Makineli Tüfeğin Cesaretle Savaşı

1914 İngiliz Bulgu Gücü

Süratli ateşlemeli silahlar on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru gelişmeye başlamıştı. Fransızlar 1870’de mitralyözle ve Birleşik Devletlerde Gatling kendi adıyla anılan tabancasıyla ortaya çıktı. Silahlar İngiliz ordusunun derhal dikkatini çekti fakat bu silahlardan edinmede başarıya ulaşmış olamadılar. Bu başarısızlık I. Dünya Savaşı’nda binlerce yaşama niçin oldu.


1871’de İngiliz Cenk Dairesi tarafınca yeni süratli ateşlemeli silahların kıymetini  elirlemek suretiyle bir komite oluşturuldu. Sonuçlar net ve kesindi; tarihte ilk kez insan gücünün yerine silahların ateş gücü konabilecekti. Bu vakte kadar tabanca sayısıyla asker sayısı eşitti. Cenk alanında kullanılabilen ve askerleri toplu olarak öldürebilen tek tabanca büyükçe toplardı. Önden doldurmalı toplar için bile bir düzine adam ve birçok at gerekiyordu. Bildiri tanı zamanında gelmişti ve ne kadar mühim olduğu fazlaca açıktı. Birkaç harpte ne kadar işe yaradıkları ortaya çıkmıştı. Fakat doğal ki tamamen görmezden gelinmişti.

Makineli silahların kullanılmasına karşı çıkılmasının sebebi fazlaca ikna ediciydi.
Cenk Dairesinin bu mevzuda öne sürdüğü niçin fazlaca fazla mermi gidecek olmasıydı. Dahası, makineli silahların hareketli bir cenk için fazla ağır geldiği sonucuna ulaşılmıştı. (Custer’ı hatırlayın.) Fazla pahalı ve fazla karışık. En nalet niçin ise makineli tüfeğin fazla savunmaya yönelik olduğuydu. Askerlerdeki “saldırgan asker ruhu”nu öldüreceğinden korkuluyordu. Tüm generaller bir askerin haiz olduğu erdemler içinde en üste bunu koyuyorlardı. Tabanca dairesi sorumlusu John Adye bu
makineli tüfeklerin fazlaca sınırı olan bir kullanım alanı bulunduğunu savunuyordu ve ona
bakılırsa pek yaygınlaşmayacaktı. Bu durumda ordu harpte yanında götürebildiği
sınırı olan taşıma olanaklarını daha mantıklı şekilde değerlendirebilirdi.

Boer Savaşı gösterdi ki, iyi yerleştirilmiş askerler makineli tüfekleri olmadan da
bir orduyu yenebilirdi. Makineli tüfeklerin savaşın kaderini iyi mi değiştirebileceği sorusuyla uğraşmaktansa, o süre kullanılan ateş gücünün makineli tüfekler kadar zarar verebileceği ve makineli tüfeklere gerek olmadığı sonucuna varıldı.

Sonrasında Rus-Japon savaşı başladı ve Japonlar Arthur limanı çevresinde mevzilenmiş Ruslara hücum etti. Rus tarafında fazlaca oranda makineli tüfek vardı. Bu da Cenk Dairesinin, makineli tüfeklerin savunmada bile savaşların kaderini belirlemediği fikrini pekiştirdi. Avrupalı güçlerin burada gözden kaçırılmış olduğu nokta Japonların verdiği büyük kayıptı. Japonlar bu harpte kendini feda ederek saldırma yöntemi olan süngü savaşına bile sıcak bakmaya başlamışlardı.

Makineli tüfeklerin kıymetini anlayan subaylar da vardı. Ufku geniş yüzbaşı J. F. C. Fuller “Süzülme Taktikleri” adlı makalesinde 1914 Alman hücum tekniklerini inanılmaz derecede doğru tahmin etmişti. Birinci Dünya Savaşı’nda saf cesaret ve süngü savaşı makineli tüfeklerin üstesinden gelmişti.

Loos’daki çatışmada İngiliz orduları dört koldan makineli tüfeklerle oluşturulan yaylım ateşine doğru ilerlemiş ve askerlerin yüzde 80’i ölmüştü. Alman tarafı ise asla yitik vermemişti. Bu durum her şeyi açıkça ortaya koyuyordu. Fakat İngilizler anlamamıştı. Bir yıl kadar sonrasında Sir Douglas Haig Cenk Dairesi’ne bir mektup yazıp “Makineli tüfekler abartılmış silahlardır. Her mangaya iki tabanca yeterlidir” dedi. Sadece eğitimlerde askerler süngülü makineli tüfek alımları için bastırdılar. Cesaretin ateş gücüne üstün gelebileceği fikri bir milyon askerin kaybından sonrasında giderek zayıflamaya başladı.

Cesaret bir asker için önemlidir sadece bunu mantık kurallarının üstüne çıkarmak ve eski tip tüfeklerle askerleri muharebeye sokmak yalnız ve yalnız Birinci Dünya Savaşı’nda ateş hattının fazlaca daha peşinde durup emirler veren kumandanlara makul geliyordu.