PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Zelzele sonrası toparlanma, sanayi üretimi verilerine yansıdı. Büyümenin öncü göstergesi endüstri üretimi 2023 yılı Mart’ta depremin devam eden etkisiyle senelik bazda yüzde 0.1 gerilerken, aylık yüzde 5.5 arttı. Aylık bazdaki artış, 6 Şubat depremleri sebebiyle endüstri üretiminde yaşanmış olan düşüşün toparlanması olarak değerlendirildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine bakılırsa arındırılmamış verilerle endüstri üretimi aylık yüzde 22.2 artarken, senelik 0.2 azaldı. Senenin ilk çeyreğinde endüstri üretimi arındırılmamış verilerle bundan önceki çeyreğe bakılırsa yüzde 10.9 azalırken, senelik bazda ise yüzde 0.5 azalış gösterdi. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde Mart’ta aylık değişiklik madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksinde yüzde 3, imalat endüstri sektörü endeksinde yüzde 6.1, elektrik, gaz, buğu ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde yüzde 1.2 artış şeklinde oldu. Endüstri üretimi ara malı endeksinde aylık yüzde 5 artarken, senelik yüzde 7.7 azaldı, ana para malı endeksi ise aylık yüzde 10, senelik yüzde 29.6 artış gösterdi. Mart’ta endüstri üretimi ileri teknolojide aylık yüzde 18.7, senelik yüzde 47.4 artışla dikkat çekti. Dinamik Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, endüstri üretiminde Mart’ta zelzele sonrası birazcık daha hafifçe etkisinde bırakır içeren kısmi toparlanma emareleri gözlendiğini vurgulayarak PMI, kapasite kullanım oranı benzer biçimde öncü göstergelerin işaret etmiş olduğu suretiyle, Nisan verisinde daha belirgin toparlanma görülebileceğini kaydetti. Mayıs ayı ve sonrasında ise sanayideki eğilimi seçimden sonraki iktisat politikaları belirleyeceğini belirten Erkan, bu yıl oldukça süratli bir endüstri toparlanması gösterilmesinin zor olacağını değerlendirdiklerini söylemiş oldu.

İŞSİZLİK ORANI DEĞİŞMEDİ

Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına bakılırsa, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaşlarındaki kişilerde işi olmayan sayısı Mart’ta aylık bazda 4 bin şahıs artarak 3 milyon 508 bin şahıs olurken, işsizlik oranı değişiklik göstermeyerek yüzde 10 düzeyini korudu. Bu aşamada; TÜİK’in Mart ayı hanehalkı işgücü araştırmasını zelzele sebebiyle Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de yapamadığını, illerdeki örnek hane sayısının örneklem içindeki payının yüzde 4.4 düzeyinde bulunduğunu derhal hatırlatalım. TÜİK verilerine bakılırsa; Mart’ta mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerle istihdam edilenlerin sayısı 37 bin şahıs artarak 31 milyon 462 bin şahıs, istihdam oranı değişiklik göstermeyerek yüzde 48.2 oldu. Bu zamanda işgücü 41 bin şahıs artarak 34 milyon 970 bin kişiye yükselirken, işgücünü katılma oranı ise değişmeyerek yüzde 53.6 düzeyini korudu. Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı Mart’ta aylık 0.7 puanlık artış ile yüzde 20.1 oldu. Atıl işgücü oranı Mart’ta bundan önceki aya bakılırsa 1.6 puanlık azalış ile yüzde 21.8 düzeyinde gerçekleşti. Dinamik Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, Mart döneminde zelzele bölgesinden verilerin toplanamamış olduğuna dikkat çekerek, bu verilerin hesaplamalara girdiğinde işsizlik oranının yükseleceğini kaydetti. Erkan, işgücü verilerinde genel eğilimlerde pek bir değişim olmadığını, aslolan durumu gösteren genç işsizlik ve atıl işgücü oranının yüksek seviyelerde kalmaya devam ettiğini altını çizdi.

