Her ne kadar içinde bulunduğumuz Güneş Sistemi’ni “oldukca iyi” biliyor benzer biçimde görünüyor olsak da, bilhassa Neptün ve ötesinde neler olduğu mevzusunda net bilgilerimiz bir tek gönderilen birkaç uzay aracına ve meydana getirilen gözlemlere dayanıyor.

Hatta bir çok vakit Güneş’e oldukça uzak ve yıldızımızın ışığından yoksun olan bu bölgeyi gözlemlemek oldukça zor.

Neptün’ün ötesinde yer edinen, Plüton, Eris ve Haumea benzer biçimde cüce gezegenlerin bulunmuş olduğu, birçok ufak ve buzlu kayadan oluşan Kuiper Kuşağı bölgesi, sistemimizin en bilinmeyen alanı olarak tanınıyor. Bundan daha da ötede ise Oort Bulutu olarak adlandırılan, tam boyutu bilinmeyen ve ufak kayalardan oluşan, devasa bir küresel alan olduğu düşünülüyor. Sadece kuramsal astrofizikçi Amir Siraj’a bakılırsa bu alanda daha farkına varmadığımız başka cisimler de olabilir.

Görsel bir tık eski kalmış olabilir. Voyager 1’in şu an Heliopause’u geçtiğini biliyoruz. Sadece Oort Bulutu’na erişmesi için bir 300 yıl daha geçmesi gerekecek.
Görsel: NASA

Princeton Üniversitesi’nden Siraj, hesaplamalarına bakılırsa bu bölgede Mars’tan daha büyük 1.2 gezegen, Mars boyutlarında 2.7 gezegen ve Merkür boyutlarında da 5.2 gezegen olabileceğini söylüyor. Ek olarak Siraj’a bakılırsa bu gezegenler, Güneş Sistemi’nin oluşmasından arta kalmış değil, öteki yabancı yıldızların sistemlerinden bu alanda sıkışmış.

“Başıboş” gezegenler yeni bir fikir değil

İlk olarak 2000 senesinde bir makalede ortaya atılan “Başıboş gezegen” fikri, kütleçekimsel etkileşimler düşünüldüğünde olanaksız bir durum değil. Bu tür gezegenlerin yıldızlarından kurtulduktan sonrasında galakside başıboş gezdiği düşünülüyor. Bu fenomenin ne kadar yaygın olduğu hemen hemen bilinmiyor. Hatta 2018 senesinde görevinin sonuna gelen Kepler Uzay Teleskobu’nun, bunlardan birkaç tanesini bulmuş olduğu bile düşünülüyor. Kim bilir daha ileri teknoloji gözlemlerle bu gezegenlerin ne kadar yaygın bulunduğunu anlayabileceğiz.

Bu gezegenlerle ilgili daha da garip olansa, başıboş dolaşmalarına karşın bir yıldızın çekim gücüyle yörüngeye girebiliyor olmaları. İşte Siraj’ın hesaplamaları da, bunun olasılığı üstüne kurulu. Siraj bu başıboş gezegenlerin averaj sayısıyla, bu tür gezegenleri yakalayabilecek yıldızların sayısını hesaplamalarına katmış. Hesaplamalarında yukarıda da bahsettiğimiz benzer biçimde, Merkür ve Dünya’nın kütleleri içinde bir kütlede bir gezegenin, Güneş Sistemi’mizin haricinde bir yerlerde olabileceği sonucu çıkmış.

Siraj bu hesaplamaların, daha iyi simülasyonlarla yine yine kontrol edilmesiyle daha net sonuçlara ulaşılabileceğini de söylüyor.


Science Alert’in haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.