PARA DÜNYA/ ALEV RİGEL İngiliz yayın kuruluşu BBC, bazı toplumların sıcakla nasıl başa çıktığını birkaç yazısında derlemiş. Bir bakalım. Belki bize ipuçları verebilir…

Avrupa

Çekya’nın başkenti Prag… Günümüzde uydular, dünyanın her noktasının sıcaklık durumunu gözler önüne seriyor. Prag da bir örnek. Geçen yıl, uydular bu kentin yaz sıcaklığının 45 dereceye kadar çıktığını tespit etmişti. Bu yıl da farklı değil. Kentin ortasından Vltava nehri geçiyor. Uydu görüntüsü, doğal olarak mavi. Ama kent sakinlerine bir faydası yok. Sarıdan turuncuya, turuncudan kırmızıya kadar uzanan bir renk yelpazesinde kentin her yerinin yüksek sıcaklıklarda olduğu görülüyor. Bu sıcak bölgeler arasında mavileşen noktalar da görmek mümkün. Evlerin çatıları ve hatta bazı yollar, beyaza boyanmış. Beyaz ve diğer açık renkler, ısıyı yansıttığından birkaç derece daha serin yerler çıkmış ortaya. Dünyamız ısındıkça sıcaktan kaynaklanan ölümler de artıyor. Geçen yıl Avrupa’da, 20 binden fazla insan sıcaklardan dolayı hayatını kaybetti. Bunun yüzlercesi Prag’dan. Birleşik Krallık başkenti Londra, tarihinde ilk kez olarak 40 derecenin üzerini gördü. İspanya’nın pek çok bölgesinde termometreler, 44 dereceyi gösterdi. Meteoroloji uzmanları, yaz aylarında 43 dereceyi aşan sıcakların “sıradan” ya da “normal” karşılanması gerektiğini söylüyor. Yaşadığınız kentte, ağaçlarla kaplı parklar, fıskiyeli havuzlar, mesire yerleri bulunsa bile sıcaklığı sadece 3 derece az hissettiriyor. Üstelik böyle serinliğe, evinizden sadece 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde ulaşabilmelisiniz. Herkes böyle lükse sahip değil. Avrupa Uzay Ajansı, geçtiğimiz haziran ayında sıcaklık verilerinin alınması gerektiği kritik kentleri belirledi. Bunlar; Londra, Paris, Atina, Mumbai, Melbourne, Prag ve Milano. Bu kentlerle ilgili veriler toplandı. Ama somut olarak nasıl önlemler alınması gerektiği belirlenemedi. Yukarıda saydığımız yedi kent, acil önlemler alınması gereken yerleşim birimleri. Aslında Avrupa’nın 167 kenti için plan ve öneriler tartışılıyor. Sıcaktan ölümlerin en çok görüldüğü Paris’te, “serinleme bölgeleri” oluşturulmuş. Bu bölgeler; yüzme havuzları, ormanlar, parklar ve müzeler. Neyse ki, Paris’te 140’tan fazla müze var. Parkların büyük bölümü de 7-24 açık (ABD ve Avrupa’da bazı parklara, gece 11.00’den sonra girmek yasaktır). Amaç, iki günde beş olan sıcaktan ölüm oranını düşürmek. İspanya’nın Sevilla kenti, aşırı sıcaklardan şikayetçi ilk kentti. Belediye başkanlarının ilk tedbiri, dükkan ya da ev olsun, her yapının önüne tente germekti. “Gölge politikası”nı, her yıl kente beş bin ağaç dikme ve daha fazla çeşme açma önlemleri takip etti. Hollanda’nın Rotterdam kentinin belediye yetkililerinin ise daha ilginç bir yöntemi bulunuyor. Evlerin genelde düz olan çatılarını yeşillendirmek. Bunun için, yer yıl 900 bin metrekarelik çatı, çimen ya da çabuk büyüyen çalılarla kaplanıyor.

