Einstein evrende dönemin göreceli bulunduğunu söylemiş olabilir fakat İK departmanları o şekilde düşünmüyor. Ve dinlence yapabildiğimiz süre hakikaten kısıtlı. Senelik izin hakkımız ve bütçemiz belirleyici olsa da ‘sıfırlanmak’ için ihtiyaç duyulan gün sayısını hesaplayan bir algoritma ise hemen hemen geliştirilmedi.

Egzersiz ve ekranlara ayırdığımız sürenin aksine, günlük işlerimizden tamamen uzaklaşmak için kaç gün tatile ihtiyacımız olduğu mevzusunda bizlere rehberlik edecek fazlaca fazla informasyon yok. Pek fazlaca şey kişisel gezi tercihlerimize ve dinlence moduna girip çıkma becerimize bağlı. Oysa dinlence ciddi bir sorun. Peki büyülü bir sayı var mı? Bazı araştırmalar sıhhat ve refahın tatilin sekizinci gününde zirveye ulaştığını söylüyor. Bakalım uzmanlar ne demiş…

Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nde profesör olan Jessica de Bloom Washington Post’a şöyleki diyor: “Genel olarak vardığımız netice en uygun dinlence süresinin belirlenmesinin (neredeyse) imkânsız olduğu. Bunu yapabilseniz bile dinlence yeri, hava durumu, toplumsal bağlam şeklinde pek fazlaca unsur var. Meydana getirilen araştırmalarda sekizinci günde bir zirve görüyoruz fakat bu ‘en ideal dinlence süresi’ anlamına gelmiyor.”

Çoklu dinlence planı: Dinlence sıklığı ile mutluluk içinde bir ilişki var

Breda Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde araştırmacı ve kıdemli öğretim görevlisi olan Ondrej Mitas da bu sual sorulduğunda tereddüt ediyor. “Bunu ölçmek son aşama zor. Bununla beraber fazlaca kısa ya da fazlaca uzun tatillerden kaçının” diyor.

Ona bakılırsa, fazlaca kısa tatillerde günlük yaşamın stresinden kurtulup sevdiklerimizle gerçek anlamda tekrardan bağlantı oluşturmak güç. Uzun soluklu seyahatlerde ise seyahatin yarattığı o coşku azalmaya ve tatilci kendini rutine kaptırmaya başlıyor.

Dinlence yola çıktığınızda değil onu hayal ettiğinizde başlıyor. İllüstrasyon: Getty Images

Evet, yepyeni bir senenin hemen hemen başındayız. Ve pek çoğumuz dinlence planı hayata geçirmeye başladı bile. Uzmanlar izin günlerinizi tek seferde kullanıp uzun bir seyahate çıkmak yerine yıl süresince birkaç kısa dinlence planı yapmanızı tavsiye ediyor ve ‘çoklu dinlence planı’ yönteminin moralinizi yüksek tutacağını söylüyor. Mitas “Dinlence sıklığı ile mutluluk içinde bir ilişki bulunduğunu görüyoruz” diyor. Daha önceki bir makalemizde ele almıştık: Tatili planlamak bile insana iyi geliyor!

7+1 hepimiz için büyülü bir sayı olmayabilir fakat pazartesiden cumaya mesai hayata geçirmeye alışmış çalışanlar açısından o şekilde görünüyor. Los Angeles’taki Cenup Kaliforniya Üniversitesi’nde eğitim, psikoloji ve nörobilim profesörü olan Mary Helen Immordino-Yang, bir çok insanoğlunun yedi günlük dilimler hâlinde çalışmaya şartlandığını konu alıyor. “Hafta içi tertipli çalışan hepimiz için bir haftalık dinlence uygun ve kabul edilebilir geliyor. Zira birimler hâlinde düşünüyoruz ve yedi gün da bu birimlerden biri. Sekiz günlük bir dinlence yapmayı seçtiğinizde, bir birim emek harcamayı bir birim rahatlamayla değiştirmiş olmuş olursunuz” yorumunu yapıyor.

Massachusetts Amherst Üniversitesi’nde profesör olan Susan Whitbourne, üç ya da dört gün izin almanın, bilhassa de sınırı olan bir süreye fazlaca şey sığdırmaya çalışıyorsanız rahatlama yerine stres yaratabileceğini ifade ediyor. Ek olarak tam tatilin ritmine kapıldığınız anda eve geri dönmek mecburiyetinde kalabilirsiniz. Whitbourne’e bakılırsa “Yedi gün mantıklı görünüyor.”

