Dünyanın en eski ve kökleşmiş organize kabahat örgütlerinden kabul edilen Japon mafyası doğrusu “yakuza”nın başı son yıllarda devletle ve kendisini terk eden üyeleriyle dertte.

Katı hiyerarşisi, acımasızlığı ve binlerce yıla uzanan gelenekleriyle dünyadaki en emsalsiz örgütlerden olan yakuza, bundan 10 yıl öncesine kadar Japon hükümetini, büyük holdingleri, fazlaca uluslu şirketleri ve ülkenin kenar mahallelerini güç, baskı ve şiddetle yönetirken, bugün gelinen noktada devletin baskı araçlarının kendisini hedef almasıyla, küçülmeye ve kabuğuna çekilmeye zorunlu kaldı.

İtalyan mafyası işleri üstlenen Y kuşağından dertli

 

Katı disiplin, cesaret, milliyetçilik şeklinde değerleri benimsediği için bugüne dek devletle sıkı ilişkiler yürüten yakuza; bilhassa ‘radikalizme’ karşı mühim bir bağlaşık olarak gösteriliyordu. Fakat, küreselleşen dünyanın içinde gelenekler iyi mi dönüşüme uğruyorsa, yakuza da aynı oranda değişiklik ve dönüşümle karşı karşıya kalıyor. Bir dönem yüksek etik değerleriyle ve katı prensipleriyle ‘sarsılmaz’ bir yapı görünümü sergileyen yakuza, ‘yeni dünya düzeni’nin içinde yozlaşmaya ve eski imajını kaybetmeye başlıyor.

‘FANATİK’ YAKUZA EVCİLLEŞİP, EHLİLEŞİYOR…

class=”medyanet-inline-adv”>

Japon kültürünün olmazsa olmaz bir parçası görünümündeki bu örgütler, bilhassa son yıllarda popüler kültür nesnesi haline geldi. Sayısız filmimizde, anime’de (Japonya’ya özgü çizim sanatıyla hazırlanan hikâyeler) ve gündelik yaşamın içindeki pek fazlaca simgede yakuza kültürünün tesirleri ile karşılaşılıyor.

Fanatikleşmiş yakuza üyelerinin samuray kılıcı olarak da malum ‘Katana’ ile işledikleri yırtıcı cinayetler sayısız anime filmine mevzu olurken, diğer yanda bu ‘korkulan’ figürler giderek ‘evcilleştirilmeye’ ve ‘ehlileştirilmeye’ başladı. Yakuzayı mevzu alan beyazperde filmlerinde ise onur, biat ve itaat vurgularının yerini baygın bir melankoli alıyor.

Kendine özgü ritüelleri, giyim seçimi ve cezalandırma şekilleri bulunan yakuzanın kökleri, Japonya’nın feodal dönemine uzanıyor. Edo periyodunun (1603-1863) samuray geleneğine uzanan yakuza, Japon askeri geleneklerinin ve tarihinin izlerini taşıyor. İtaat ve biat geleneğiyle çevrelenen yakuza, ataerkil bir ailenin tüm yapısal özelliklerini taşıyor. Mutlak otoriteye dayanan bu ailenin içinde tek bir baba ve oğulları bulunuyor. Hiyerarşinin üst noktalarında ise ustalar ‘anane’ ve ‘kabahat’un tüm inceliklerini öğrencilerine aktarıyor.

Akira Kurosawa’nın yazdığı ve yönettiği 1961 yapımı Yojimbo.

Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın yazdığı ve yönettiği Seven Samurai (1954) ve Yojimbo (1961), döneme ilişkin çeşitli ipuçları sunuyor. Kurosawa, Yojimbo’da bir seyyah samurayın kasabayı iki karşıt çeteden kurtarma mücadelesine odaklanıyor. Seyyah samuray Sajuro, iki çeteyi de kasabadan temizlemiştir ki, çete liderlerinden birinin akrabasının elinde silahla kasabaya gelmesiyle işler değişiyor. “Tüfek buluş oldu mertlik bozuldu” sözünü akıllara getirecek olan sahne, bugün yakuzanın içinde bulunmuş olduğu durumu özetlemek için de kullanılabilir fakat bir farkla… Nezaret toplumunun içinde, gizlenemeyen ve attığı her adım takip edilen yakuza örgütü, günümüzün en yaygın silahı olan teknoloji karşısında aynı finali taşıyor.

class=”medyanet-inline-adv”>

O şekilde ki devletin yapmış olduğu operasyonlar sebebiyle tesir alanları daralan ‘yıkılmaz’ gözüyle bakılan kabahat grupları köşeye sıkışmaya başladı. Fanatikleşmiş çete üyeleri ise son 10 yılda kademeli olarak ‘kabahat ailelerinden’ uzaklaşmaya başladı.

