneyimi

Uzun süredir oldukca konuşulan bir mevzu olan Veriye Dayalı Satın alan Deneyimi’nin (CX) tehlikeli sonuç alt başlıklarından biri sezgisel satın alan deneyimi. Satın alan deneyimi söz mevzusu olduğunda, markaların/şirketlerin mevcut ve potansiyel müşterileriyle iletişime geçmiş olduğu birçok kanal bulunuyor: toplumsal medya ve davet merkezleri (chatbotlar dahil olacak şekilde) yüksek oranda iletişimin gerçekleştiği bu kanallardan ikisi. Bu kanallardaki tüm konuşmaları kovuşturmak ve müşterilerin iletişimindeki duygu ile tonu idrak etmek, pazarlamacıların satın alan deneyimini geliştirebilmesi için oldukca mühim bir adım.

Veri tarafınca yönlendirilen sezgisel satın alan deneyiminin temel görevleri içinde şunlar yer ediniyor: toplumsal gündemi ve konuşmaları takip etme; şikâyetlerin tespit edilmesi ve anında hizmet taleplerine dönüştürülmesi; satın alan hizmetlerinde etken yakınma sahibi kişilere reklam yada öteki tanıtım mesajlarının erişiminin kısıtlanması; rekabetin içerik üretimi mevzusunda neler yaptığını izlerken ve kıyaslarken müşteriler üstündeki duygusal tesirini de ölçmek ve idrak etmek; oldukca paydaşlı bir pazarlama takvimi hazırlamak.

Duygu ve sezgi odaklı girdileri ve verileri içgörülere dönüştürmek, satın alan yolcuklarını iyileştirmek ve satın alan sorunlarını proaktif şekilde çözmek için mühim bir adımdır. Bu yaklaşım, satın alan memnuniyeti ve sadakatinde bir artış sağlamasının yanı sıra hem de satın alan kaybının azalmasına katkı sağlayacak ve kişiselleştirilmiş deneyimlerin yaratılmasını kolaylaştıracaktır.