İNŞAAT MALİYETLERİNDEKİ ARTIŞ YÜZDE 60.7

İnşaat maliyetlerinde artış ivme kaybetse de devam etti. TÜİK verilerine bakılırsa inşaat maliyet endeksi Mart’ta aylık yüzde 2.16, senelik yüzde 60.7 arttı. Bundan önceki aya bakılırsa araç-gereç endeksi yüzde 2.31, işçilik endeksi yüzde 1.76 artış gösterdi. Senelik bazda ise araç-gereç endeksinde yüzde 48.21, işçilik endeksinde yüzde 105.09 artış yaşandı. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, inşaat maliyetlerindeki artış ivme kaybetse de seçim sonrası iktisat alanındaki beklentilerin belirsizliğinin sektörün hareketlenmesini engellediğinin altını çizdi. Prof. Dr. Şeker, yaz sonu itibarıyla inşaat sektöründe pozitif yönde hareketlenmenin başlamasını beklediğini kaydetti.

İHRACAT İKLİMİ ENDEKSİ 53.1’E YÜKSELDİ

Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki etkinlik koşullarını ölçen İstanbul Endüstri Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi Nisan’da 53.1 olarak gerçekleşti ve üst üste üçüncü ay eşik kıymet 50’nin üstünde kalmış olarak ihracat iklimindeki iyileşmenin sürdüğünü gösterdi. Yaşanmış olan kuvvetli iyileşme bununla beraber son bir yıla yakın devrin en belirgin düzeyinde gerçekleşti. Yüzde 9’luk payıyla Türk imalat sektörünün en büyük ihracat pazarı olan Almanya’da üretim artışı ivme kazanarak Nisan’da son bir senenin en yüksek hızına ulaştı ve bu senenin başındaki yavaşlamanın arkasından iyileşmeye işaret etti. Benzer şekilde, Birleşik Krallık’ta gelişme hızı son bir senenin en yüksek seviyesine ulaşırken ABD’de ise ekonomik aktivite 11 ayın en kuvvetli artışını gerçekleştirmiş oldu. Orta Doğu’nun bazı bölgeleri nisanda da kuvvetli gelişme eğilimini korudu.

CARİ DENGE AÇIĞI 4.48 MİLYAR DOLAR

2023 Mart’ta cari işlemler hesabı piyasa beklentilerin altında bir gerçekleşmeyle 4 milyar 484 milyon dolar açık verirken, senenin ilk çeyreğinde cari açık 23 milyar 591 milyon dolara ulaştı. Cari denge 2022 yılı Mart’ta 5 milyar 579 milyon dolar açık vermişti. 2023 Mart’ta, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 1 milyar 372 milyon dolar fazla verdi. Mart itibarıyla 12 aylık cari açık 55.3 milyar dolardan 54.2 milyar dolara geriledi. TCMB verilerine bakılırsa Mart’ta ödemeler dengesi tanımlı dış tecim açığı 6 milyar 298 milyon dolar oldu. Gezi kaleminden meydana gelen net gelirler 2 milyar 67 milyon dolar, direkt yatırımlardan meydana gelen net girişler 238 milyon dolar olarak kaydedildi. Portföy yatırımları 1 milyar 33 milyon dolar tutarında net çıkış kaydetti. Mart’ta resmi rezervlerde 264 milyon dolar, senenin ilk çeyreğinde 14.3 milyar dolar net azalış oldu. Net hata ve noksan kaleminde ise Mart”ta 2.44 milyar dolar deposu belirsiz para çıkışı oldu. Böylece senenin ilk üç ayında net hata noksan kaleminde 800 milyon dolarlık çıkış yaşandı.