YAKUZALAR ÇETELERİNİ HIZLA TERK EDİYOR

Geçtiğimiz aylarda, ‘Kudo-kai’ adıyla tanınan kabahat örgütünün lideri Satoru Nomura (74), 1998 ile 2014 yılları aralığında eski balıkçılık sendikası liderini öldürüp, aralarında bir hemşire ile emekli polis olmak suretiyle üç kişiyi tabanca ve bıçakla yaraladığı sebebi öne sürülerek idam cezasına çarptırılmıştı. Japonya tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyan bu karar sonrasında Nomura mahkeme heyetine bağırarak, “Hayatınızın geri kalanında bu sonucu verdiğinize pişman olacaksınız” diyerek, tehditler savurmuştu. Uzmanlar yakuzanın ‘dokunulmazlığının’ da tarihe karıştığı bu kararın bundan sonrası için emsal olacağı görüşünde.

class=”medyanet-inline-adv”>

 

Japon mafyası yakuzada emeklilik zor... Eksiden başlıyoruz, sıfıra çıkmaya uğraşıyoruz

Kudo-kai kabahat örgütünün lideri Satoru Nomura, 1998 ile 2014 yılları aralığında azmettiricisi olduğu cinayetler sebebiyle, geçtiğimiz ay idam cezasına çarptırıldı.

Japonya Ulusal Kabahat Örgütleriyle Savaşım Merkezi ise 2011 senesinde malum ortalama 70 bin 300 yakuza üyesi varken, bu sayının 2020 senesinde 25 bin 900’e düştüğünü açıklayarak çözülüşün boyutlarını gözler önüne serdi.

Peki fakat yaşamı sayısız suçla çevrelenen bir yakuza üyesi, çeteden uzaklaştığında ne yapıyor?

RESTORAN İŞLETİYOR, İNŞAATLARDA ÇALIŞIYOR VE ÇÖP TOPLUYORLAR…

Suçla erken yaşlarda tanışan bu üyeler, örgütten kaçtıktan sonrasında restoran işletiyor, emlakçılık yapıyor, inşaatlarda çalışıyor ve yeri ulaştığında çöp topluyor. Geçtiğimiz günlerde Washington Post yazarı Michelle Lee, çeteden kaçan Takashi Nakamoto (55) üstünden, suçtan uzak durmak için savaşım veren öteki çete üyelerinin yaşam hikâyelerine odaklandı.

class=”medyanet-inline-adv”>

Japonya’nın cenup batısında yer edinen Kuyushu adasının en büyük şehri Kitakyushu’da noodle restoranı açmayı başaran Nakamoto, aşçılık kabiliyetleri ve insanlarla kurduğu dostlukla, eski yaşamının acımasızlığını geride bırakmaya çalışıyor. O günleri hatırlatan en belirgin şey ise kesik serçe parmağı.

Nakamoto, bir zamanlar Japonya’nın en kuvvetli yakuza örgütlerinden Kudo-kai’nin saflarında bulunan bir isim. 2015 senesinde hapse giren Nakamoto, hapisteyken yaşamının ne yöne gideceğini düşünmüş ve çetede bir geleceği olmadığını anladığında, uzaklaşma zamanının geldiğine karar vermiş. “Teşkilat için her şeyi hayata geçirmeye ve ölmeye hazırdım” diyen 55 yaşındaki Nakamoto, çeteden ayrılma kararıyla beraber düzgüsel bir yaşam yaşamak için adımlar attığını belirtiyor.

class=”medyanet-inline-adv”>

 

Japon mafyası yakuzada emeklilik zor... Eksiden başlıyoruz, sıfıra çıkmaya uğraşıyoruz

 

The Way of the Househusband, evcilleşen ve ehlileşen bir yakuza üyesini mevzu alıyor.

Fakat, yaşamı suçla örülen bir çete üyesinin, insanoğlu arasına karışması {hiç de} kolay olmuyor. Nakamoto’nun hikâyesi yakın zamanlarda gösterilen The Way of the Househusband anime dizisini çağrıştırıyor. Hikâyeye mevzu olan efsanevi yakuza ‘Ölümsüz Tatsu’ dahil olduğu örgütten uzaklaştıktan sonrasında, önlüğünü boynuna geçiriyor ve dürüst bir yaşam yaşamaya karar veriyor. Fakat önceki yaşamı peşini bırakmıyor.

Nakamoto’da benzer bir halde örgütten ayrıldıktan sonrasında adeta boşlukta yaşamış. Kitakyushu’ya dönen Nakamoto, topluma karışmak için elinden geleni yapmış. Esnafla iyi ilişkiler kurmaya, evlerin önündeki çöpleri toplamaya ve bölgede düzenlenen etkinliklerde vazife almaya başlamış.

