ONURCAN BAL/ FED, ABD Kongresi için yılda 2 kez hazırlanan yarı senelik Para Politikası raporunda enflasyonun belirgin şekilde yavaşlamasına rağmen hala yüksek bulunduğunu dile getirirken, ek olarak finansal sektördeki kırılganlıklara da vurgu yapmış oldu. Ek olarak raporda, Orta Doğu’da artan jeopolitik gerilimler ve buna bağlı Kızıldeniz üstünden vapur taşımacılığında yaşanmış olan aksaklıkların genel olarak tüketici fiyatlarına, özelde ise küresel enerji fiyatlarına sınırı olan düzeyde yansımasına karşın gerilimin daha da artmasının enflasyonun düşürülmesine yönelik küresel ivmeyi bozabileceği uyarısında bulunmuş oldu. 6 – 7 Mart tarihlerinde ABD Temsilciler Meclisi ve ABD Senato’sunda Sömestr Para Politikası sunumunu gerçekleştiren Fed Başkanı Powell son dönemde yapmış olduğu yönlendirmelerle uyumlu mesajlar verdi. Çarşamba günü ABD Temsilciler Meclisi’nin Finansal Hizmetler Komitesi’ndeki konuşmasında Fed Başkanı Powell, faizleri bu senenin bir noktasında düşürmeye başlamanın muhtemelen uygun olacağını sadece hemen hemen buna hazır olmadıkları mesajını verdi. Powell, enflasyonla mücadeleyi kazandıklarına ikna olana kadar faizleri düşürmek için acil etmeyeceklerini altını çizdi. Powell para politikasının fazlaca erken yada fazlaca fazla gevşemesinin enflasyondaki ilerlemeyi tersine çevirebileceğini ve enflasyonu hedefe döndürmek için daha da sıkı siyaset gerekebileceğini söylemiş oldu. Fed Başkanı Powell, perşembe günü ABD Senatosu Bankacılık Komitesi’ndeki konuşmasında da faiz indirimine adım atmak için enflasyonun hedefe düştüğünden güvenilir olmak istediklerini vurgularken, ihtiyaç duyulan itimatı kazanmaya yakın olduklarını da beyan etti. Fed Başkanı Powell’ın enflasyonun düştüğüne ilişkin güvenin sağlanmasıyla faiz indirimlerinin fazlaca uzak olmayabileceği ve fazlaca geç faiz indirimine gidilmesi durumunda oluşacak risklerin de bilincinde olduklarına dair söylemleri küresel risk iştahını ve piyasaları destekledi.

TARIM DIŞI İSTİHDAM 275 BİN ARTIŞ KAYDETTİ

Ocak ayı ziraat dışı istihdam verisinin 185 bin olan piyasa beklentisinin oldukça üstünde 353 bin olarak açıklanmasının arkasından şubat ayı istihdam sayıları piyasaların yakın takibinde yer aldı. Cuma günü açıklanan şubat ayına ilişkin ziraat dışı istihdam verisi piyasadaki 200 binlik artış beklentisine rağmen 275 bin şahıs artış kaydetti. 353 bin olarak açıklanan ocak ayı verisi ise 229 bine revize edildi. Değişimin beklenmediği işsizlik oranı şubat ayında %3,7’den %3,9’a terfi etti. Averaj saatlik kazançlar %0,2’lik beklentiye rağmen aylık bazda %0,1 oranında artış kaydettiği ve senelik değişiklik %4,3 oldu. Ücret artışlarının ılımlaşması daha yumuşak bir enflasyona işaret etti. Veri sonrasında küresel hisse piyasaları ve emtialarda yükselişler yaşanırken, dolar ve tahvil faizlerinde düşüşler görüldü. Veriyle beraber Fed’in haziran ayında 25 baz puan faiz indirimine gideceğine ilişkin beklentiler de güç kazanmıştır. Powell’ın hafta içindeki söylemleri ve ücret artışlarındaki ılımlaşmayla piyasalar Fed’in haziran ayında faiz indirimlerine başlayacağına kati gözüyle bakıyor. Yeni haftada 12 Mart Salı günü ABD’de açıklanan şubat ayı TÜFE rakamı ile 14 Mart’ta açıklanacak ÜFE verisi piyasaların yakın takibinde yer alacak ve Fed’e ilişkin beklentiler ile risk iştahının seyri üstünde belirleyici olacaktır. Senenin ikinci yarısında Fed ve öteki büyük merkez bankalarının faiz indirimlerine başlamış olacak olmasının da etkisiyle pozitif beklentilerimizi koruduğumuz ons altında geçen hafta içinde yükselişlerin güç kazanılmış olduğu ve zirve yenilemelerinin yaşandığı bir fiyatlama takip edildi. Faiz indirimlerine ilişkin beklentiler, Ortadoğu’da ve Kızıldeniz’de süregelen gerilim ile jeopolitik riskler, hisse senedi piyasalarında geri çekilme riski, Çin ekonomisindeki problemler, ABD’de kasım ayında gerçekleşecek başkanlık seçimi ve makro fonların alımlarını çoğaltması benzer biçimde gelişmeler ons altında yükselişlerin güç kazanmasına katkı sağlamış oldu.

