Bitkiler kökleri aracılığı ile topraktan su, havadan karbondioksit gazını alarak güneş ışığının yardımıyla oksijen ve glikoza çevirirler.

Oksijen havada bulunan ve nefes almamızı sağlayan bir gazdır. Glikoz bir çeşit şekerdir. Glikoz bitkilere enerji veren bir besin kaynağıdır. Bitkiler bu sayede büyürler. Bitkilerin karbondioksit ve suyu, güneş ışığı ile oksijen ve glikoza dönüştürmelerine fotosentez adı verilir. Bunun anlamı ışıkla birleştirmek demektir.  Klorofil bitkiye (yapraklara) yeşil rengi veren bir kimyasaldır.  Klorofil fotosentezin oluşumunu sağlar.

Yaz mevsiminin sonunda  sonbaharın gelişi ile günler kısalır. Günlerin kısalmasıyla ağaçlar kış mevsimine hazırlanmaları gerektiğini bilirler.

Kış boyunca fotosentez için yeterli su olmaz. Ağaçlar bu nedenle kendilerini dinlenmeye çeker  ve yaz boyunca depoladıkları besini kullanarak yaşamlarını sürdürürler. Besin yapan fabrikalarını artık kapatırlar. Böylece önce yapraklara yeşil rengi veren klorofil kaybolur. Yaprakların yeşil rengi kaybolarak yaz boyunca bizim görmediğimiz ama yaprakların içinde bulunan sarı ve turuncu renkler ortaya çıkar.

Böylece hepimizin sonbaharda seyretmekten keyif aldığı canlı sarı ve turuncu renkler belirir. Hatta bazı ağaçların yaprakları (akçaağaç gibi) sonbaharda canlı koyu kırmızıya ya da mor renklere dönüşür. Bu fotosentez durduktan sonra glikozun yapraklarda sıkışıp kalması ile ilgilidir. Böylece soğuk sonbahar akşamları yapraklar glikozu kırmızı ya da kahve rengine (meşe ağacı gibi) çevirirler.