Her ne kadar bir çok genç okurumuzun yaşı yetmese de (Editör notu: Bizim de öyleki, merak etmeyin), 1987 senesinde sema ender bir vakayla aydınlanmıştı.

Büyük Macellan Bulutu galaksisinde yer edinen ve ölmekte olan bir yıldızın patlaması, ilk olarak 1987’nin şubat ayında Dünya’dan görünür hale gelmişti. Bir tek 168 bin ışık yılı ötede bulunan yıldız, patladığında o denli parlak hale geldi ki, çıplak gözle bile görünüyordu. Sadece sonraki aylarda bu parlaklık azaldı.

O zamandan bu yana süpernovadan yayılan materyallerin oluşturduğu alana SN 1987A adı verildi ve teleskoplar harici görünmüyordu. Sadece bu ölmüş yıldızdan arta kalanların Dünya’ya bu kadar yakın olması, bilim adamlarına büyük bir fırsat sunuyor.

James Webb Uzay Teleskobu’nun NIRCam aletinden SN 1987A’nın görüntüsü.
Fotoğraf: NASA, ESA, CSA, Mikako Matsuura, Richard Arendt, Claes Fransson, Josefin Larsson, Alyssa Pagan

Ölen yıldızın çekirdeğine ne olduğu mevzusu ise giderek artan bir merak mevzusu haline gelmişti. Geçtiğimiz yıllarda fırlatılan ve göreve başlamış olan James Webb Uzay Teleskobu, gözlerini bu ölmüş yıldıza döndürdü ve bilim adamlarına beklenmedik bir nötron yıldızının kanıtlarını sundu.

Stokholm Üniversitesi’ndan araştırmayı yürüten astrofizikçi Claes Fransson, mevzuyla ilgili şunları söylüyor: “JWST’nin üstün uzamsal çözünürlüğü ve muhteşem cihazları yardımıyla, ilk kez süpernovanın merkezini ve orada oluşanları inceleyebildik. Artık büyük olasılıkla bir nötron yıldızından meydana gelen kompakt bir iyonlaştırıcı ışınım deposu bulunduğunu biliyoruz. Patlama zamanından beri bunu arıyorduk, sadece tahminleri doğrulayabilmek için JWST’yi beklemek zorunda kaldık.

Evrenin en yırtıcı vakalarından biri

Süpernova olarak patlayan bir yıldızın çekirdeğinin çökmesi, kim bilir evrendeki en yırtıcı olaylardan biri. Bir yıldızın “süpernova” olarak patlaması için, neredeyse Güneş’in sekiz katı kütleye haiz ve tüm yakıtını tüketmiş olması gerekiyor. Füzyon tepkimesi durmaya ve dış tazyik içerde oluşan çekim kuvvetini dengelemeye kafi olmadığı anda yıldız patlıyor. Çekirdeğin dışındaki materyaller etrafa saçılırken, yıldızın çekirdeği de “aşırı yoğun” bir nesneye dönüşecek şekilde içeri çöküyor. Hesaplamalara bakılırsa yıldızın ilk hali, 8 ila 30 Güneş kütlesindeyse patlama sonucunda çekirdek, bir nötron yıldızına (pulsar) dönüşüyor. Eğer yıldızın hacmi bundan da büyükse sonuçta bir kara delik oluşuyor.

Mevzumuz SN 1987A olunca, bilim adamları patlamanın kalıntıları sebebiyle çekirdeğin neye dönüştüğü mevzusunda net bir karara varamıyorlardı. Her ne kadar büyük olasılıkla bir nötron yıldızı olduğu düşünülse de bunu destekleyecek bir bilimsel kanıt elde edilememişti.

Şimdiyse James Webb Uzay Teleskobu devreye girdi ve 2022’de yapmış olduğu gözlemlerin neticeleri incelendi. Süpernova kalıntısının merkezinin çevresinde, ağır argon ve sülfür buldular. Bu atomların elektronlarının iyonizasyona uğramış olduğu ortaya çıkarıldı. Araştırma ekibi bir modelleme yapmış oldu ve netice olarak tek bir izahat geriye kaldı: nötron yıldızı.

Ekibin modellerine bakılırsa iki değişik nötron yıldızı senaristliği oluşuyor. Bunlardan ilkinde oldukça sıcak bir nötron yıldızından yayılan kuvvetli morötesi ve X radyasonunun, yıldız soğudukça etraftaki elektronlardan arındırdığı yönünde.

İkinci modelde ise hızla dönen nötron yıldızından yayılan parçacık “rüzgarlarının”, etrafta bulunan materyalle etkileşime girerek atomları iyonize etmiş olduğu yönünde bir görüş bulunuyor.

Keşfin nötron yıldızlarıyla ilgili çeşitli teorilerle de uyumlu olduğu göze çarpıyor. Modellerde ölen bir yıldız süpernova olarak patlamadan ilkin, büyük oranda argon ve sülfür ürettiği ön görülüyordu. Bilim adamları da morötesi ve X radyasyonunun süpernovalardaki varlığını da nötron yıldızlarıyla ilişkilendiriyordu.


Science Alert’ün haberini Özgür Yıldız yerelleştirdi.