Süre yönetimi koçu ve yazar Elizabeth Grace Saunders, kültürel normların ne kadar dinlence yapabileceğimize dair algımızı şekillendirebileceğini söylüyor. Saunders, “İşten bir haftadan fazla izin alırsanız, e-postalar, projelere ve bunun şeklinde öteki şeylerle ilgili baskı hissetmeye başlayabilirsiniz” diye ekliyor.

Tatile mi çıkıyorsunuz yoksa geziye mi?

Ucuz tayyare bileti aramaları başlasın… Fotoğraf: Getty Images

Travel Brilliant’ın kurucusu ve gezi danışmanı Denise Ambrusko-Maida ise müşterileri için gezi organize ederken beş sayısına odaklanıyor. Eğer rotanız uzunca bir seyahat gerektirmiyorsa minimum beş gün dinlence yapmanızı öneriyor. Uzun mesafeli seyahatler için ise 10 gün + tavsiye ediyor. “Eğer hakikaten tatilde olduğunuzu duymak istiyorsanız o vakit beş gün kuralı en ideali. Normal olarak bu süre yolculuğa bağlı olarak değişebilir; aktarmalı, bir yerden başka bir yere hareket ediyorsanız bu süre uzayabilir” sözleriyle düşüncesini paylaşıyor.

Ambrusko-Maida kaçamak türünün de süreyi belirleyebileceğini vurguluyor. Tatile mi çıkıyorsunuz yoksa geziye mi? Tatili, herhangi bir karar verme baskısı olmadan tam bir rahatlama ve ‘her gün yapmak zorunda olduğumuz her şeyden’ tamamen vazgeçme olarak tanımlıyor.

Seyahat ise daha fazlaca bir gömü avı şeklinde, listenizdeki her atraksiyonu ve aktiviteyi tamamlamadan dinlenmenize izin yok. Mesela Disney World’e yapmış olduğu yedi gün sonu gezisi ikinci kategoriye giriyor. Şu şekilde örnek veriyor: “Gezimiz ‘süratli ve öfkeliydi’ fakat gene de mükemmel vakit geçirdik. Ne var ki asla kendimizi dinlenmiş hissetmedik.”

Tatilimizi zihin gücüyle esnetebilir miyiz?

Evet, uzmanlara bakılırsa tatilinizi zihinsel olarak esnetmeyi öğrenebilirsiniz. Ilk olarak tatilde geçirdiğiniz zamanı en iyi şekilde değerlendirmek için yola çıkmadan ilkin yarım kalmış tüm işlerinizi tamamlayın. Immordino-Yang rahatlık içinde bir dinlence için tamamlamanız ihtiyaç duyulan proje ve işleri yazmanızı söylüyor. “Böylece geride bıraktığınız şeyler hakkında endişelenmezsiniz.”

Hepimizin hayalini kurduğu o sahil. Fotoğraf: Getty Images

Ve seyahatiniz süresince ‘farkındalık pratiği’ yapın. Çevrenize, yaşadıklarınıza, gezi arkadaşlarınıza ve o ana odaklanın. Zihninizin gelecekteki toplantılarla, ev tadilatı şeklinde işlerle ve hekim randevuları şeklinde düşüncelerle dolup taşmasına izin vermeyin. Kısacası şimdiki zamana geri dönün. Uzmanlar bunun üstünde çalışılarak geliştirilmesi mümkün bir beceri bulunduğunu düşünüyor.

Saunders (tatilin her ne kadar dibini sıyırma eğiliminde olsak da) işe dönmeden ilkin kendinize boş bigün ayırmanızı öneriyor. Böylece bavulları rahat rahat boşaltabilir, kirli çamaşırları yıkayabilir, muhtemelen gitmeden ilkin boşalttığınız buzdolabınızı doldurmak için alışverişe çıkabilir ve yol yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz. Saunders’a bakılırsa bu daha ‘yumuşak bir geçiş’ olabilir. “Aksi takdirde kendinizi günlerce geriden geliyormuş şeklinde hissedebilirsiniz.”

Uzmanlar araştırmaya katılan bireylerin sıhhat ve esenlik durumundaki iyileşmelerin işe dönüşün ilk haftasında kaybolduğunu tespit etmiş. (Asla şaşırmadık.)

Saunders (eğer mümkünse) tatilinizde sizi mutlu eden bazı şeyleri günlük rutininize dahil etmenizi öneriyor ve “Bunu ufak bir macera hâline getirin” diyor. Şehir yaşamında ve dinlence sonrası paralar da iyice suyunu çekmişken (+market alışverişi) neyi ufak bir macera hâline getireceğimizi pek anlayamadık. Fakat tatildeyken hoşunuza giden lezzetleri sofranıza taşımak iyi bir düşünce şeklinde görünüyor. (Gözyaşları pıt…)


Washington Post makalesinden özetlendi ve Türkçeleştirildi.