SÜREKLİ YOKSULLUK ORANI YÜZDE 14

TÜİK, geçen hafta 2022 yılı yoksulluk ve yaşam koşulları istatistiklerini de deklare etti. Araştırmanın 2022 yılı sonuçlarına ilişkin gelir bilgilerinde 2021 yılı referans alındı. Gelir ve yoksulluk hesaplamalarında; hanehalkı gelirleri, hanehalkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine dönüştürüldü. TÜİK verilerine bakılırsa eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına bakılırsa, yoksulluk oranı 2022’de aynı düzeyde kalmış olarak yüzde 14.4 oldu. Medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına bakılırsa hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0.3 puan artarak yüzde 21.6 oldu. Maddi ve toplumsal yoksunluk oranı; 2021’de yüzde 18.1 iken 2022 yılı anket sonuçlarında 1.5 puan azalarak yüzde 16.6 olarak tahmin edildi. 2022 yılı anket sonuçlarına bakılırsa devamlı yoksulluk oranı bundan önceki yıla bakılırsa 0.2 puan artarak yüzde 14 oldu. Göreli yoksulluk, maddi ve toplumsal yoksunluk ve düşük iş yoğunluğu göstergelerinin minimum birinden yoksun olma durumu olarak açıklanan yoksulluk yada toplumsal dışlanma riski altında olanların oranı ilk kez bu yıl hesaplandı. 2022 yılı sonuçlarına bakılırsa fertlerin yüzde 32.6’sı yoksulluk yada toplumsal dışlanma riski altında kaldı. 2022’de bundan önceki yıla bakılırsa konut alımı ve konut harcamaları haricinde borç yada taksit ödemesi olanların oranı 4.3 puan azalarak yüzde 59.4 oldu. Nüfusun yüzde 6.2’sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 17.7’sine oldukça yük, yüzde 35.5’ine birazcık yük getirdi. Borç ve taksiti olmayanlar yüzde 40.6’lık kesimi oluşturdu. Hanelerin yüzde 59.6’sı evden uzakta bir haftalık dinlence harcamalarını, yüzde 41.5’i iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yiyecek harcamasını, yüzde 31.1’i beklenmedik harcamaları, yüzde 20.4’ü evin ısınma ihtiyacını, yüzde 65.4’ü eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti.

“Depremin sanayiye negatif tesiri azalacak”

Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

Endüstri üretim endeksindeki düşüşün ana sebebi, zelzele bölgesindeki üretimin duraklamasına dayanıyor. Zelzele bölgesinin endüstri üretimi üstündeki negatif tesirinin yıl sonuna kadar devam edeceğini, sadece bu negatif etkinin zaman içinde azalan bir ivmeyle yansıyacağını düşünüyorum. Depremin iktisat üstündeki kaybının GSYH düzeyinde yüzde1-1.5 düzeyinde seyredeceğini umuyorum. Dolayısıyla ilk çeyrek büyümeyi de geriye çekecek. Açıklanan Mart ayı işgücü verileri, TÜİK’in de belirttiği suretiyle zelzele bölgesinde ölçüm yapılamaması sebebiyle mevcut işsizlik verisinin altında gerçekleşti. Zelzele bölgesinin de ölçüme dahil edilmesiyle işsizlik oranının yükselmesini umuyorum. Kamu işçilerinin arkasından, asgari ücrette de yüksek bir artış ve bununla beraber işyar maaşlarında da kayda kıymet bir yükseliş olmasını umuyorum. Memurun satınalma gücünün giderek düşmesi, asgari ücret ile meydana getirilen karşılaştırmalarda çeşitli meslek kollarında önceki yıllara bakılırsa farkın giderek küçülmesi, işyar maaşlarında da mühim yükselişler olacağını işaret ediyor. Öte taraftan seçim sathında tüm adaylarda verilen vaatler incelendiğinde bu şekilde bir artışın olma ihtimali güçleniyor. Hususi sektörde ise asgari ücrette olacak artışla birlikte yıl ortasında genel bir artışın olacağını ön görüyorum. Bu durum, enflasyonun kısa dönemde gerilemesinde geciktirici etkiye haiz olsa da, satınalma gücünde yaşanmış olan aşırı kayıpları telafi etmesi için kaçınılmaz bir yol olarak görünüyor.

