Yerebatan Sarnıcı Hakkında Bilgi – Ne zaman Yapıldı

Yerebatan Sarayı adıyla anılan Bazilika Sarnıcı, İstanbul’da Ayasofya ile Cağaloğlu içinde bulunan büyük bir sarnıçtır. Günümüzde de içinde su bulunan bu büyük kapalı sarnıç, kentin su ihtiyacını karşılamak suretiyle ilkçağ’da yapılmıştı.

İstanbul, tarihin tüm çağlarında kuvvetli devletlerce hep ele geçirilmek istendiği için Bizans imparatorları kentin birçok yerinde sarnıçlar yaptırarak kuşatma esnasında halkın su ihtiyacını karşılarlardı. Yerebatan Sarnıcı, VI. yüzyılda imparator İustinianos tarafınca yaptırıldı. Sarnıcın suyu 19 km uzaklıktaki Belgrat ormanından Cebeciköy Kemeri ile getiriliyordu. Sarnıç, Osmanlı devrinde de uzun süre hizmet görmüştür.

Yerebatan, oldukça büyüktür: uzunluğu 140 m, genişliği 70 m, yüksekliği 8 m. Bu boyutların içi ortalama olarak 80,000 metreküp anlama gelir. Sarnıcın üstü kapalı olduğundan tavanı tutmak suretiyle 12 sıra halinde 4′er metre aralıkla dizilmiş 336 sütun bulunmaktadır. Sütunların boyu 8 metredir.

İstanbul’da, Yerebatan’dan başka iki mühim kapalı sarnıç daha vardır. Bunlardan biri Sultanahmet’le Çemberlitaş arasındaki çocuk parkının altında bulunan Binbirdirek Sarnıcı, diğeri Büyük Postahane’nin arkasında Acımusluk Sokağı’ndaki İsa Sarnıcı’dır. Her ikisi de bugün depo olarak kullanılmaktadır.

Şehirdeki en büyük ve görkemli kapalı sarnıçtır. Ayasofya meydanı batısındaki minik binadan girilir. Sütun ormanı görünümündeki mekanın tavanı tuğla örülü, çapraz tonozludur. Zamanında civardaki bir bazilikadan dolayı bu isimle anılmıştır. Civardaki saraylara su sağlamak için I Justinyen (527-565) devrinde yapılmıştı. 28 x 12 sıralı sütunların toplamı 336 tane olup, 170 x 70 metre boyutlarındadır. Bazıları mütevazı, bir çok Korint uslubunda sütun başlıkları ile süslüdür. Su seviyesi mevsimlere nazaran değişirdi. Doğu duvarındaki değişik seviyerdeki borular ile dışarıya su verilirdi. Su seviyelerinin bıraktığı izler, sutunlarda görülebilir. 1984 büyük tamirat esnasında zemin temizliği yapılmış, 1 metreden fazla balçık temizlendiğinde orijinal tuğla taban ve 2 sütun altında meduza kafası mermer bloklar ortaya çıkarılmıştı. İnşa edilen yol ile de sarnıç içini dolaşmak mümkün olmuştur.

Yerebatan Sarnıcı
Yerebatan Sarayı olarak da malum bu eski Bizans su haznesi, Eminönü ilçesinde Sultanahmet’tedir. Bir öteki adı da, Basilika Sarnıcı’dır.

Yerebatan Sarnıcı İstanbuldaki en büyük kapalı sarnıçtır. Ayasofya meydanı batısındaki minik binadan girilir. Sütun ormanı görünümündeki mekanın tavanı tuğla örülü, çapraz tonozludur. Zamanında civardaki bir bazilikadan dolayı bu isimle anılmıştır.

532 senesinde İmparator Justinianus tarafınca inşa ettirilen Yerebatan Sarnıcı Stoa Bazilikası’ nın altında yer almış olduğu için Bazilika Sarnıcı olarak da bilinir. Sarnıç, uzunluğu 140 m. genişliği 70 m. dikdörtgen şekilde bir alanı kapsayan devasa bir yapıdır. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içinde her biri 9 m. yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane 12 sıra meydana getirirler. Suyun içinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir ormanı hatırlatmakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir. Yerebatan Sarnıcı tavan ağırlığı haç biçiminde tonozlar yuvarlak, kemerler vasıtasıyla sütunlara aktarılmıştır, çoğunluğu daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinslerinden granitten yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da üst üste iki parçadan oluşmaktadır. Bu sütunların başlıkları yer yer değişik özellikler taşır. Bunlardan 98 adedi Corinth üslubu eklerken bir bölümünde Dor üslübunu yansıtmaktadır. Yerebatan Sarnıcı’nın tuğladan örülmüş, 4.80 m. kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini Horasan harcından kalınca bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir. Toplam 9.800 m2 bir alanı bulunan bu sarnıç ortalama 100.000 ton su depolama kapasitesine haizdir.

