Yaşamımız günden güne daha veri odaklı oluyor. Telefonlarımız zamanımızı iyi mi kullandığımızı, ne kadar web harcadığımızı takip ederken, çevrimiçi anketler devamlı beğendiklerimizin ve beğenmediklerimizin izini sürüyor. Bu verilerin analizi yardımıyla uyku kalitemizden almayı isteyeceğimiz ürünlere kadar her şey birer birer ortaya dökülüyor.

Sayıların önemi artarken insanların matematik becerilerinde ise gerileme yaşanıyor. Çeşitli sınavlarda elde edilmiş ulusal ve küresel sonuçlar ciddi bir erozyona işaret etmekte.

Büyük veri setlerini matematik becerisi azalan kişiler için daha anlamlı hale getirmek isteyen uzmanlar çeşitli görsel özetlerden şu demek oluyor ki grafiklerden faydalanıyor. Bunlardan biri de daire grafiği. Peki bilim adamlarının çoğunun verilerini daire grafiğiyle görselleştirmekten kaçındığını biliyor muydunuz?

Daire grafiğini çoğumuz bir yerlerde ne olursa olsun görmüşüzdür. Bir daire çeşitli dilimlere bölünür. Dilimlerin kalınlıkları temsil ettikleri kategoriyle doğru orantılıdır.

Sadece bilim adamlarına bakılırsa, grafikteki kategorilerin sayısı ikinin üstüne çıkmış olduğu süre, daire grafiklerinin oranları yanlış temsil etme ihtimali artıyor. Dahası fazlaca kategori olduğunda bu grafikleri okumak da zorlaşıyor.

Mesela kategorilerin oranlarının birbirine yakın olduğu durumlarda, bir referans noktası da olmadığından pastanın hangi diliminin daha kalınca bulunduğunu ayırt etmek imkânsız hale geliyor.

(Schutz/Wikimedia Commons, CC BY)

Yüzlerce kategori olan veri setlerinde ise her dilim ayrı renklendirilmiş olsa bile grafiği okumak ve anlamlandırmak mümkün olmuyor. Buna renk körlüğü benzer biçimde durumları da dahil etmek gerek elbet.

(Trajkova et. al., Informatics (2020), CC BY)

Mesela yukarıdaki grafiğin döteranomalisi olan şu demek oluyor ki yeşil ışık hassasiyeti azalmış bir kişinin bakış açısından görünüşü aşağıdaki benzer biçimde. Nüfusun yüzde 4,6’sını etkileyen bu renk körlüğü sebebiyle pek fazlaca dilim aynı renk benzer biçimde görünüyor.

(Trajkova et. al., Informatics (2020), modified, CC BY)

Daire grafikleri üç boyutlu hale getirildiğinde durum daha da içinden çıkılmaz bir durum alıyor. Bu da verinin yanlış temsiline yol açıyor.

Mesela bu grafiklerde her dilim üçte bir orana haiz. Fakat üç boyutlu olanlarda açı farkı sebebiyle yeşil dilimler fazlaca daha büyük görünüyor.

(Victor Oguoma, CC BY-ND)

Tüm bu problemlerine rağmen daire grafikleri doktora tezlerinden istatistik kurumlarının raporlarına, araştırma şirketlerinin bültenlerinden gazete ve kitaplara kadar her yerde karşımıza çıkıyor.

(Schutz/Wikimedia Commons, CC BY)

Daire grafiklerinin bu sorunlarını çözmenin en kolay yolu ise sütun grafiklerinden geçiyor. Lineer olduğundan ve referans noktalarını içerdiğinden fazlaca daha kolay okunan bu grafikler de üç boyutlu hale getirildiklerinde karışıklıklara yol açabiliyor.

(Victor Oguoma, CC BY-ND)

Peki daire grafiğini tamamen hayatımızdan çıkaralım mı?

Eğer iki kategori var ise ve oranlar arasındaki fark fazlaca netse daire grafiği de kullanılabilir. Sadece daha karmaşık durumlarda sütun grafiği kullanmak en iyisi. Zira daire grafikleri ya “Bu şahıs ne yaptığını bilmiyor” şeklinde ya da “Bizi yanıltmak istiyor” şeklinde yorumlanıyor.

Veriye grafik eklemenin sebebi yorumlamayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak. Süslü püslü kafa karıştırıcı grafikler ise bunun tam tersi tesir yapıyor.