“Emtia tutarları üretim için baskı yaratmaya devam ediyor”

Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi

Mart’ta endüstri üretimi arındırılmamış seride senelik bazda yüzde 0.2 daraldı. Büyük zelzele felaketini yaşadığımız Şubat’ta endüstri üretimi yıllıkta yüzde 8.2 daralmıştı. Mart ayı için mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verinin ayrıntısına bakıldığında; geçen ay sert bir daralma kaydeden ‘tekstil ürünleri imalatı’ ve ‘ana metal endüstri’ kalemlerinin sırasıyla 0.9 puan ve 0.6 puan katkı sağlamış olduğu görülüyor. Katkı sınırı olan olmakla beraber pozitif olarak değerlendirilebilir. ‘Yapınış metal ürünleri’ ve ‘motorlu kara taşıtları’ kalemleri de 0.6 puan katkı vermiş gözüküyor. Gene önceki ay daralma gösteren besin ürünleri imalatında ise kayda kıymet bir toparlanma dikkat çekiyor. Küresel resesyon kaygıları ile emtia fiyatlarındaki artış yavaşlasa da mevcut seviyelerin yarattığı maliyet baskıları dış talepteki yavaşlama ve işgücü maliyetlerindeki yükseliş ile beraber üretim için baskı yaratmaya devam ediyor. Dış talepteki yavaşlama ve ihracatçı firmaların maliyet artışlarını satış fiyatlarına yansıtmakta zorlanmaları imalat sanayini derinden etkileyecek unsurlar. Kamu işçilerine meydana getirilen ücret artışlarının kamuda işyar ve işçi maaşlarına aynı yansımamış olması, kamuda refah ve dengeyi bozmuş gözüküyor. Enflasyon denetim altına alınmadığı ve mevcut ücret artışları devam etmiş olduğu taktirde ödenen asgari ücretin açlık sınırı altında kalması için geçen ay süresi her zam döneminde daha da aşağıya gelecektir. Bu da ücret zammı-enflasyon artışı-yeniden ücret artışı döngüsüne ülkeyi sokabilir.

“İşsizlik oranı yıl sonunda yüzde 10’lar civarında kalabilir”

Dr. Cahit SÖNMEZ / TOBB ETÜ Öğretim Üyesi

Endüstri üretimi, Şubat’ta yapmış olduğu dipten hafifçe bir çıkış yapmış oldu. Elektrik tüketimi, itimat endeksi, kapasite kullanım oranı ve PMI benzer biçimde kısa ve uzun vade öncü göstergeleri dikkate aldığımızda endüstri üretiminin hafifçe yatay ve kısmen yukarı yönlü bir patika seyretme olasılığı yüksek görünüyor. Veriler; dalgalanmanın bulunduğunu ve sürdürülebilir bir yükselişin hemen hemen sağlanamadığını gösteriyor. Buna karşın verinin alt kırılımlarından pozitif sinyaller geldiğini de belirtmek isterim. Mart’ta hem ana para malları hem de yüksek teknolojili ürünlerin üretimi artmış. Mart ayı işgücü verilerinde pek bir değişim olmadığını görüyoruz. TÜİK zelzele bölgesinden dört ilde emek verme yapamadığını, bu illerin toplam içindeki payına bakılırsa ağırlıklandırma yaparak dahil ettiğini duyurdu. Gelişme hızı geçen seneye bakılırsa birazcık gerileyeceğinden işsizlik oranının yılsonu itibarıyla en iyi olasılıkla yüzde 10’lar civarında kalması öngörülebilir. Oysa unsur verimliliğinin gelişme üstündeki pozitif katkısı daha çok olabilse potansiyel gelişme hızının altına gerileyen bir performans dahi işgücü piyasasını negatif etkilemeyebilir. Bunun örneğini ABD’de görebiliyoruz. Belirlenen açlık ve yoksulluk sınırları dikkate alındığında kamu işçilerine meydana getirilen ücret artışlarının doğru buluyorum. Bazı ücretli çalışanlara meydana getirilen ücret artışları organik olarak öteki kesimler için de bir gösterge olabiliyor. Sadece ücret artışları hususi kesim için değişik ve mühim bir maliyet unsuru oluyor. Doğrusu hususi kesim çalışanlarına yapılacak ücret artışı rekabet enerjisini, nihai fiyatı ve istihdam edilenlerin sayısı benzer biçimde unsurları direkt etkileyebiliyor.

