Sınırsız Denizaltı Savaşı 1917 Almanya

Almanların verimliliği meşhurdur. İş, organizasyona ulaştığında insan kaynaklarının kullanımı mevzusundaki yaratıcılıklarında kusursuz ve rakipsizdirler. Fakat başlangıçta oldukca mantıklı görünen kararları nedense sonuçtafelakete neden olur. 1917’de sınırsız denizaltı savaşına girme sonucunda da aynı şey olmuştu.


Almanya için 1914’te iki cepheli bir harp yaratan yanlış dış politikalar tam bir beceriksizlik örneğidir. Almanlar sadece 1916’da, Birinci Dünya Savaşı’nın üçüncü senesinde yenileceklerini fark ettiler.

O yıllarda Hindenburg ve Ludendroff adlı generaller askeri bir diktatörlük yaratmışlar, Kayzer bir tek bir süs olarak savaşlarda yer almıştı. Almanya ergonomik nedenlerden dolayı askeri bir ihtilal yaşamak mecburiyetinde bırakılmıştı.

denizaltı savaşları

Ne yazık ki, Almanların Fransızları yok etme planı 1916’da Verdun’da iki tarafın da neredeyse tamamen yok olmasıyla sonuçlandı. Somme’daki İngiliz saldırıları ise karşılıklı bir ölüm anlaşmasına dönüşmüş ve senenin başından beri Alman ordusu bir milyondan fazla yitik vermişti. Tek iyi haber doğudaki Çar ordularının yenilmek suretiyle olduğuydu.
Bunun ötesinde, organik kaynaklar da büyük bir problem yaratıyordu. Tüm genç erkekler ordudaydı ve tarımsal üretim organik olarak düşmüştü. Petrol ürünleri ve plastik şeklinde tehlikeli sonuç harp malzemeleri İngilizler yüzünden orduya ulaşamıyordu.

Tek belirsiz değişken ABD’ydı. Endüstriyel kapasitesi harp için belirleyici bir etkendi. Fransa ve İngiltere, ABD’nın da muharebeye gireceğini hesaba katmalıydı. Bu matematik denkleminin anahtarı ABD’ydı. 1914’de Amerikan ordusu oldukca küçüktü ve muharebeye hazırlanmasının minimum bir yıl alacağı düşünülüyordu. Bu ordunun Avrupa’da bir güç olması ise bir yıl daha alırdı.

H&L ekibi Amerikan güçlerinin iki yıldan ilkin etkili bir ordu haline gelemeyeceğini hesaplamıştı. Eğer hesap tutsaydı, 1918 kışında ABD muharebeye girdiğinde harp çoktan bitmiş olacaktı ve Amerikalılar evlerine geri dönmek mecburiyetinde kalacaktı.

Hesap böyleydi. İngiltere’nin zor durumda kalması denizaltı saldırılarının
başlamasından sonrasında birkaç ay içinde gerçekleşecekti. 1918’e kadar da durum
bu şekilde sürecekti. Kara saldırısı da İngilizleri yıkacaktı. Fransa, İngiliz desteğini
kaybedince teslim olacaktı. Amerikalılar gelmeden zafer kazanılmış olacaktı.
Sonrasında da Almanya tüm. ilgisini çarlık Rusyasına yöneltip birkaç hafta içinde
orayı da halledecekti.

Böylece 31 Ocak 1917’de plan uygulanmaya başladı. Almanya, İngiltere çevresinde sınırsız denizaltı savaşını duyuru etti. Birkaç hafta içinde Amerikan bandıralı birkaç vapur vuruldu. Bazıları aslen İngiliz gemisiydi fakat Amerikan şirketlerine satılmıştı.

6 Nisan 1917’de ABD, Almanya’ya harp duyuru etti. Aynı ay içinde İngiliz tüccarlarının 900 bin tonluk araç-gereç ve besin kaybetmesiyle plan işliyor şeklinde göründü. Toplam yitik hesap edilen miktara ulaştı. Almanya Batı cephesinde İngilizlere karşı başarı göstermiş olmayı garantilediğini düşünüyordu. 1917 baharı ve yazında İngiliz gemileri, yerlerine yenileri konamayacak kadar süratli bir halde batıyordu. İngiltere’nin toplam yiyecek rezervi tüm ulusa sadece otuz gün daha kafi gelecek kadar azalmıştı.

On altı ay sonrasında ise Almanya oldukca fena bir noktaya gelmişti. Ülkedeki hepimiz açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve salgın hastalık başlamıştı. Ordu geri çekiliyordu. Peki ne oldu da bu şekilde oldu?

Bu krize rağmen Hindenburg ve Ludendroff bilimsel bir zafer planı yapıyordu.
Almanya 1918’e kadar savaşı kazandıracak bir strateji bulamazsa askerler açlıktan ölecekti. 1916’da meydana getirilen planlar başarısız olmuştu. Fransızlar saldırılara canla başla karşı koyuyordu.

Jutland’de İngiliz donanmasını yenme çabası ise Alman birliği için bir taktik zaferi olmuştu sadece stratejik olarak İngiliz barikatı aşılmamıştı. Rus cephesinden ümit vardı fakat Alman askerleri Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında kaybolup gidebilirdi. Raporlara gore Rusya’da halkın rahatsızlığı artıyordu ve bir patlama yaşanabilirdi. Sadece H&L ekibi bu uyarıyı pek dikkate almadı.

