ONURCAN BAL/ FED başta olmak suretiyle merkez bankalarına yönelik zayıflayan faiz indirim beklentileri küresel risk iştahı ve piyasalar üstünde bir miktar baskı oluşturuyor. Buna rağmen ABD’de kuvvetli gelen ekonomik verilerin yumuşak iniş senaristliğini destekleyerek resesyon endişelerini ciddi seviyede azaltması ve ABD’de açıklanan şirket finansallarının beklentileri genel olarak karşılayarak kuvvetli bir görünüm ortaya koyması risk iştahını ve piyasaları destekleyen gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte ABD’de belirli teknoloji şirketleri öncülüğündeki yükselişlerin piyasaları yukarı taşımaya devam etmiş olduğu görülürken, bu büyük teknoloji hisselerinde yaşanabilecek ihtimaller içinde düzeltmelerin piyasalar genelindeki kayıpları da derinleştirebileceğini düşünüyoruz. ABD ekonomisi enerjisini korumaya devam etse de parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileriyle ABD ve küresel ekonomilerde ilerleyen aylarda zayıflama yaşanabileceği ve resesyon endişelerinin tekrardan gündeme gelebileceği göz ardı edilmemelidir. Bununla birlikte yüksek seyreden hisse değerlemeleri, şirket kârlılıklarında görülebilecek zayıflama, jeopolitik gelişmeler ile Kızıldeniz’de süregelen sorunların nakliye ücretlerini çoğaltması ve ilerleyen aylarda ABD’de minik / orta ölçekli bankalara ilişkin tekrardan artış kaydedebilecek ihtimaller içinde endişeler ana risk faktörleri olarak gündemdeki yerini ve önemini korumaktadır. Bilhassa merkez bankalarının faiz oranlarını durağan(durgun) tutacağını düşündüğümüz senenin ilk yarısında belirttiğimiz risk faktörlerindeki ihtimaller içinde bir artış risk iştahı ve hisse piyasaları üstünde baskı oluşturabilir ve küresel çapta oynaklığı artırabilir.

TİCARİ GAYRİMENKULLERE İLİŞKİN ENDİŞELER

ABD ve Japonya’da iki bankanın ABD’deki ticari gayrimenkullerdeki kıymet düşüşü kaynaklı açıklamış olduğu zarar sonrasında ABD’de ticari gayrimenkullere yönelik endişeler artış kaydetti. ABD Gömü Bakanı Janet Yellen, ticari gayrimenkul piyasasındaki zayıflık sebebiyle bankacılık sektöründe stres ve kayıpların olmasını beklediğini, sadece bunun bankacılık sistemi açısından bir risk haline gelmeyeceğine inandığını beyan etti. 2020’de yaşanmış olan pandeminin bıraktığı izler, dünya genelinde ticari gayrimenkullere olan ilgiyi değiştirdi. Evden ve hibrit çalışmanın yaygınlaşması ticari gayrimenkullere olan talebin zayıflamasına yol açarken, bankaların ticari gayrimenkul kredileri, teminatlardaki kıymet düşüşü ve ellerindeki bulundurdukları gayrimenkuller risk teşkil ediyor. Anımsanacak olursa, Mart 2023’te banka bilançolarındaki tahvillerin kıymet kaybetmesiyle minik orta ölçekli bankalar likidite problemi yaşarken, bazı banka iflaslarını takip etmiştik. Bölgesel bankacılık krizi esnasında FED’in başlatmış olduğu acil kredi programı 11 Mart 2024 tarihinde sona erecek. Bu programın sonlanmasıyla beraber süregelen bilanço küçültme süreci ve bankacılık sektöründeki likidite kaynaklı gelişmeler yakından takip edilecek. Ek olarak ticari gayrimenkullere yönelik gelişmeler de minik orta ölçekli bankalar üstündeki stresi artırabilir. Bu şekilde bir durumda FED bilanço küçültme hızını ve sürecini gözden geçirmek zorunda kalabilir yada yeni bir fonlama kanalı açabilir.

FED ÜYELERİ TEMKİNLİ DURUŞLARINI KORUYOR

31 Ocak’taki toplantı sonrasında FED Başkanı Powell’ın faiz indirimleri mevzusunda davranışlarında ölçülü hareket edeceklerini vurgulaması ve mart ayı için faiz indiriminin pek olası olmadığını söylemesi, FED’in mart ayında faiz indirimine gideceğine ilişkin piyasalardaki iyimserliği ciddi seviyede zayıflatmıştı. Ek olarak önceki ABD’de beklentilerin oldukça üstünde açıklanan ve istihdam piyasasının enerjisini koruduğuna işaret eden ziraat dışı istihdam verisi ve FED üyelerinden gelen davranışlarında ölçülü açıklamalar da faiz indirim iyimserliğini baskılamaya devam etti. 2023 Aralık sonunda FED’in 2024 Mart ayında yüzde 90 ihtimalle faiz indirimine gideceğini fiyatlayan piyasalar, mevcut durumda mart ayında faizlerin durağan(durgun) kalacağını yüzde 80’in üstünde bir ihtimalle fiyatlıyor. Ek olarak 2024 Mayıs için yüzde 60’lık bir olasılıkla faiz indirimine gidilebileceği düşünülüyor. Hatırlanacağı suretiyle son haftalardaki yazılarımızda çoğunlukla mart ayı için faiz indiriminin aşırı iyimser bulunduğunu ve bunun normalleşeceğini ifade etmiştik. Bu aşamada iyimserlikte azalışla beraber açıkçası riskli varlıklarda bir düzeltme yaşanacağını düşünürken, kuvvetli gelen ekonomik verilerle yumuşak iniş senaristliğinin güç kazanması ve kuvvetli gelen şirket finansalları piyasalarda ihtimaller içinde bir düzeltmenin önüne geçti ya da bunu erteledi. Hafta içinde FED üyelerinden gelen mesajlar, piyasaların yakın takibinde kalmaya devam etti. Minneapolis FED Başkanı Neel Kashkari, dirençli bir ekonominin FED’in faiz oranlarını düşürmesinin süre alacağı anlamına gelebileceğini ve faiz indiriminden ilkin birkaç ay daha enflasyon verilerini görmek istediğini belirtti. Chicago FED Başkanı Austan Goolsbee de enflasyonda ilerleme için daha çok veri görmeleri icap ettiğini kaydetti. Cleveland FED Başkanı Loretta Mester, enflasyonda daha çok ilerlemeye gerekseme duyulduğunu altını çizdi. Boston FED Başkanı Susan Collins, iktisat tahminleri doğrultusunda ilerlerse faiz indirimlerinin yıl sonunda başlayabileceği mesajı verdi. Richmond FED Başkanı Tom Barkin, faiz indirimleri mevzusunda sabırlı olmanın mantıklı bulunduğunu söylemiş oldu. Boston FED Başkanı Susan Collins, FED’in bu yıl faiz oranlarını 75 baz puan düşüreceğine inandığını beyan etti. Yeni haftada ABD’de açıklanacak ocak ayı enflasyon sayıları ve FED üyelerinin konuşmaları, risk iştahı ve fiyatlamalar üstünde etkili olacak.