Kuzey Amerika

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın bilim adamlarından Glynn Hulley, “Uydular sayesinde dünyanın sıcaklık açısından hassas bölgelerini tespit edebiliyoruz. Tehlikeli bölgelerde evlerin çatılarının ve yolların beyaza boyanmasını tavsiye ediyoruz” diyor. Beyaz boya, güneş ışığını yüzde 80-90 oranında geri yansıtıyor. Ne var ki bunlar etkili ve kalıcı yöntemler değil. Isıda birkaç derece fark ediyor. Beyaz boya da zamanla kirleniyor. Yine de çatısı uygun olanlar, kendi imkanlarıyla beyaza boyuyor. Sadece çatılar değil, beton olan her yapı açık renklerle boyanıyor. Teksas eyaletinde son iki haftada 14 kişi, sıcaklardan hayatını kaybetti. Yaz sıcaklığı, ortalama 48 derece olan Teksas, dünyanın en sıcak yerlerinden biri. Eyalet, meteoroloji tanımıyla “sıcaklık kubbesi” adı verilen bir kapanın içinde. Bölgede olan yüksek basınç, kuru havayı ve sıcak havayı yukarıda tutuyor, nemli hava aşağıda kalıyor. Bu da bulut oluşumunu engelliyor. Yüksek nem, sıcaklığın daha şiddetli hissedilmesine neden oluyor. Çare, pek çok yerde olduğu gibi, yeşil çatılar oluşturmak, yolları ve kaldırımları, sıcak tutmayan malzemeyle kaplamak, ısıya duyarlı yaşlı vatandaşların evlerine klima ve küvet yerleştirmek. Ne yazık ki klima, hiçbir ülkede ucuz değil. Aşırı sıcak dönemlerinde yaşlılar geçici barınaklara alınıyor, su ve yiyecek yardımı yapılıyor. 1913 yılından beri sıcaktan ölümler, yüzde 510 artmış. Rakamda yazım hatası yok. Korkunç bir oran bu. Kanada’nın Montreal kentinde belediye, 2004-2007 arasında aldığı önlemleri sürdürüyor. Bu önlemler, Avrupa’da alınan önlemlerden farklı değil. Bir hayli kuzeyde olan bu ülkenin vatandaşları da bunları yeterli bulmuyor.

