Sinema salonlarının ilki, 26 Haziran 1896 günü, ABD’nin New Orleans kentinde Wii!iam T.Rock tarafından açıldı. Vitascope Hall adlı bu salonun 400 koltuğu vardı. Giriş ücreti 10 sentti. Makine dairesine girip Edison marka oynatıcıyı görmek isteyenlerden, ayrıca bir 10 sent daha alınıyordu. İlk sinema makinisti de William Reed idi. Filmlerin çoğu kısa metrajlı doğa görüntüleriydi.

Bunlar arasında, ABD’de gösterilen ilk İngiliz filmi olan “Wavez off Dover” da vardı. Seyircilerin en büyük ilgisini “May Irwin Kiss” adlı film gördü. Bu film, aynı zamanda Amerikan beyazperdesine cinselliğin adım atışı olarak da kabul edilebilir. 1896 sonbaharında sinemanın bir günlük programı şu filmlerden oluşuyordu:
“Zenci Çocukların Dansı Karnaval Sahnesi İrlanda Usulü Politik Tartışma Cissy Fitzgerald Linç Sahnesi”. İlk dev sinema salonu ise 1910 yılında Paris’te hizmete giren 5 bin kişilik GaumontPalace idi. Seyircilerin arkasında bir projeksiyon odası olmadığından, bu dev salonda perdenin gerisinden “back-projection” sistemiyle film oynatılıyordu. Gaumont-Palace’ın bir başka özelliği de, çok makaralı filmleri kesintisiz gösterebilmek için birden çok gösterim aygıtı kullanan ilk sinema olmasıydı.

O yıllarda, 5 bin kişilik bir salonun sinema olarak kullanılması, ilk bakışta garip gelebilir. Ancak, bu yeni sanata olan ilgi o denli fazlaydı ki, salon hemen her akşam tümüyle doluyordu. Ne var ki, bu ilgi zamanla azaldı. Bugün dünyanın en büyük sinema salonu, New York’ taki Roxy Theatre’dır (6 bin 200 kişilik). Gaumont-Palace, önceleri tiyatro alarak kullanılıyordu.

Sinema Olarak Yapılan İlk Bina :

Sinema olarak kullanılmak üzere inşa edilen ilk bina, Paris’in Montmarte Bulvarı’nda, 1 Aralık 1906 günü “Le Pendu” adlı filmle hizmete girdi. “Cinema Omnia Pathe” adlı bu salonun zemini, seyircilerin, öndekiler tarafından engellenmeden perdeyi görebilmeleri için eğimli yapılmıştı. 6×4 metre ebadındaki perdesi, o dönemin en büyüklerinden biriydi.

1906 yılında Amerika’da başlayan sinema salgını, 1908 yılında Avrupa’yı da etkisine aldı. 3 yıl içinde başlı başına bir endüstri kolu haline geldi. 1908 yılında, yalnızca Berlin’de 300 sinema salonu açıldı. Aynı yıl İngiltere’ de birçok salon, dükkân, tiyatro ve depo, sinema haline getirildi. 1912 yılında, İngiliz adalarında 4 bin sinema vardı. Çoğu az seyirci kapasiteli de olsa, bu salonların tümü doluyordu.

Müşterilerin büyük bir kesimi ise işçi sınıfındandı. Orta tabakanın sinemaya ilgisi, Birinci Dünya Savaşı sonrası başladı. Bunun nedeni, insanların savaşın getirdiği moral bozukluğunu üzerlerinden atmak istemesi, evlerine dönen subayların eğlence istekleri, çok daha kaliteli filmlerin üretilmeye başlanması ve kuşkusuz, birtakım oyuncuların yıldızlaşmasıydı.