Bizim evde Enver Paşa sevilir. Ailemize mahsus bir Enver Paşa Marşı bile var. Ben yazıp besteledim. İlk kıtası şu şekilde:Enver Paşa, Enver Paşa
Hayalinle bin yaşa Enver Paşa, Enver Paşa Libya’dan Türkistan’a

Çocuklarım birazcık da bu marşla büyüdüler. Onlar için aile tarihimizin bir parçasıdır Enver Paşa. Hatırası pek kıymetli, hatırı pek büyüktür.

Geçen gün, ortaokul son sınıfta okuyan kızım Fatma’yı okuldan aldım. Mahzun görünüyordu. “Bir şey mi oldu?” diye sormuş oldum. Ilkin “Yok” dedi, sonrasında utana sıkıla söyledi derdini: “Bugün bir öğretmenimiz Enver Paşa için fena şeyler söylemiş oldu. Sarıkamış’ta 90 bin askerimiz Enver Paşa yüzünden boş yere ölmüş. Düşmana tek kurşun sıkamadan soğuktan donmuşlar. Yanıt vermek istedim, fakat mevzuyu bilmediğim için veremedim. Oldukça üzüldüm baba.”

Suçluluk duyuyordu. Aileden birini satmış benzer biçimde hissediyordu. Böyle bir durum tekrar olursa gerekeni söyleyebilmek için mevzuyu kendisine anlatmamı istedi. Fatma’ya anlattıklarımı sizinle de paylaşayım:

1. Doğu illerimizi Ruslardan temizlemeye ve/ya da Kafkasya’da mevzi kazanmaya matuf Sarıkamış Harekâtı, çoğu zaman, harbe giden 90 bin askerimiz Allahuekber Dağları’nda soğuktan donarak ölmüş ve mevzu kapanık benzer biçimde anlatılır, sanki orada hiçbir harp yaşanmamış benzer biçimde bir idrak oluşturulur, oysa haftalarca devam eden ve birçok muharebeden oluşan koca bir harp söz mevzusu.

2. “90 bin şehit” efsanesi, o dönemdeki Rus propagandasından kaynaklanıyor. İçimizdeki Enver Paşa muarızları, bu propagandayı aşk ve şevkle yaydılar. Zaman içinde bu yalan ‘resmî tarih’ oldu. Sarıkamış mevzusunda Enver Paşa’yı 100 senedir Rus propaganda ağzıyla yargılıyoruz. 

3. Harekâta katılan askerlerimizden bazıları muharebelerde şehit düşmüş, bazıları soğuktan donmuş, bazıları da esarette can vermiştir. Rus generali Maslovski’nin hatıratında, şehit Osmanlı askerlerinin sayısı -Hamamlı’daki Rus tutsak kampında can veren 5 bin askerimiz de dahil- 23 bin olarak belirtiliyor. Düşman generali 23 bin derken kendi insanlarımızın 90 bin şehitten dem vurmaları ve üstelik de bunların asla savaşmadan şehit düştüklerini ileri sürmeleri akıl alır şey değil. (Tarihçi Mehmet Niyazi’ye bakılırsa de şehit sayısı 23 bindir. 26 bin yada 32 bin diyen de var, fakat dedikodu âlemi haricinde 90 bin rakamı hiçbir yerde geçmiyor.)

4. Oldukça sıkıntılı bir harekâttı ve ordumuz kötü halde kırıldı, evet; fakat düşmana da kök söktürdü. Ruslar minimum 16 bin askerini yitirdi ve Enver Paşa’nın planları harfiyen uygulansaydı savaşı da kaybedebilirdi. Türk ve Alman askeri otoriteleri, Enver Paşa’nın hazırladığı harekât planının muhteşem bulunduğunu, başarısızlığın büyük seviyede bu plana uyulmamış olmasından kaynaklandığını ifade ediyorlar. Sözgelişi 10. Kolordu’nun Oltu’dan kuzeye sapmadan Sarıkamış üstüne adım atması ve 25 Aralık’ta (1914) orada 9. Kolordu’yla birleşmesi gerekiyordu. Albay Hafız Hakkı Bey bu emri dinlemedi, Allahuekber Dağları üstünden gitmeyi tercih etti. Birliklerimiz orada tipiye yakalanınca da 10. Kolordu’nun Sarıkamış önlerine intikali 4 gün gecikti. Buna karşın savaşı kazanabilirdik. 25 Aralık gecesi 10. Kolordu’nun yardımı olmadan Ruslara ağır zayiatlar verdiren ve onları Sarıkamış’a çekilmeye zorlayan -hatta Sarıkamış’tan da çekilme hazırlıkları hayata geçirmeye zorlayan- 9. Kolordu o gece Sarıkamış’a saldırı etseydi, Tanrı-u Evren, zafer bizim olacaktı. Enver Paşa ısrarla bunu söylüyordu. ‘Baskın basanındır, Sarıkamış’a derhal bu gece girelim, yarın oldukca geç olabilir’ diyordu. Ne var ki 9. Kolordu’nun komutanları Enver Paşa’yı dinlemeyip ertesi günü beklemeyi tercih ederek Sarıkamış’taki zayıf Rus kuvvetlerinin takviyesine imkân tanıdılar ve 11. Kolordu da takviyenin önüne geçmekte yetersiz kalınca zafer gerçekleşemedi. Rus harp tarihçilerinin de ittifak ettikleri benzer biçimde, o gece Sarıkamış’a girilmemesi savaşın yönünü değiştirdi. Artık sabah saatlerinde Rusların takviye birlikleri Sarıkamış’a girmeye başlamıştı. Maslovski diyor ki: “(Türklerin) Sarıkamış’a atak etmemek suretiyle zaman kaybetmesi bizim için lüzumlu olan zamanı kazandırmıştır.” (Kaynak: Nevzat Kösoğlu’nun “Şehit Enver Paşa” isminde abidevî eseri)

5. “Ne olursa olsun; başarısızlığın sorumlusu, Osmanlı ordularının fiili başkomutanı konumundaki Enver Paşa’dır” denilebilir ve neticede öyledir doğal. Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek, bu hususta şu şekilde diyor: “Sarıkamış felâketinin sorumluluğu Osmanlı ordularının fiili başkumandanı Enver Paşa’ya ilişik ise, Çanakkale Zaferi’nin şerefi de aynı şekilde ona aittir. Zira her iki muharebe esnasında, ordunun başkumandanı odur!”

6. Çanakkale’de 250 bin şehit verdiğimiz söyleniyor. Bu sayı iftiharla zikrediliyor. Peki, o harbi kaybetseydik ne olacaktı? “Enver Paşa 250 bin askerimizi Çanakkale’de yok yerde kırdırdı” diye tezvirat yapılacaktı! Sarıkamış Harekâtı’nın zaferle neticelenmesi halinde ise şehit sayısına bakılmaksızın kahramanlık türküleri söylenecekti.

7. “Veyl mağluplara!” anlayışı bizlere yakışmaz.