Asya

Hindistan, son 122 yılın en sıcak mart ayını yaşadı. Mumbai’deki bir açık hava etkinliğinde 12 kişi sıcak çarpmasından öldü. Erken gelen bu sıcaklar nedeniyle 10 ülkeden bilim adamları, başkent Yeni Delhi’de toplandı ve sebeplerini araştırmaya başladı. Sıcakların, önceki yıllardan 30 kez daha etkili olduğu sonucuna vardılar. 1971 ve 2019 yılları arasında ülkede, en az 17 bin kişinin aşırı sıcaklardan hayatını kaybettiği hesaplandı. Aşırı sıcaklar sadece ölüm-kalım meselesi değil. Günlük hayatı da etkiliyor. Özellikle kadınların günlük çalışma saatleri azalıyor. Elbette ki gelirleri de. Gelir eksikliğinden etkilenen kadınların oranı yüzde 43. Gecekondularda yaşayanlar, çatılarını açık renklere boyuyor ya da karton, mukavva veya tarımsal artıkla kaplıyor, ahşap malzeme kullanıyor, oturdukları döşemelere muşamba seriyor. Hintliler, son zamanlarda ışığı yarım geçiren plastik kaplamaları da keşfetti. Durumu daha iyi olup da beton binalarda oturanların tek çaresi, klima kullanmak. Aşırı klima kullanımı da zaten zayıf olan elektrik şebekesini zorluyor ve sık sık elektrik kesintileri yaşanıyor. Beyaz çatılar, gecekondunun içinde 2-4 derece arası bir serinleme sağlıyor. Hane halkı, çatıya çıktıklarında ayaklarının yanmamasını avantaj kabul ediyor. Ülkede pek çok aile, diğer sıcak ülkelerde olduğu gibi gece çatıda uyuyor. Yine de çocuklar, aşırı sıcağa daha duyarlı. Bulantı, kusma, baş dönmesi, burun kanaması, susuz kalma gibi sorunlar, yetişkinlerden çok, çocukları etkiliyor. Asya Kalkınma Bankası’nın istatistiklerine göre sıcaktan ölüm rekoru Ahmedabad’da. 2010 yılının mayıs ayında bir haftada bin 344 kişi, 47 derece sıcaklıkta hayatını kaybetmiş. Yardım ve dayanışma derneklerinin desteğiyle 9 eyalette 30 bin çatı boyanmış ama 1 milyar 400 milyonu aşan nüfusta yeterli olmasa gerek. Çinlilerin evlerini serin tutma yöntemi ise farklı. Onlar “gökyüzü kuyusu” ile serinliyor. Ama bu kuyulara sahip evler, hem kırsal kesimde hem de sayıları giderek azalıyor. Bu evler, neredeyse toprağa gömülü. Odaların yüzeyle bağlantıları, baca benzeri kuyular. Bu kuyular odaların havasını yukarıya doğru çekiyor. İçeride ısının 4.5 dereceye kadar düşmesini sağlıyor. Çin’de de giderek artan kentleşme, bu pratik ve doğal serinleme yöntemini sekteye uğratıyor. Yine de 2019’da inşaatına başlanan binaların yüzde 70’i, “yeşil bina” standartlarına uymak zorunda. Yeşil bina demek; binanın ömrü boyunca çevreyle uyumlu olması, doğal kaynakları verimli kullanması demek. Böyle bir projede müteahhit, mimar, mühendis ve müşteri, iş birliği içinde olmalı. Hatta bazı eyaletlerde modern yapıların bile gökyüzü kuyusu olduğu görülüyor. Sıcaktan şikayetçi ülkelerden biri de Nepal. Dünyanın en yüksek dağları olan Himalayalar’ın eteklerinde kurulu bir ülkenin sıcaktan şikayet etmesi oldukça vahim.

Avustralya

Öncelikle şunu söylemek gerekiyor ki, bu kıta ya da ülke, halen kışı yaşıyor. Güneydeki Adelaide kentini herkes bilir. Ortalama sıcaklık 7-8 derece. Fakat 846 kilometre kuzeyindeki Coober Pedy’yi kimse bilmez. Burası, opal avcılarının cenneti. Opal, cam gibi görünüme sahip, dünyanın en değerli renkli taşlarından biri. Kasabanın bir başka özelliği ise ilk bakışta tamamen metruk (terk edilmiş) görünmesi. Oysa nüfusu bin 566. Nerede bu insanlar? Yerin altında. Coober Pedy yerel dilde, “beyaz adamların deliği” demek. Çünkü burada insanlar, yeraltında yaşıyor. Kasaba yaza girdiğinde ortalama sıcaklık, 52 derece olacak. Uçan kuşların taş gibi yere düştüğü, radyo, TV gibi elektronik cihazların buzdolaplarında saklandığı, cehennem gibi bir yer. Ama yerli halkın perişan bir halde olduğunu sanmayın. Yeraltında lüks lokantaları, otelleri bile var. Çünkü son derece turistik bir mevki. Bu boşluklar doğal. Yakın zamana kadar keşfedilememiş. 1963’te bir köylünün sürekli kaybolan tavukları sayesinde ortaya çıkarılmış. Oyun salonları, lüks odalar, kaplıcalar, hepsi yer altında. Coober Pedy mağaralarının sıcaklığını söylemeyi unuttuk: 2-3 derece. Yıl boyu ve 24 saat, bu sıcaklık değişmiyor.