ALEV RİGEL Ne enflasyon, ne yaşam güçlüğü, ne kıtlık, ne iklim krizi, ne savaşlar, ne de salgın hastalıklar. İnsanlığı yakın gelecekte bekleyen en önemli sorun, hatta tehlike; şişmanlık. Ya da tıp diliyle obezite. Dünya Obezite Federasyonu, obezitenin maliyetinin 2035 yılına kadar 4 trilyon dolardan fazla olacağını tahmin ediyor. Federasyon 320 milyar kişinin, önlem alınmadığı takdirde “fazla kilolu” ya da “obez” olacağı konusunda uyarıda bulundu (Federasyon, 2014’te kuruldu. Ama kökleri 1967’ye kadar gidiyor). Siz normal kiloda olabilirsiniz. Ama obezlere harcanacak trilyonlarca dolar para, sizin sıradan bir tıbbi hizmet almanızı bile olumsuz etkileyebilecek (Vücut Kitle İndeksi’niz – BMI, 25-30 arası ise fazla kilolu, 30’dan yukarı ise obezsiniz).

Çocuk obezlerde ise artış, iki katından fazla olacak. Düşük gelirli ülkeler, bu durumu tersine çevirecek kaynaklara sahip değil. Hem çocuklarda hem gençlerde obezite oranı en yüksek 10 ülkeden dokuzu, Asya ve Afrika’nın düşük gelirli ülkelerinde görülüyor. Aslında tehlike, bu iki kıtanın ülkeleriyle sınırlı değil. Kuzey, Orta ve Güney Amerika ülkelerindeki rakamlar ve eğilim, Asya ve Afrika ülkelerinden daha az değil. Federasyon, 6 Mart günü, konuyla ilgili raporunu Birleşmiş Milletler’e sundu. Acil önlemler alınmadığı takdirde, dünyanın maddi kaybı, 2020’deki Covid-19 salgınındaki harcamalardan bile daha fazla olacak.

Dünya Obezite Federasyonu Başkanı Profesör Doktor Louise Baur, “Obezite zaten sorundu. Ama bu yılın başlarında elde ettiğimiz veriler, daha da ürkütücü. Gelecek için çok ciddi sonuçları olacak gelişmeler görüyoruz. Çocuklar ve gençler, hızlı bir şişmanlama eğilimi içinde. Hükümetler, bu trendin yeni nesillere artarak aktarılmaması için şimdiden ne yapacaklarına karar vermeli. Bir an önce ve hep birlikte birşeyler yapamazsak, gelecekteki milyarlarca insana yardım etme şansımız kalmayacak” diyor.

Dünya gelir dağılımına bakıldığında ise düşük gelirli ülkelerin hazırlıklı olma şanslarının pek yüksek olmadığı anlaşılıyor. 183 ülkeden 154’ü, bu sorunla başa çıkamayacak. Sadece 29’unun, bu sorunun önüne geçebilecek kaynaklara sahip olduğu görülüyor.

Dünya Obezite Federasyonu’nun CEO’su Johanna Ralston’un görüşü ise şöyle: “Açık sözlü olalım. Obez insanların bu hale gelmesi, onların hatası değil. Dünyada her bireyin sağlıklı, mutlu yaşama hakkı var. Ama yöneticiler; sağlık hizmetleri, besin temini, yaşam desteği, insanlara temiz çevre sunulması gibi konularda başarısız kaldı. Umarız ki son raporumuz, hükümetlerin acil önlemler almaları için yararlı ve yol gösterici olur. Çünkü günümüzde her yedi kişiden biri obez iken, yakın gelecekte bu oran her dört kişiden birine çıkacak.”

Amerikan Tıp Derneği (American Medical Association – AMA) obeziteyi, 2013’te “hastalık” kapsamına aldı. Tedavi için de kısa sürede sonuç verecek sihirli bir formül veya tedavi sunulmuyor. Hollywood ünlüleri, yılda on binlerce dolara mal olacak rejimleri uygulayabiliyor. Ama her Amerikalının bu kadar ödeyecek durumu yok. Sağlık sigortası yapan şirketler de obeziteyi, sigorta kapsamına almak istemiyor. ABD’de obezite denince akla gelen ilk isimlerden Doktor Fatima Cody Stanford’u dinleyelim (Stanford sadece soyadı. Stanford Üniversitesi’yle ilgisi yok. Aslında kendisi Massachusetts General Hospital’da doktor ve Harvard Medical School’da öğretim üyesi):

“Obezite, bir beyin hastalığıdır. Sizin ne kadar yemek yemek istediğinize beyin karar verir. Herkes boğazından kısıp diyet yaparak kilo vereceğini düşünüyor. Günde 10 saat çalışıp, 500 kalorilik besinle sağlıklı kalamazsınız. Evet, çok az yer, kilo verirsiniz. Ama tenis deyimiyle set puanını atacak olan, beyninizdir. Aslında obezite genetiktir. Ailenizde obezler varsa, sizin de obez olma ihtimaliniz yüzde 50-85 arasıdır. Çoğu kişinin yaptığı yanlışlardan biri de ilaç kullanmaktır. İlaçların aylık masrafı bin 300 dolardan fazla olduğu gibi etkilerinin garanti olmadığı da aşikardır. Bu ilaçların piyasada kolay bulunmaması, her obezin ilaçlara yöneldiği anlamına gelir. Bu, sağlıklı değildir. Üstelik hem vücut üzerindeki etkileri tartışmalıdır hem de bazı komplikasyonların ortaya çıkmasına neden olurlar. Her obez, bir an önce zayıflamak istediğinden aşırı doz kullanabilir. Bu da baş dönmesine, kusmaya neden olur. Tahminen 110 milyon Amerikalı, bu ilaçların faydalı olacağına inanmaktadır. Kısa sürede onlarca kilo veren insanlar, ilaç reklamlarında kullanılıyor. Ama onlar kilolarını ileride tekrar alacaklar. Sağlıklı bir yöntem değil bu. İradeli olmalı, kilo verme işini, istikrarlı bir şekilde, uzun bir zaman dilimine yaymalısınız.”

Vücut Kitle İndeksi (BMI) nedir?

Zayıf mısınız, ideal kiloda mısınız yoksa şişman mısınız? Formülü, sizin durumunuzu gözler önüne seriyor. Vücut Kitle İndeksi (BMI – Body Mass Index), basit bir formül. 19-24 yaş arası için geçerli. Kilogram cinsinden vücut kütlenizi, boyunuzun metre cinsinden karesine bölün. İşte indeksiniz. Ama bu, size sadece fikir verir. Çocuklar, yetişkinler, yaşlılar için yanıltıcı olabilir. Bu formül, vücut yağınızı, kemiklerinizin kalın ya da ince olmasını dikkate almaz. Ayrıca bazı etnik gruplar, hamile kadınlar, 19 yaş altı gençler ve çocuklar, atletler ve kaslı insanlar, kalp hastası olanlar, bu tablonun rakamlarından farklı sınıflarda olabilirler. Diyelim ki 1.70 boyundasınız ve 65 kilosunuz. Formül:

BMI = 65 / (1.70)2

BMI = 22.5

(Normalsiniz)