İnşaasında 7.000 kölenin çalmış olduğu sarnıcın suyu imparator Valens tarafınca (368) senesinde yaptırılan 971 m. uzunluğundaki Valens (Bozdoğan) kemeri ile imparator Justinianus’un yaptırdığı 115.45 m. uzunluğundaki Mağlova Kemeri yardımıyla şehre 19 km. mesafede Belgrat ormanlarındaki Eğrikapı su bölme merkezinden getirilmiştir. Yerebatan Sarnıcı’ndaki sütunların, köşeli yada yivli şekilde olan birkaç tanesi hariç büyük çoğunluğu silindir biçimindedir. Bu sütunlar içinde üstü oyma ve kabartma halinde Tavus Gözü, Sarkık Dal, Gözyaşı şekillerinin tekrarıyla süslenmiş olanı bilhassa dikkati çeker. Bu sütun Bizans devrinde “Farum Tauri” denilen bugünkü Beyazıt meydanında kalıntıları bulunan IV. yy. zamanına ilişik büyük Theodesiusun (379-395) zafer takındaki sütunların benzeridir.

Bir söylentiye nazaran, üstündeki şekillerin gözyaşına benzemesin sebebi Büyük Bazilika’ nın inşasında ölen yüzlerce köleyi anlatır. Sarnıcın orta yerini geçtikten sonrasında, güneybatı duvarından içeriye doğru, ortalama 40 m. uzunluğunda 30 m. genişliğinde düzensiz bir çıkıntı halinde görülen kısım ağırlığı taşıyabilmesi için geçmiş, yüzyıllarda meydana getirilen onarımlar esnasında örülen duvarlardır. En uzun yerinde 9 sütun, en dar yerinde ise 2 sütun olmak suretiyle toplam 40 sütun bu duvarların arkasında kalmış olduğu için görülmemektedir. Yerenbatan Sarnıcı‘ nın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kural olarak kullanılan iki Medusa başı Roma Çağı heykel sanatının başyapıt örneklerindendir. Sarnıcı ziyarete gelenlerin şaşkınlıklar içinde seyrettikleri IV.yy. ilişik bu başların hangi yapıdan alınarak buraya getirilmiş olduğu mevzusunda kati bir informasyon olmamakla beraber Genc Roma Çağı‘ na ilişik antik bir yapıdan sökülerek buraya getirilmiş olduğu sanılmaktadır.

Medusa‘ yla ilgili mitolojiye dayandırılan birçok söylenti bu yapıyı daha da gizemli kılar. Bir söylentiye nazaran Medusa Yunan Mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgonadan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca Yılan Başlı Medusa olumludur. Ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne haizdir. 0 dönemde büyük yapıları ve hususi bölgeleri kötülüklerden korumak amacıyla Gorgona kafalarının fotoğraf ve heykellerinin konulduğu, Medusanın da bu düşünceyle buraya konulduğu sanılmaktadır.

Gene bir rivayete nazaran Medusa siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdır. Yunanlı Tanrı Zeus’un oğlu Perseus’u sevmektedir. Tanrıca Athene’de Perseus’u sevmekte ve Medusa’yı kıskanmaktadır. Athene Medusa’ nın saçlarını korkulu yılanlar biçimine sokar. Artık Medusa kime baksa, bakmış olduğu kimse taş kesilir. Perseus Medusa’nın büyülendiğini düşünerek başını keser ve kesik başı eline alarak savaşlara katılır. Başı görenler taş kesilir ve Perseus savaşları kazanır.

Bu vakadan sonrasında Medusa’nın eski Bizans’ta kılıç kabzalarına ve sütun kaidelerine ters ve yan olarak işlendiği söylenmektedir. Öteki bir rivayete nazaran ise Medusa kendisini Perseus’un kılıcında görmüş ve taş kesilmiştir. Bunun için buradaki heykeli meydana getiren heykeltras ışığın yansıma pozisyonlarına nazaran Medusa’yı düzgüsel, ters ve yan olmak suretiyle üç ayrı pozisyonda yapmıştır. Düzgüsel pozisyonda çalışılmış olan Medusa başı Didim’ den getirilmiştir.

Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un Osmanlılar tarafınca 1453 senesinde fethinden sonrasında, bir süre daha kullanılmış ve padişahların oturmuş olduğu Topkapı Sarayı’nın bahçelerine buradan su verilmiştir. Durgun su yerine çeşme suyunu kısaca akan suyu yeğleyen Osmanlılar’ın şehirde kendi su tesislerini kurduktan sonrasında kullanmadıkları anlaşılan sarnıç, 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmak suretiyle İstanbul’a gelen Hollandalı seyyah P. Gyllius tarafınca tekrardan ortaya çıkarılmıştır. Basilika Sarnıcı kurulduğundan günümüze kadar çeşitli onarımlardan geçmiştir. Osmanlı imparatorluğu döneminde iki kez restore edilen sarnıcın ilk onarımı 18. yy.’ da III. Ahmet zamanında (M 1723) Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafınca yaptırılmıştır. 19. yy.’da ikinci büyük onarım Sultan II. Abdülhamit (1876-1909) zamanındadır. Cumhuriyet dönemindeki en büyük onarım 1985 senesinde İstanbul Belediyesi tarafınca başlatılmıştır. İçerisindeki 50.000 ton çamurun çıkartılması ve seyahat platformunun yapılmasıyla beraber 9 Eylül 1987 senesinde tamamlanmış ve yine ziyarete açılmıştır.