Nasıl koku alırız?

Duyu organlarımız bize dış dünya ile ilgili bilgileri aktarırlar. Bu bilgilerin yüzde 80’ini gözlerimizle, yüzde 1’ini ise burnumuzla alırız. Ancak nezle veya grip olup burnumuz  tıkandığında, koku alamayınca, yediğimiz yemeklerin tadını bile alamayız, dünyadan  aldığımız zevk azalır. Eğer burnunuzu parmaklarınızla iki yandan sıkarsanız, bir dilim çiğ  atates mi yoksa elma mı yediğinizi söylemekte bile güçlük çekersiniz. Koku  duyumuz anlaşılması en güç olan duyumuzdur. Bellek ve duygularımızla çok ilgilidir. Bir  toprak yolda yürürken yağmur kokusu aldığımızda, birden bir çocukluk anımız  canlanabilir.

Peki bir koku duyduğumuz zaman ne oluyor? Bu kokuyu diğerlerinin arasından nasıl  tanıyoruz? Beynimiz bu farklı uyarıları nasıl algılıyor? Bir kokunun oranı, bir litre  havanın içinde bir miligramın milyonda birinden bile küçük olsa onu nasıl ayırt  edebiliyor?

Aslında tek bir koklama ile hemen hemen yeterli algılamayı sağlarız. Normal bir insan  dakikada 30 litre havayı içine çekip koklayabilir. Ancak belli bir zaman sonra algılama  süratle azalır, yani bir kokunun içinde uzun zaman kalırsak artık onu duymamaya  başlarız. Kokunun hangi yönden geldiğini ise burun deliklerimize gelişi arasındaki anlık  farktan anlarız.

Koku alma kapasitemiz şüphesiz koku kaynağının gücüne de bağlıdır. Havanın bir  litresinde 5,83 miligram eter olunca kokuyu ancak hissederiz de 0,000.000.4 miligram  sarımsak kokusu bile hemen hissedilebilir. En güçlü koku çürük yumurta kokusudur. Bu  kokunun molekülleri havada 100 bin molekül içinde bir tane dahi olsa burnumuz  tarafından hemen algılanır. Bir kokunun artıp azaldığını hissedebilmek için, onun hava  içindeki oranının en az yüzde 30 değişmesi gerekir.

İnsanlar gün başlarken daha iyi koku alırlarken kahvaltıdan sonra koku hissi azalır.  İlkbahar ve yazın ise kışa göre daha kuvvetlidir. Koku alma duyusunu sıcaklık, aç veya  tok olma ve alınan ilaçlar da büyük ölçüde etkiler. Kadınlar erkeklerden daha iyi koku  alırlar. Bu duyu 60 yaşından sonra azalmaya başlar. Koku alma duyusu eğitimle  arttırılabilir.

Burnumuzun boşlukları içinde, her biri birer metal para büyüklüğünde iki koklama  mukozası vardır. Buralarda milyonlarca algılama hücresi bulunur. Bu sinir hücrelerinin  tüylü uçları, nefes aldığımız zaman havada bulunan koku veren molekülleri yakalarlar.  Aldıkları bilgileri beyin kökündeki koklama soğanına iletirler.

Görüldüğü gibi koklama mekanizması biliniyor da sistem nasıl çalışıyor tam belli değil.  Bir görüşe göre her koku molekülü kendine özgü bir frekansta titreşim yapıyor ve  burnumuzdaki koku sinirleri bu özel titreşimleri algılıyor. Bu durumda koku seste  olduğu gibi dalgalar halinde yayıldığından sinir hücreleri ile moleküller arasında doğrudan bir temas olması da gerekmiyor.

Bir başka görüş ise kokuyu renklere benzetiyor. Nasıl bütün renkler aslında temel  renklerden oluşuyorsa, bir kaç kokunun, bütün diğer kokuların temelini oluşturduğu  ileri sürülüyor.

Bazı bilim insanları ise her bir kokunun kendisinin başlı başına ayrı bir koku olduğunu,  her koku için hücrelerin özel olarak ayrı ayrı görev yaptıklarını, beynin uyarının hangi  hücreden geldiğine bakarak karar verdiğini düşünüyorlar. Bunun ispatlanması için her  bir sinir hücresinin ayrı bir koku ile uyarılıp test edilmesi gerekir ki bu da imkansızdır. Görüldüğü gibi burnumuz ve koku alma hissimizin sırları tam çözülebilmiş değil.

Kokuları burnumuz gibi olağanüstü bir hassasiyetle ve bir saniyeden çok az bir zamanda  algılayıp, ayırt edebilecek bir makineyi günümüzün gelişmiş teknolojisi bırakın  yapmayı tasarlayamamaktadır bile.