Pnömoni, toplumda yaygın malum adıyla zatürre, virüs yada bakteriler sebebiyle akciğer dokusunda bulunan hava keseciklerinin enfeksiyonu olarak tanımlanıyor. Zatürre günümüzde erken tanı ve tedaviyle vücutta hasar bırakmadan geçebiliyor. Sadece bebekler, ufak çocuklar, bağışıklık sistemi düşük olanlar ve ileri yaşlarındaki kişilerde tedavide gecikildiğinde ciddi solunum problemlerine yol açabiliyor, hatta yaşamı tehdit edebiliyor. Bu yüzden zatürreden korunmak yaşamsal öneme haiz oluyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Alzafer, zatürreden korunma yöntemlerini söyledi:

1- Maskesiz olmaz: Kapalı ve kalabalık ortamlarda maske kullanmayı asla dikkatsizlik etmeyin. Zira maske zatürre mikroplarına maruziyeti azaltıyor. Maskenizi 6-8 saatten uzun süre kullanmamanız da oldukça mühim.

2- Aşınızı yaptırın: Bilhassa altta yatan kronik hastalığı olan kişilerin 55 yaşından ve sıhhatli olan kişilerin 65 yaşından itibaren pnömokok aşısı yaptırmaları tavsiye ediliyor. Daha erken yaşta olup zatürre geçirenlerde de zatürre aşısı öneriliyor. 5-10 yıl koruyucu olabilen zatürre aşısını senenin her döneminde yaptırabilirsiniz. Dolaylı olarak zatürreden koruması sebebiyle grip aşısının da her yıl yaptırılması tavsiye ediliyor.

3- Ellerinizi sık sık sudan geçirin: Mikropların bulaşmalarını önlediği için zatürreden korunmada elleri sık sık yıkamak da büyük ehemmiyet taşıyor. Bilhassa toplu bulunulan ortamlarda bir yere dokunduktan sonrasında ve yiyeceklerden ilkin ellerinizi minimum 20 saniye süresince sabunla yıkamayı alışkanlık edinin.

4- Kapalı ortamlarda bulunmayın: Solunum yöntemiyle kolayca bulaşabildiği için kapalı ortamlarda mümkün olduğunca bulunmayın. Eğer bulunmak zorundaysanız maskenizi ne olursa olsun kullanın.

Zatürre emareleri soğuk algınlığı ve grip hastalıklarıyla ortak emarelere haiz olsa da, çoğu zaman daha uzun sürüyor. Öksürük ile sarı, yeşil, paslı ve kimi zaman kanlı balgam çıkarma, göğüs ağrısı, ateş, titreme, halsizlik, iştahsızlık ile baş ağrısı, zatürrenin başlıca emarelerini oluşturuyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Alzafer, bu yakınmalara bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısının da eşlik edebileceğini belirterek, “Ek olarak bilhassa ileri yaşlarındaki hastalarda bu belirtilerin hiçbirinin olmayabileceği unutulmamalı. Zatürre kimi zaman bir tek kişilik değişikliği yada depresyon emareleriyle bile sinyal verebiliyor” diye konuştu.

5- Odayı sık sık havalandırın: Bulunduğunuz ortamdaki mikrop miktarının azalmasını sağlayacağı için odanızı her gün minimum 3 kez olacak şekilde 15’er dakika havalandırın. Dikkat etmeniz ihtiyaç duyulan bir başka nokta da, klimaların temizliği olmalı.

6- Sıhhatli beslenin, tertipli uyuyun: Bağışıklık sisteminizin kuvvetli olması için dengeli ve tertipli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin.

7- Sigara ve alkolden uzak durun: Bağışıklık sistemini baskılayıcı tesirleri sebebiyle sigara ve alkolden kaçının.

8- Kucak dolusu su için: Burun ve ağız bölgesine ulaşan mikroplar kuru zeminlere daha kolay yerleşebiliyorlar. Bu yüzden her gün 2-2.5 litre suyu gün içine dağıtarak tüketmeye itina gösterin.

Zatürre tanısı konulduğunda ilk olarak tedavinin hastanede yatarak mı, yoksa ev ortamında mı gerçekleştirileceğine karar veriliyor. Bu kararda hastalığın ağırlık derecesi, fizik muayene bulguları, röntgendeki yaygınlık derecesi, altta yatan başka bir hastalığın varlığı ve hastanın yaşı şeklinde kriterler göz önüne alınıyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Alzafer, hastaneye yatırılan hastalarda damardan antibiyotik tedavisi uygulandığını belirterek, tedavi sürecini şöyleki söyledi: “Antibiyotiğin yanı sıra sıvı takviyesi, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar ile balgam söktürücü ilaçlar veriliyor. Kimi zaman hastanın yoğun bakım koşullarında tedavisi de gerekebiliyor. Ev ortamında tedavi edilen hastalarda da gene aynı tedavi uygulanıyor. İstirahat etmek ve bolca su içmek de hastalığın geçmesini hızlandırıyor.”