HERKES İKİNCİ BİR ŞANSI HAK EDER

Bir noktadan sonrasında, 20 yıl ilkin karşı karşıya geldikleri Toshiyuki Tsuji ile yolları kesişmiş.

Toshiyuki Tsuji’nın hikâyesi ise şu şekilde: yirmi yıl ilkin Kitakyushu’da bir kafe açmak için dükkân satın alan Tsuji, karşısında Kudo-kai üyelerini bulmuş. Mahalleye kafe açamayacağını söyleyen üyeler, ikazlarını dinlemeyen insanın dükkanını parçalamış. Pes etmeyen Tsuji, meydana getirilen saldırılara karşın dükkanını açmış ve bölgenin en sevilen esnafı haline gelmiş.

 

Japon mafyası yakuzada emeklilik zor... Eksiden başlıyoruz, sıfıra çıkmaya uğraşıyoruz

 

Bir zamanlar, en acımasız yakuza örgütlerinden Kudo-kai’nin üyesi olan Takashi Nakamoto, örgütten ayrıldıktan sonrasında topluma entegre olmaya çalışıyor. Nakamoto, 13 kişilik noodle restoranı ile bu amacını hayata gerçekleştiriyor.

Nakamoto’yu Kitakyushu’da karşısında kabul eden Tsuji, bir dönem düşmanı olan çetenin üyesinin sergilediği çabadan etkilenmiş ve ona bir talih tanımaya, kefil olmaya karar vermiş. Nakamoto’nun hayalindeki noodle restoranını kurmasında destek olmuş. Nakamoto, o dönem yaşadıklarını anlatırken, “İnsanların yanınıza gelmesini ve size yardım etmesini bekleyemezsiniz. Sizin gidip onlarla kontakt kurmanız gerekir” diyor.

Tsuji ise “Eski bir suçlu olsa bile, benimle konuşursa ve hayata tekrardan adım atmak istediğinde samimiyse, bu konudaki ciddiyetini idrak etmek için gözlerinin içine bakarım” ifadesini kullanıyor ve devam ediyor: “Her insanın emek verme özgürlüğü hakkı vardır.”

Under the Open Sky, 13 yılını hapishanede geçen eski Yakuza savaşçısı Mikami’nin suçtan uzaklaşarak hayata tekrardan başlama mücadelesini mevzu alıyor…‘YASALAR, ESKİ YAKUZALARI TOPLUMDAN SOYUTLUYOR’

Fakat eski örgütlerden firar eden tüm yakuza üyeleri Nakamoto kadar talihli değil. Tüm vücutlarını kaplayan dövmeleri ve kesik serçe parmakları devamlı göz önünde olmalarına niçin oluyor.

Bu durumu bir tür toplumsal damgalanma olarak gören kabahat sosyolojisi ve yakuza uzmanı Noboru Hirosue, yasaların eski üyeleri toplumdan soyutlayacak şekilde tasarlandığını belirtiyor. Hirosue’ye gore, çetelerini terk eden üyelerin ilk beş yıl banka hesabı açmaları, ev kiralamaları, sigorta yaptırmalarının önünde ciddi engeller bulunuyor.

‘SIFIR NOKTASINA ULAŞMAK İÇİN ÇABALIYORUZ’

Çetelerden ayrılan yakuza üyelerinin istihdam verilerini açıklayan Hirosue, 2010 ile 2018 içinde ayrılanların yüzde 3,5’inin iş bulduğunu, kalanının iş bulamayarak çetelerine geri döndüğünü belirtiyor.

Kudo-kai çetesinden 2011 senesinde ayrılan Motohisa Nakamizo ise bu istatistikler içinde talihli olan gurupta yer ediniyor. Ailesinin emlak şirketinde çalışan Nakamizo, “Hapishaneden çıktığınızda yada çeteden uzaklaştığınızda, ilk beş yıl insanların size aynı davranmayacağını bilmelisiniz” ifadesini kullanıyor. Fukuoka’daki aile işletmesinde emek harcamayı sürdüren 56 yaşındaki Nakamizo, “İnsanlar çoğu zaman sıfırdan başlamaktan bahseder fakat biz eksiden başlıyoruz, sıfıra ulaşmak için çabalıyoruz” diyerek içinde bulundukları durumu özetliyor.

 

Japon mafyası yakuzada emeklilik zor... Eksiden başlıyoruz, sıfıra çıkmaya uğraşıyoruz

 

Motohisa Nakamizo, Kudo-kai’de 30 yıl geçirdikten sonrasında, 2011 senesinde örgütten ayrıldı. Ailesinin emlak şirketinde çalışmaya başladı.