“Maliyetlerdeki artış konuta ilgiyi azaltabilir”

Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO’su

TCMB’nin piyasa katılımcıları anketine bakılırsa cari açık beklentisi 2023 için 37.8 milyar dolar, 2024 için 24.8 milyar dolar. Açıklanan veriler cari açıkta azalma bulunduğunu göstermesi açısından son aşama pozitif ve beklentiler de gelecekte düşeceği yönünde. 2023 Mart’ta, Ocak 2022’den bu yana cari açığın ilk kez azalması; gelecekte de azalmanın devam edebileceği beklentilerini de artıracaktır. Bilhassa enerji ve altın hariç cari işlemler dengesinin 1 milyar 372 milyon dolar fazla vermesi oldukça mühim. Nükleer santral, Karadeniz organik gazının sisteme verilmesi, Gabar Dağı petrolü benzer biçimde yeni gelişmeler, önümüzdeki dönem enerjiden meydana gelen cari açığı da düşürecektir. Hizmetler sektöründe gezim kaynaklı girişlerin sağlamış olduğu yarar, Türkiye’ye duyulan ilgiyi de açıkça gösteriyor. İnşaat maliyetlerindeki artışın ivme kaybetmesi talebin zayıflamaya başladığını gösteriyor. Global resesyon ve iç talebin zayıflaması, inşaat sektöründe de üretimi zayıflatabilir. Zelzele bölgelerinin gereksinim duyan malzemelerin piyasanın bozulmaması için ithal edilme olasılığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Önümüzdeki süreçte inşaat sektöründe bir miktar durulma olma ihtimali yüksek. Maliyetlerdeki artış konuta olan ilgiyi azaltabilir.

Kamu işçisinin ücret artışları belli oldu

Kamudaki 700 bini aşkın işçinin ücret artışları belli oldu. Kamu işçilerinin 2023 ve 2024 yıllarında alacağı ücretin çerçevesinin belirlendiği 2023 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Antak kalma Protokolü’ne bakılırsa en düşük kamu işçisi brüt tutarı 15 bin TL’ye çıkarılarak, 2023 yılı birinci altı ay için refah oranı dahil yüzde 45 zam yapılacak. Böylece en düşük kamu işçinin brüt maaşı 21 bin 750’ye çıkacak. Enflasyonun yüzde 45’i aşması halinde aşan kısmın tamamı ücret zammı oranına ilave edilecek. Toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç zamanı ile imza zamanı içinde oluşacak ücret ve öteki tüm ödemelere ilişkin farklar kurumların bütçe imkanları göz önüne alınarak geciktirilmeden ödenecek. İkinci altı ay için yüzde 15 artış ve enflasyon farkı, üçüncü ve dördüncü altıncı aylar için ise yüzde 10 artış ve enflasyon farkı öngörülüyor. İmzalanan protokole bakılırsa; iş primi ödemesi bulunmayan işçilere yüzde 4-6 içinde prim ödemesi yapılacak. Ek olarak gazi, terör mağduru ve şehit yakını işçilerin çıplak ücretlerine yüzde 10 ilave yapılacak. Fazla emek verme ücretlerinde ise yüzde 70’lik artışa gidilecek. Kamudaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin arkasından gözler temmuz ayında asgari ücret ile işyar maaşları ve emekli aylıklarına yapılacak zamma çevrildi.