İlk kez katılmış olduğu Avustralya Açık’ta iki elemeyi geçerek final maçı oynama başarısı gösteren ve dünya sıralamasında 146. sıraya kadar yükselen ulusal tenisçimiz Zeynep Sönmez, hedefinin Grand Slam kazanmak bulunduğunu söylemiş oldu.

Mayıs ayında düzenlenecek olan Roland Garros’ta da savaşım edecek olan Zeynep Sönmez, disiplinli ve planlı çalışmayla arzu etmiş olduğu başarılara ulaşabileceğini belirtti.

Hanımefendiler Tenis Birliği (WTA) tarafınca düzenlenen Megasaray Hotels Açık’ta ana tabloda yarışan 21 yaşındaki genç raket, şampiyonluğa giden yolda sıkı çalışmanın, mental hazırlığın ve kararlılığın önemine vurgu yapmış oldu.

“KRİTİK PUANLARI MENTAL FARKLILIKLAR BELİRLİYOR”

– İlk Grand Slam’ine katılarak mühim bir eşiği geçtin. Gelecek turnuvalar ve beklentileri göz önünde bulundurduğunda kendini iyi mi hissediyorsun, zihinsel yönden iyi mi hazırlıyorsun kendini?

“Doğal ki de kortta oldukça fazla emek harcama yapıyorum fakat çalışmalarımın büyük bir kısmını mental olarak yapıyorum. Bir seviyeden sonrasında esasen hepimiz topa aynı şekilde vurabiliyor. Eleştiri puanı alacak kişiyi mental farklılıklar belirliyor. Mental olarak oldukça sıkı çalışıyorum. Bunun da bazı turnuvalarda meyvesini alıyorum. Sadece bu oldukça uzun bir yol, adım adım ilerlemeye çalışıyorum. Fazlaca acil etmeden, güvenli adımlarla ilerlemeye çalışıyorum.”

Milli tenisçimiz Zeynep Sönmez, Çılgın Türkler yapar dedi, bir ilki başardı Acıdan ağladım oyun içinde ama...

“BAŞARI BÜYÜK FEDAKARLIK GEREKTİRİYOR”

– Şampiyon sporcuların ortak özellikleri ele alındığında öne çıkan benzerlikler; irade, hırs, kararlılık, inanç, istikrar, motivasyon şeklinde zihinsel unsurlar oluyor. Sence şampiyon sporcuları öteki sporculardan ayıran en temel farklılık ne?

“Bence genel olarak başarıya ulaşmış sporcular anlık hazlarının değil de daha sürdürülebilir mutluluklar için o an yapmak istemedikleri şeyleri hayata geçirmeye yöneliyorlar. Bunlar da uzun solukta devamlı mutluluk ve devamlı başarı getiriyor. Fazlaca kolay bir şey değil doğal ki… Örnek olarak bir turnuvada maçı kaybettiğinde, o an bir dondurma yiyip yatmak istiyor insan. En azından ben öyleyim (Gülüyor). Fakat o an fitnessa girip, yenilenmeni yapmış olup sanki turnuvada oynuyormuş şeklinde hayatına devam etmen gerekiyor. Fazlaca küçük farklılıklar belirliyor aslına bakarsak başarıya ulaşmış sporcularla öteki sporcular arasındaki farkı. Fazlaca büyük fedakarlık gerektiriyor.”

“DOĞRU ADIMLARLA İLERLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”

– Tenis bireysel bir spor olarak gözükse de ciddi bir ekip emek harcaması gerektiriyor. Antrenöründen beslenme uzmanına kadar birçok kişinin aynı hedef doğrultusunda mühim bir efor sarf etmesi gerekiyor. Tenisin görünmeyen kısmından bahseder misin birazcık?

“Şu an tenis antrenörüm Mert Ertunga. Ortalama bir buçuk senedir kendisiyle çalışıyorum. İyi bir uyum yakaladık ve her şey oldukça yolunda gidiyor. Mental olarak 5 senedir aynı kişiyle çalışıyorum, Mehmet Bayraktar’la çalışıyorum. Fazlaca memnunum. Fazlaca büyük fark yarattığını düşünüyorum. Mental emek harcamalar teniste -bunu son zamanlarda birçok oyuncu da söylüyor- o oldukça küçük, oldukça kıymetli puanları belirliyor. Fitness olarak da gene Mehmet Bayraktar’la çalışıyorum, iki taraflı çalışıyoruz aslına bakarsak, birazcık bütünsel emek harcama. Annem de benim fitness eğitmenim, senelerce annemle çalıştım, şu an kimi zaman Mehmet Hoca’yla kimi zaman annemle de çalışıyorum. Beslenme uzmanım Can Ziraatçi, 6 ayda bir testlerimi yaptırıyorum. Dopingli ilaçlara, dopingli vitaminlere oldukça dikkat etmeye çalışıyoruz. Onu takip eden birisi var takımımda. Onun haricinde doktorum Cavit Meclisi. Sakatlanma, iyi hissetmeme ya da check-up durumlarında kendisiyle çalışıyorum. İyi bir ekip kurduğumu, iyi bir ekip olduğumu düşünüyorum. Doğal ki Enka Spor Kulübü’nün oyuncusuyum hem de. Süratli değil de doğru adımlarla ilerlemeye çalışıyoruz. Bu mevzuda da iyi olduğumuzu düşünüyorum.”

