Lozan dersleri..

Der ki, Barolar Birliği Başkanı..

Hem de hukuk profesörü olan  Prof. Metin Feyzioğlu..

“Seslensen sesin duyulacak, denilen Ege adalarını alamadık serzenişinin muhatabı, gölgesinden korkan despot sultan Abdülhamit’in donanmayı Haliç’te çürütmesinin sonucudur.”

Abdülhamit tahttan 1909’a indirilmiş.

Lozan’ın zamanı 1923.

Kısaca atıyorsun fakat..

Birazcık tutarlı olsun, Metin Bey..

Kaldı ki..

Şunu da hatırlatayım..

Askeri vapur olarak sayılmasa da..

Tarih kitaplarında bizlere “taka” olarak tanıtılan bir vapur ile..

1919’da İstanbul’dan denize oluşturulan Mustafa Kemal’in Samsun’a..

Hem de kendisini İngilizler takip ederken.. Onları da atlatarak gittiğini hatırlarsak..

Metin Bey’e tekrar sormamız gerekecek:

“Buyur Metin Bey, iyi mi oluyor bu iş? Donanma batkı etti ise.. İngiliz cenk gemilerinden bile kaçabilecek evsafta gemiyi, Mustafa Kemal nerden buldu?”

Bir tek Bandırma isminde vapur değil, Metin Bey’i yalanlayan..

Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden 9 yıl sonraki Çanakkale savaşlarını, Alman gemileri ile kazanmadık herhalde..

Tamam, o muharebede kara gücümüzü ağırlıkla kullandık..

Fakat dünyanın tüm emperyalist devletlerinin üşüştüğü Çanakkale savaşlarını..

“Sıfır” konumundaki donanma ile kazanamazdık, herhalde..

Metin Bey’i yalanlayan, bir de 1925’teki  meşhur vakası aktarayım..

Anlayanlar için..

Bir vuruşla iki gol birden atmış olalım..

Metin Bey öğrensin, Osmanlı donanmasının meşhur Hamidiye kruvazörü, Abdülhamit Han döneminde Osmanlı birliğine kazandırılmıştır..

Cumhuriyet yıllarında da etkin olan bir cenk gemimizdir..

Öyleki ki..

1925’te Şapka Kanunu çıktıktan sonrasında..

Rize köylerinde şapka kanunu aleyhindeki itirazlar yükselmeye başlayınca..

Hamidiye kruvazörü, Rize sahillerine yollanıp, kıyı köyleri bombalatılır..

Ve rivayet edilir ki..

Rizeliler yanıt verir:

“Atma Hamidiye atma..

Tarlaları batıraysun..

Serpuş da giyeceğuz..

Vergi de vereceğuz..”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Lozan çıkışına oldukca alınmışlar.

İtirazlarına devam ediyor Metin Bey: “Ulusal Savaşım kahramanlarının elinde cenk gemisi ve kafi asker mi vardı ki, (adaları) alsalardı.”

Metin Bey, okuyarak mı, yoksa okumadan mı profesör olmuş bilemiyorum fakat..

Rahat bir mantık kurgusu bile yapamıyor..

Yunan’ı İzmir’den denize dökmek için askerimiz var da..

İstanbul’dan Samsun’a Mustafa Kemal’i ve 19 arkadaşını götürecekgemimiz var da.

Şapka Kanunu’na karşı çıkan kendi insanımızı bombalayacak cenk gemimiz var da..

İzmir’de; bağırsak sesimizin gideceği noktadaki adaya birkaç yüz askerimizi götürecek gemimiz yok muydu?

Hani bana kalsa..

“Siz bıraksaydınız, Mehmetçik yüzerek gider, Yunan’ı o adalardan temizlerdi” diyeceğim fakat..

Ikimiz de fazla abartmayalım vakası..

Fakat gerçekleri de görelim..

Bizim askerimiz azca ise.. 

Yunan’ın askeri oldukca muydu?

Biz ne durumda isek..

Onlar bizlerden bin beterdi..

Bu Kemalistlerdeki mantık fukaralığı, hakkaten incelemeye kıymet.. 

Diyor ki:

“Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusudur.”

Metin Feyzioğlu’dan, Umut Kocasakal’ına..

Güvenilir Çölaşan’ından, Yılmaz Özdil’ine.. Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar hepsi aynı şeyi söylüyor..

Bir tanesi de düşünüp demiyor ki:

“Tayyip Bey’in söylediği ile.. Bizim bu itirazımızın ne ilgisi var? Tayyip Bey,‘Lozan, Türkiye’nin tapusu değildir’ demiyor ki.. ‘Lozan’da biz azca tapu aldık. Hakkımız daha çok idi.. Tapularımızın bir kısmını, Yunan’a bıraktık’diyor..”

Muhtemelen gelecek senelerde de aynı tezi savunacaklardır..

Şimdiden rahat bir örnekle anlatayım da..

Bu mantık fukaralığını bıraksınlar artık..

Tayyip Bey’in tezi şu: “Türkiye Cumhuriyeti’nin şu an elinde olan tüm topraklar, emsalsiz bizde olmalıydı.. Oldu.. Fakat, 12 adalar.. Kerkük ve Musul da.. Misak-ı Ulusal sınırları içindeki öteki bölgeler de bizim olmalıydı.. Lozan’daki başarısızlık sebebi ile, daha büyük bir Türkiye imkanını, elimizden kaçırdık..”

Kemalist laikçiler ne diyor?

“Yok, bizlere bu kadar yeter.. Daha fazlasını alamayız..”

Bu karşılıklı tezler içinde..

“Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusudur” cümlesi nereden çıkıyor?

Ne alakası var, bu iddianın, tartışmamızla?

Biz daha çok tapu almayı düşünüyoruz.

Siz ise, hem daha azca tapuya razı oluyorsunuz.

Hem de bizi, “asla tapu almama”yı istemekle suçluyorsunuz..

Metin Bey’in şu sözünü de aktarayım..

Ve “Mustafa Kemal’in bu şekilde dostu olacağına, bizim şeklinde karşıtları olsun”ile bitirelim.

Ne diyor Metin Bey, beraber okuyalım: 

“Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkelerini felakete sürüklemeye pek istekli maceraperestlerden farkı, kahramanlığının yanında nerede durması icap ettiğini bilmesidir.”

Kimse kusura bakmasın..

Burnumuzun dibindeki talibi.. Yunanistan kıyılarına kilometrelerce uzaklıktaki talibi..

Yunanistan’a bırakmak, “nerede durması gerektiği”ni bilmek ise..

Burnumuzun dibindeki talibi almak, “maceraperestlik” ise..

“Ört ki ölem” diye bir sözümüz vardır….

Bu arkadaşlara da onu tekrarlamamız gerekir.

Bırakın da ölelim.