Zümrüdüanka ne demek? Zümrüdüanka Kuşu efsanesi neyi anlatıyor?

Simurg yada bir öteki ismiyle Zümrüdü Anka efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zaman içinde öteki Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Sênmurw (Pehlevi) ve Sîna-Mrû (Pâzand) öteki isimlerindendir. Ek olarak ara sıra yalnız Anka kuşu olarak da anıldığı olmuştur. Türk mitolojisindeki karşılığı, Hüma Kuşu yada Tuğrul kuşu’dur.

Etimoloji

İsim Avesta’daki mərəγô saênô “Saêna kuşu”ndan türemiştir. Orijinalde bir yırtıcı kuş, kartal yada şahin, olduğu etimolojik olarak aynı olan Sanskritçe śyenaḥ`dan çıkarılabilir.

Halk etimolojisinde ilişkilendirilen ilk unsur Farsça sī “otuz”dur. Fakat zamanı anlamda ilgili değillerdir. Bu kuşun küllerinden tekrardan doğduğu da söylentiler arasındadır.

Mitoloji

Mistik kuş Simurg Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı devasa bir mahluk olarak resmedilmiştir. Bazen köpek başına ve aslan pençelerine haiz bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir. Kimi zaman insan yüzü ile de resmedildiği olmuştur. Bir kısmı memeli olduğundan yavrularını emzirirdi. Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardı ve yaşamış olduğu yer fazlasıyla sulaktı. Bir antik İran tanımında Simurg’un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki tarif ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Informasyon Ağacı’nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir.

İran efsanesine gore, bu kuş o denli yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez şahit olmuştur. Tüm bu vakit süresince, Simurg o denli oldukça öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine haiz olmuştur.

Sasani Persler Simurg’un yere bolluk bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Yaşam ağacı, Gaokerena’da tünediğine ve her türlü şeytani şeyi tedavi eden, halleden mukaddes Haoma bitkisinin yöresinde yaşadığına inanılırdı. Daha sonraki İran geleneklerinde Simurg ilahiliğin bir sembolü haline gelmiştir. Ek olarak, Sên-Murv/Simurg Pers edebiyatında Homâ olarak tanımlanmış, Arapça’ya ise Rukh olarak girmiştir.

Simurg uçuşa kalktığında, informasyon ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine niçin olurdu. Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her nebat çeşidinin kök almasını sağlar ve böylece de (bu bitkiler kanalıyla) insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederler. Simurg’un tüylerinin bakır renginde olduğu açıklanmıştır. Her ne kadar başlangıçta bir köpek-kuş olarak tasvir edilse de, daha sonraları çoğunlukla bir insan yada köpeğin başıyla gösterilmiştir. Onun iyilik sever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık yada yarayı tedavi edeceğine inanılırdı.

Şahname’de Simurg

Firdevsi’nin destansı eseri Şahname’de (Şahların Kitabı) Simurg en tanınmış halini almıştır. Şahname’de Simurg’un Prens Zal ile olan ilişkisi yer alır. Şahname’ye gore Kral Sam’ın oğlu Zal albino olarak dünyaya gelmiştir. Kral Sam albino oğlunu görünce, çocuğun şeytanların tohumu bulunduğunu düşünüp evladı bir dağa terk etmiştir. Çocuğun ağlayışlarını duyan yumuşak kalpli Simurg evladı alıp büyütür. Zal her türlü bilgiye haiz Simurg’dan hikmet almış birçok şey öğrenmiştir. Gene de büyüyüp bir erişkin olduğu vakit insanların hayatına girmek ister. Simurg oldukça üzülse de, ona bir tane altın tüy verip gitmesine izin vermiştir. Eğer Zal, Simurg’un yardımına gerekseme duyarsa bu tüyü yakacaktır.

Krallığına döndüğünde Zal güzel Rudaba’ya gönlünü kaptırır ve onunla evlenir. Karısı bir oğula hamile kalır fakat doğum zamanı ulaştığında birçok mesele yaşarlar. Zal karısının doğum esnasında öleceğini farklıdır ve tam Rudabah ölüme yakınken Zal Simurg’u çağırmaya karar verir. Ortaya çıkan Simurg Zal’ın bir tür sezaryen benzeri yöntem uygulamasını sağlar ve Rudabah ile çocuğun yaşamını kurtarmış olur. Bu çocuk ondan sonra en meşhur ve büyük Pers kahramanlarından biri olacak Rüstem’dir.