Milli tenisçimiz Zeynep Sönmez, Çılgın Türkler yapar dedi, bir ilki başardı Acıdan ağladım oyun içinde ama...

“ZORLUKLARI BİLEREK BU YOLA ÇIKTIK”

– Ustalaşmış bir tenisçi olarak devamlı gezi ediyorsun. Vaktinin büyük kısmı turnuvalar ve yolculuklarla geçiyor. Bu durum ne şeklinde fedakarlıklar yapmanı gerektiriyor?

“Meşakkatli bir yol fakat çoğumuz bir karar verdik ve ben bu yolu tercih ettim. Bu yolun getireceği zorlukları da kolaylıkları da biliyorduk, bunu kabul ederek bu yola başladık. Fakat doğal ki zorluklar olabiliyor. Devamlı gezi etmek zor bir şey ve yalnız gezi de etmiyoruz; otelleri ayarlıyoruz, çalışmaya uygun koşulları belirliyoruz, bir şeyleri organize etme durumları oluyor. Doğal ki zor, ben oldukça gezi etmeyi seven biri de değilim. Benim için zor oluyor fakat bu yola girerken bunu kabul ederek girdim, tenis de oldukça uzun bir yol değil esasen, 35’li yaşlarda bırakmak gerekiyor. Bu sebeple, bu kısa süreyi en keyifli, en verimli şekilde geçirmek için elimden geleni yapıyorum.”

– Bilhassa sevdiğin bir zemin olmadığını biliyoruz, senin için zemin fark etmiyor…

“Ben tüm kortları seviyorum; çim, toprak, sert, halıyı da seviyorum. Bir ayrımım yok. Bir ihtimal ileride Grand Slamlere de bakarak bir favorim olabilir, şimdilik bir favorim yok.”

Milli tenisçimiz Zeynep Sönmez, Çılgın Türkler yapar dedi, bir ilki başardı Acıdan ağladım oyun içinde ama...

“OYUNUMU ZİHNİMDE CANLANDIRIRIM”

– Birçok oyuncunun maç öncesi ritüelleri yada kort içinde vazgeçemedikleri rutinleri var. Senin bu biçim alışkanlıkların var mı?

“Genel olarak maçtan ilkin müzik dinlerim fakat bir şeye kendimi net olarak bağlamak istemiyorum. Bunu yapmazsam olmaz düşüncesiyle kendime bir baskı oluşturmak istemiyorum. Genel olarak maçtan ilkin iyi ısınmayı severim, hafifçe terleyecek şekilde maça girmeyi severim, müzik dinlerim, maçta iyi mi oynamak istediğimi zihnimde canlandırırım.”

“MİLLİ DEĞERLERE ÖNEM VEREN BİR İNSANIM”

– Avusturya Açık öncesi karın kası sakatlığı yaşadın ve hekim kontrolü sonrası oynayamayacağın söylendi. Fakat sen oynamakla kalmadın, Türk tenisi için büyük bir başarı sağladın. O süreci anlatır mısın? Bir de eleme maçı esnasında annenle yaşadığın bir diyalog var…

“Grand Slam’i oynamadan ilkin; senelerce oynamış, senelerce emek vermiş bir ekip var, bir oyuncu var. Onun için oraya gittiğimde oynamama ihtimalini kendime vermiyordum bile, ne olursa olsun oynayacağım fikri ile gitmiştim. Türklük ve ulusal değerlere ehemmiyet veren bir insanım. Deli Türkler yapar motivasyonuyla oynamak istedim ve iyi ki demişim. Oldukça memnunum kararımdan.”

ANNESİYLE YAŞADIĞI GÜLÜMSETEN DİYALOG HAKKINDA

“Ben ilk seti kaybettim ve ciddi bir ağrım vardı, acıdan ağladım oyun içinde. Annem de benim ağladığımı görmüş oldu, anne yüreğiyle ‘Bırak Zeynep’ dedi, ‘Bu kadar kendini yıpratma, bırak lütfen’ dedi. Ben de ‘Sen karışma, ben oynamaya devam edeceğim’ dedim. Normalde diyeceğim bir şey değil fakat o anki adrenalin ve kazanma isteğiyle bu şekilde küçük bir diyalog geçti aramızda. (Gülerek).”