Kemal Kılıçdaroğlu, toplumsal medya platformu X hesabından yapmış olduğu paylaşımda şu ifadelere yer verdi: 

Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim!

Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…

Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…

Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…

“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa vardığında; “İnadına mini etek, nispet yaparcasına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…

Sıhhat skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” icra eden, andıçların Uğur Dündar’ı…

Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar o şekilde sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla savaşım edip karşılık öderken, sizin çarkınız gene “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.

“CHP’YE BIRAKIN OY VERMEYİ, ADINI DUYUNCA BESMELE ÇEKEN MUHAFAZAKÂRLARIMIZLA HELALLEŞTİK”

Senin de bildiğin fakat asla hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.

1960’lardan kalma sağ sol kavgasının fena mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…

İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, mutabık kaldık, helalleştik…

Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili bilinmeyen cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.

Geçmişte yaşadığımız tüm travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Tüm farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!

Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak suretiyle 6’lı masanın liderleri ile yaptık.

Iyi mi yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de… Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…

Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…

Pislikler döküldü yürüdük… Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, onlarca kere ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.

Cumhuriyet Halk Partisi oldukca değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü şeklinde görmüş olduğu bir parti değil. Bakın TV programında kıymetli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi iyi mi korumak için çaba sarfediyor, siz ise iyi mi da inkar ediyorsunuz.

“KARDEŞLİĞİMİZİ DİNAMİTLEMENİZE MÜSAADE ETMEM”

Siz asla değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!

Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu benzeri biçimindesiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, tüm kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizlerden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.

Bir ihtimal birazcık kırıcı oldu fakat kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracaktır kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.

Şahsıma istediğiniz kadar saldırabilirsiniz fakat kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.

Kendi adaylığımı dayatmak için siyasal rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım fakat 6’lı masa bileşenlerine “siyasal rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!

Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li senelerden beri tanırım. Kemal Bey’in aslolan işi hesap sormaktır. Devletin nice yitik trilyonlarını, tüyü eksikleri olan yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim aslolan işim hesap sormaktır.

Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.

“SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM”

Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi tekrardan halktan koparma çabaları ve emekleri bulunduğunu hissettiğim vakit Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.

Tarih kimi affedecek, kimi affetmeyecek? Bu suali da not düşelim vakit göstersin…

Bu vesileyle de vatanperver gazetecimiz Sayın Mehmet Ali Birand’ı saygıyla anmış olalım. Onun şahsında tüm gerçek gazetecilere slm olsun…

“Bizim Uğur”lar sizin olsun, Tarıklar bizimdir…

Kalınca sağlıcakla…

KEMAL KILIÇDAROĞLU Cumhuriyet Halk Partisi 7. Genel Başkanı / Anadolu’nun Kemal’i

NE OLMUŞTU? 

Katılmış olduğu bir tv programında mahalli seçim neticelerini değerlendiren Uğur Dündar, Kemal Kılıçdaroğlu’nu sert sözlerle eleştirmişti. Kılıçdaroğlu’nun aday olmasıyla muhalefetin “zamanı bir fırsatı” kaçırdığını söyleyen Dündar, “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi. Uğur Dündar, geçtiğimiz günlerde değindiği köşe yazısında ise Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini sürdürdü. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Dündar, “CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın lideri Kemal Kılıçdaroğlu resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattı ve Cumhurbaşkanlığı seçimini yitirdi” dedi.

Uğur Dündar, geçtiğimiz günlerde değindiği köşe yazısında da Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini sürdürdü. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Dündar, “CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın lideri Kemal Kılıçdaroğlu resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattı ve Cumhurbaşkanlığı seçimini yitirdi” dedi.

Dündar yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Son yerel seçim sonuçları gösterdi ki; Kılıçdaroğlu, kendisi yerine Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’tan birini aday gösterseymiş, o seçim kolayca kazanılacakmış!. Üstelik “Altılı Masa”daki bir çok partiye, bolca keseden milletvekili dağıtmaya da gerek kalmayacakmış!.. Böylece politika tarihimizde dönüm noktası olacak büyük bir fırsat firar etmiş. Ne diyelim? Tarihten öğrenek alınmasını ve böylesine vahim yanlışların tekrar tekerrür etmemesini dileyelim…”