Spoiler uyarısı: Yazı diziyi hemen hemen izlememiş ve kitapları okumamış olanlar için hikayeyle ilgili bilgiler içermektedir.

Netflix’in yeni dizisi 3 Cisim Problemi, ilk sezonun sonunda bizi birçok soruyla baş başa bıraktı. Sadece bu sorulardan en büyüğü de dizideki uzaylı ırkı San-Ti’nin kendisiyle ilgili. Her ne kadar dizide onları insan sesiyle duyuyor olsak da, gerçek anlamda neye benzediklerini göremiyoruz. Peki insan ırkını ortadan kaldırmaya gelen bu yaratıklar neye benziyor? Dizide ve Liu Cixin’in roman üçlemesinde ne benzer biçimde ipuçları var?

San-Ti tam olarak ne?

San-Ti, kaotik ve ölmek suretiyle olan gezegenlerinde yaşayan, teknolojik olarak ileri bir uzaylı ırkı. Gezegenleri üç güneşli bir sistemin bir parçası ve ne süre birden fazla güneşin yörüngesine girse, sıradışı iklim koşullarına maruz kalıyorlar. Bu koşullar esnasında -ki bunlara Kaotik Çağlar diyorlar- San-Ti kendilerini dehidre edebilme kabiliyetine sahipler. Bu sayede Kaotik Çağlar bitince hayatta kalan San-Ti’ler, dehidre olanları suya atarak yine hayata dönmelerini sağlıyor.

Bazı karakterler, bir sanal gerçeklik oyununda San-Ti’nin insan benzer biçimde görünen versiyonlarıyla karşılaşıyor.
Görsel: Netflix

San-Ti neye benziyor?

Her ne kadar birden oldukca karakter 3 Cisim Problemi dizisinde San-Ti ile bir sanal gerçeklik oyunu vasıtasıyla konuşuyor olsa da, gerçek görünümleri hala gizemini koruyor.

5. bölümde Thomas Wade (Liam Cunningham) ve Jin Cheng (Jess Hong), uzaylıların verdiği sanal gerçeklik başlıklarını kafalarına geçirerek, yerlebir olmuş bir çöl yaşamına giriyorlar. Burada San-Ti’nin oyun dünyasındaki temsilcisi olarak görünen bir savaşçı tarafınca karşılanıyorlar. Wade savaşçının kim bulunduğunu sorduğunda Jin “Suni zeka ya da onlardan biri.” şeklinde yanıt veriyor.

Wade şunu soruyor: “Bizlere mi benziyorlar?”.

Savaşçının cevabı şu şekilde oluyor: “Buna hiçbir şekilde benzemiyoruz. Bu yalnız sizin yararınız için.”

“Gerçekte neye benziyorsunuz? diye soruyordu Wade.

Gelen yanıt ise şu şekildeydi: “Hoşunuza gitmezdi.”

San-Ti’nin gerçek görünümüyle ilgili haiz olduğumuz tek ipucu bu. Tam anlamıyla insanlara hiçbir şekilde benzemiyorlar. O denli değişik görünüyor olmalılar ki, görünümleri bile bizi rahatsız ediyor. Ek olarak 4. bölümde Mike Evans’ın (Jonathan Pryce) San-Ti ile görüşmesinden, fikir vasıtasıyla iletişime geçebildiklerini biliyoruz. Kim bilir bu yüzden herhangi bir ağızları olmadığını, hatta yüzleri bile olmayabileceğini öngörebiliriz.

Elimizdeki öteki bir ipucu da dehidrasyon kabiliyeti. San-Ti kendilerini dehidre edip sonrasında tekrardan su yardımıyla canlandırabiliyorlar. Bu da onların bir tür fizyolojik vücuda haiz olmalarını gerektiriyor. İlginç bir halde Dünya’da da benzer kabiliyete haiz bir canlı var: Tardigradlar. Sekiz bacaklı mikroskobik canlılar, uzun süre suyun bulunmadığı ortamlarda senelerce cansız benzer biçimde davranarak hayatta kalabiliyorlar. Kim bilir San-Ti birazcık olsun onlara benziyordur.

Bir Tardigrad. Onlar da kendilerini dehidre edip bir nevi “kış uykusu”na yatabiliyorlar.
Görsel: Sebastian Kaulitzki / Science Photo Library

Liu Cixin’in romanları bizlere uzaylıların neye benzediği mevzusunda ne diyor?

Eğer Cixin’in romanlarında daha kolay bir yanıt bulunduğunu düşünüyorsanız, hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Kitaplarda Trisolaranlar olarak malum uzaylılar hakkında küçük ipuçları olsa da, tam olarak hiçbir yerde neye benzedikleri anlatılmıyor. 1. sezonda olduğu benzer biçimde kitaplardan da edinebileceğimiz en iyi ipucu, dehidrasyon kabiliyeti.

Görünüşe gore Cixin, açıkça belirtilen bir görünüş yerine oldukca daha gizemli ve hayalgücünü çalıştıracak bir uzaylı tercihinde bulunmuş.

Eğer gene de hayal edeceksek, Tardigradlar bunun için iyi bir başlangıç noktası olabilir.


Sam Haysom’ın makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.