ECB FAİZ ORANLARINDA DEĞİŞİME GİTMEDİ

Avrupa Merkez Bankası (ECB) perşembe günü gerçekleştirdiği toplantısında beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında herhangi bir değişime gitmedi. Böylece ECB üst üstte dördüncü toplantısında da faiz oranlarını durağan(durgun) tuttu. Karar metninde faiz seviyesinin enflasyonda yüzde 2 hedefine ulaşmasına mühim katkı vereceği belirtilirken, para politikasında uygun sıkılaştırıcı seviyeyi ve süresini belirlemek için verilere bağlı bir yaklaşım izlenmeye devam edileceği vurgusu yapılmış oldu. Faiz kararıyla beraber ekonomik tahminler de yayınladı. ECB, 2024 yılı enflasyon tahminini %2,7’den %2,3’e indirdi ve enflasyonda hedefe 2025’te ulaşılacağını öngördü. 2024 yılına ilişkin gelişme tahmini de %0,6 seviyesine çekildi. ECB Başkanı Lagarde toplantı sonrasında düzenlenen basın konferansında ücretlerdeki artışların ılımlı hale geldiğini, büyümeye yönelik risklerin aşağı yönlü kalmaya devam ettiğini ve jeopolitik gerilimlerin de enflasyona yönelik yukarı yönlü riskler içinde bulunduğunu beyan etti. Lagarde, enflasyon hedefine doğru iyi bir ilerleme kaydettiklerini belirtirken, enflasyon mevzusunda yeteri derecede güvenli olmadıklarını altını çizdi. Lagarde nisanda bir miktar, haziranda ise daha çok informasyon edineceklerini söylemiş oldu. Enflasyon ve ekonomik büyümeye ilişkin tahminlerin aşağı çekilmesi ECB’nin haziran ayında faiz indirimine gideceğine dair beklentileri kuvvetlendirdi. ECB Başkanı Lagarde’ın net bir yönlendirme yapmasa da haziran ayında daha çok informasyon sahibi olacaklarına yönelik mesajı da haziranda faiz indirim sinyali olarak okundu. Almanya Merkez Bankası Başkanı ve ECB Yönetim Konseyi Üyesi Joachim Nagel yaz tatillerinden ilkin faiz indirimi olasılığı öngörüsünde bulunmuş oldu. ECB’nin önümüzdeki toplantıları 11 Nisan, 6 Haziran ve 18 Temmuz tarihlerinde yapılacak olup, 18 Temmuz’daki toplantıdan sonrasında yaz tatili sebebiyle 12 Eylül’e kadar toplantı gerçekleşmeyecek.

YURT İÇİNDE YILLIK TÜFE %67,07 SEVİYESİNE YÜKSELDİ

Yurt içinde şubat ayı TÜFE verisi piyasadaki %3,98’lik artış beklentisine rağmen aylık bazda %4,53 oranında artış kaydetti ve senelik TÜFE %64,86 seviyesinden %67,07’ye terfi etti. Çekirdek TÜFE %70,48’den %72,89 seviyesine terfi etti. ÜFE rakamı da aylık bazda %3,74 oranında artış gösterdi ve senelik ÜFE %47,29 olarak gerçekleşti. Şubat ayında besin enflasyonu %8,3 seviyesinde gerçekleşti. Ocak ayında aylık %12,1 seviyesinde gerçekleşen hizmet enflasyonu şubat ayında da %5,7 benzer biçimde yüksek bir seviyede gerçekleşirken, 2 aylık kümülatif artış %18,5’e ulaşmış oldu. Geçen hafta içinde TCMB taşıt kredisi hariç öteki kredilerdeki gelişme sınırını düşürürken, gelişme oranını aşan kısım için de mecburi karşılıkların 1 yıl süreyle bloke olarak tutulacağını deklare etti. Besin ve hizmet enflasyonlarında yüksek seyir ile beraber gözlenen katılık ve tüketim harcamalarındaki kuvvetli görünüme bağlı olarak seçimden sonraki süreçte de TCMB’den ek sıkılaşma hamlelerinin gelebileceğini değerlendiriyoruz. Siyaset faizinde artışlar görülebileceği benzer biçimde mevduat ve kredi faiz artışını sağlayacak likidite kısıcı önlemler, kredi kartları başta olmak suretiyle tüketimin yavaşlatılmasını sağlayacak düzenleme adımlarının atılabileceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte iç talebin dengeleneceğine yönelik iktisat yönetiminden gelen kesin açıklamalar ile mevduat faizlerinin yüksek kalmaya devam edeceği bir ortamda Borsa İstanbul’da bazen dalgalanmaların yaşanabileceğini ve hisse seçimi mevzusunda extra dikkatli olunması gerektiği kanısındayız. Bu aşamada iç talepteki ve büyümedeki yavaşlamadan daha azca etkilenecek, fiyatlama gücü yüksek olan, yüksek faiz ortamında borçluluğu ve net işletme ana para ihtiyacı daha düşük olan şirketlerin daha iyi bir performans ortaya koyabileceğini değerlendiriyoruz. Borsaya alternatif getirilerin olduğu (mevduat faizleri, altın benzer biçimde) mevcut konjonktürde getiri – risk tercihlerine uygun olarak portföy çeşitlendirmesinin de daha sıhhatli olacağı kanısındayız.