Hepsinden önemlisi Almanların ana yurdunu sıkıştıran İngiliz ablukasıydı. Generaller buna bir çözüm düşündüklerinde ise karşı kuşatım en iyi çözüm şeklinde göründü. 1915’te kısa bir süre için Almanya sınırsız denizaltı savaşına girişti. Sadece Luisitania vakası ve Amerikan müdahalesi tehdidi buna son verdi. Bir plan düşündüler fakat her planın içinde imparatorluk birliği vardı. Ve sonuçta şu önerildi:

X sayısında Alman denizaltı İngiliz kıyılarına ulaşırsa Y sayısı kadar İngiliz tecim gemisi batırılabilirdi. Buradaki dirimsel sayı bu gemilerin tonajıydı. Belli bir miktarın üstünde besin ve harp malzemesi batırılabilirse İngiliz harp endüstrisi çöker ve İngilizler kıtlığa girerdi. Bu bir grafik üstünde de gösterilebilirdi.

Tüm problem Almanların, o denli oldukca gemiyi, İngilizlerin yerine yenilerini koymalarına fırsat vermeyecek kadar kısa sürede batırabilmesindeydi.

İngilizlerin belli bir rezervlerinin olabileceği sadece bunun da bir süre sonrasında biteceği hesaplanıyordu. Açlıktan ölme tehlikesiyle karşılaşan İngilizler de sulh için yalvaracaktı. Bu fikrin ağırlığını çoğaltmak için Almanlar 1917’deki mahalli operasyonlardan başka saldırıda bulunmayacak ve ayrıca kendi rezervlerini artırıp, orduyu açlık çekecek İngilizlere karşı hücum etmek suretiyle güçlendireceklerdi.

İlk başta zekice şeklinde görünen stratejik plan başarı göstermiş olamamıştı. Hesaplamadaki belirsiz değişken işleri bozmuştu. Müttefiklerin tarafında hiçbir teknolojik ya da taktiksel değişim olmayacağı varsayılmıştı. Büyük kayıplar, sonunda konvoy sisteminin ortaya çıkmasına niçin oldu. Yük gemileri ağır harp gemileriyle korunmaya başladı. Müttefiklerin yitik oranı azalırken Almanlarınki arttı.
Başka bir etken de Amerikalıların endüstriyel tepkisiydi.
1942’yle karşılaştırıldığında başarısız bir seviye içinde olsalar da Amerikan endüstrisi güçlüydü ve 1917’de muharebeye girdiklerinde haiz olduğu gemiler Almanlara ağır kayıplar verdirtti. 1918’de ise Amerikalılar gemilerin batırılmasından daha süratli bir halde yenilerini yapabiliyordu. Bu gelişmeler konvoy sistemiyle birleşince Almanların durumu güçleşti.

Üçüncü ve dirimsel etken de Amerikalıların mobilize olmalarıydı. 1918 Martında Almanya Batıdaki ilk saldırısını gerçekleştirmiş oldu ve büyük bir başarıyla neticelendirdi. İngiliz ordusu 1916-17 yıllarındaki çatışmalardan sonrasında bu saldırıyla dağılmıştı.
1918’de kısa bir süreliğine Batı cephesindeki harp hızlandı. Alman askerleri Paris’e yaklaştı. Fransız ordusunun da işi bitiyor gibiydi. Sonrasında Chateau-Thierry’de Alman ordusu Amerikan birliklerine rastladı. Ilkin binlerce, sonrasında on binlerce ve 1918’e gelindiğinde yüz binlerce Amerikan askeri vardı. Deneyimsiz olsalar da fazlaca hevesliydiler ve bu savaşın başından beri pek görülmemiş bir şeydi.
Bu sırada başka bir yerlerde Rusya çöküyordu.
Sınırsız deniz savaşının başlamasından bir tek dört hafta sonrasında Çarlık karşıtı bir
grup Rusya’da ihtilal gerçekleştirmiş, Çar II. Nikola görevden alınmıştı. Hindenburg ve Ludendorff’un bazı danışmanları meydana getirilen planın gözden geçirilmesi için yalvardı. Hala sınırsız savaşı bitirmek için vakit vardı ve gerekirse Amerikalılarla antak kalma yapılıp, harp dışı bırakılabilirlerdi.

Almanya tüm dikkatini Rusya’ya vermeliydi. Rusya devrim yüzünden bir kaos içindeydi. O tarafa bastırmalıyız diye ısrar etti danışmanlar. Rusya işi halledilirse elde edilecek geniş bozkır toprakları Müttefiklerin çıkaracakları sorunlara karşı oldukca işe yarayabilirdi. Sonrasında da ordu Rusya’dan çekilir, doğudaki bu zaferle moral bulmuş askerler Batı’da da zafer kazanabilirdi.

Bu plan işe yarayabilirdi. Fakat Hindenburg ve Ludendorff Rusya’yı pek önemsemiyor, Alman askerlerini Rusya’ya göndermek şeklinde bir plan yapmıyorlardı. Öte taraftan Lenin üstüne bir karar veriyorlardı ki, o tamamen ayrı bir yazı mevzusu. En garip olan da şu: Denizaltı harp planı uygulandı ve Rusya çöktü. Bu aslına bakarsak Almanya için pek hayırlı olmadı, zira Brest-Litowsk anlaşmasıyla kendisine verilen Ukrayna ve diğeri bölgelere asker göndermek zorunda kalınca stratejik bölgelerden askerlerini çekti.

1918 Eylülünde Argonne Ormanında bir milyonun üstünde Amerikan askeri bir muharebeye girdi ve tüm tahminlerin aksine galip çıktı. Alman ordusu artık geri çekilmeye başlamıştı.