Tüm insanlık için şifa, bereket ve başarı temennileri taşıyan aşure, kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. Bazı kaynaklara göre tarihçesi Nuh Gemisi’nin Ağrı Dağı’nda durduğu zamana dayanır. Büyük tufan sonrası kurtulanlar kutlama yapmak isterler. Kalan erzağı değerlendirerek sulu ve tatlı bir yiyecek olan aşureyi yaparlar. O zamandan beri hem bu olayı anmak hem kalan erzağı değerlendirmek hem de paylaşmayı artırmak için bu gelenek yaşatılmaya devam eder. Hicri takvime göre muharrem ayının onuncu günü aşure günü olarak kutlanır. Bugünün, çeşitli kaynaklarda yalnızca Nuh peygamberin büyük tufandan kurtuluşu değil aynı zamanda farklı dini konularda da önemli olduğu vurgulanmıştır. Aşure günü olarak kabul edilen bugünün Hz. İdris’in göğe yükselmesi, Hz. Adem’in tövbesi, Hz. Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması ve aynı zamanda Hz. Eyyub’un hastalıklarının şifa bulması, Hz. Yunus’un balığın karnından çıkması, Hz. İbrahim’in ateşten kurtulması, Hz. Musa’nın Kızıldeniz’den geçip İsrailoğulları’nı firavundan kurtarması ve Hz. İsa’nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükselmesi olayları açısından da önemi vurgulanır.

Aşurenin Kültürümüzdeki Önemi Nedir?

Aşurenin çıkış hikayesini incelendiğinde eldeki imkanları en iyi şekilde değerlendirmenin önemi ve hiçbir şeyin ziyan edilmemesi gerektiğinin kanıtı olduğu anlaşılır. Aşurenin kesin bir tarifi bulunmamaktadır, günümüzde de evdeki ürünler ya da imkanlar dahilindeki malzemeler ile yapılması önerilir. Farklı öğeleri bir araya getirerek ortaya lezzetli bir tatlı çıkarılır.