Gündelik hayata entegre olmada güçlük yaşamak, toplumun geri kalanının ön yargısı, eğitim eksiklikleri şeklinde nedenler yakuzaların düzgüsel bir yaşam kurma yolunda karşılaştıkları engeller içinde.

Bu durum bununla beraber, eski yakuzalar içinde kuvvetli bir dayanışma ağının da doğmasına niçin olmuş. Mesela, Nakamizo emlak şirketine eski dostlarını alarak bu süreci minimum zararla atlatmalarına uğraşıyor. Sadece bu örnekler o denli sınırı olan ki, yakuzadan ayrılanların fazlaca minik bir kısmı iş bulabilirken, geri kalanlar umarsızlık içinde yaşamak zorunda kalıyor. Birçok arkadaşının zor durumda bulunduğunu belirten Nakamizo, “Keşke cemiyet ön yargılarından kurtulabilse ve bu insanlara bir talih verebilse” diyor ve ekliyor: “Bunun olmaması durumunda, gidecekleri yeri olmayanların tekrardan yanlış yola sapmasına sebep olunacaktır.”

2015 yapımı Gangsta, popüler kültür nesnesi haline gelen yakuzayı mevzu alan güzel örneklerinden…

HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİTMEYİ SEÇTİ

Üstelik çetelerden ayrılanların tek problemi işsizlik de değil. Bir çok üyenin ciddi eğitim açıkları bulunuyor. Mesela Yamaguchi-gumi çetesinden ayrılan Ryuichi Komura, ortaokulu bitirdikten sonrasında eğitimine devam edememiş ve dört yıl hapis yatmış. “Geçmişe dönebilsem hayatımı tersine çevirmek arzu ederdim” diyen Komura’nın tam zamanlı bir iş bulma şansı ise neredeyse asla mümkün değilmiş. Fakat o pes etmemiş ve hayallerinin peşinden gitmeyi seçmiş. “Hukuk okumak arzu ederdim fakat eski bir yakuza olarak, avukat olmam neredeyse imkânsız görünüyordu” diyen Komura, eğitimini dışarıdan bitirmeye karar vermiş. Sekiz senelik bir eğitimin peşinden, yedinci denemesinde adli kâtiplik imtihanını geçtiğinde, 46 yaşındaymış.

‘LÜKS BİR HAYATTA GÖZÜM YOK’

Bazı eski çete üyeleri ise, kurulan dernekler yardımıyla emek verme hayatına giriyor. Asahi Shimbun’un haberine gore, adını açıklamak istemeyen 54 yaşındaki eski bir çete üyesi, inşaatlarda emek vererek geçimini sağlıyor.

Japon mafyası yakuzada emeklilik zor... Eksiden başlıyoruz, sıfıra çıkmaya uğraşıyoruz

Eski çete üyesi, Hyogo Eyaletindeki bir şantiyede inşaat işçisi olarak çalışıyor.

20’li yaşlarında Tokyo’da bir çete patronunun şoförlüğünü yaptığını belirten adam, ayda 700 bin yen (56 bin TL) kazandığını söylüyor. O dönemlerde lüks bir yaşamı bulunduğunu özetleyen 54 yaşındaki eski çete üyesi, bugün inşaatlarda emek vererek ayda ortalama 200 bin yen (16 bin TL) kazandığını belirtiyor. “Lüks bir hayatta gözüm yok” diyen eski yakuza, “Düzgüsel bir yaşamın ne kadar mükemmel bir şey bulunduğunu fazlaca daha ilkin anlamalıydım” ifadesini kullanıyor.

‘YER ALTI DÜNYASI YENİ BİR AŞAMAYA GİRDİ’

Yakuza çetelerine yönelik başlatılan yasal takipler ve operasyonların, yaşı ilerleyen yakuza liderlerinin erken emekli olmasına yol açmış olduğu ve birçok üst düzey üyenin de sessiz sedasız kenara çekilmiş olduğu görülüyor. Okita, devletin attığı adımların yakuza dünyası üstünde büyük tesirleri bulunduğunu da sözlerine ekliyor.

Hakkaniyet Bakanlığı’nda görevli Hirosue ise yakuzaya yönelik başlatılan operasyonlar sonucunda yer altı dünyasında boşluklar doğduğuna dikkat çekiyor. Her şeyi kontrolü altında tutan yakuzanın devreden çıkışı sebebiyle kabahat oranlarında artış gözlendiğini söyleyen Hirouse, yeni suçluların siber suçlar, dolandırıcılık, yasa dışı ilaç ticareti ve uyuşturucu alanlarında yeni yollara saptıklarını açıklıyor ve ekliyor: “Japon yer altı dünyası artık yeni bir aşamaya girdi.” 

The Washington Post’un “As Japan’s yakuza mob weakens, former gangsters struggle to find a role outside crime” başlıklı haberden derlenmiştir.