İlk miras taksimi sırasında o kadar güzel hadiseler yaşanmıştı ki yetim kızlar, anneler çok sevinmişlerdi. Daha sonra ilm-i feraizin esasları İslam toplumu içinde tatbik edilip adaletin güzel yüzü nesilden nesle sirayet etmeye başladığında işin hakikati daha iyi anlaşıldı.

Hazreti Allah mirasla alakalı ayet-i kerimede;

“Yûsîkümullahü ”, “Allah’ın vasiyeti” tabiri, feraiz esaslarının insanlar tarafından tatbik edilip güzellikleri nesillere sirayet etmeye başlayınca daha iyi anlaşılabildi. Aslında burada emir kelimesinden daha kuvvetli bir icabı kat’i ifade ediyordu.

Hazreti Allah Nisa Suresi 7-14 ve son ayet 176’yı miras ayetleri olarak indirmiştir. Miras ayetleri Peygamber Efendimizin hicretinden sonra Medine-i Münevvere’de nazil olmuştur.

Elmalılı Tefsirinin ikinci cildinde, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Nisa suresini tefsir ederken; Miras ayetlerinin sebebi nüzulü ile alakalı olarak “Ata’dan” şöyle rivayet etmektedir:

Uhud harbinde ensardan, Sa’d bin Rebi (R.A) şehit olmuş, geride iki kızı bir zevcesi ve bir de erkek kardeşi kalmıştı. Sa’d bin Rebi’nin kardeşi malın hepsini aldı. Hanımı “Ümmü Kahle” ve iki kızına hiçbir şey bırakmadı. Ümmü Kahle iki yetim kızını alarak Hazreti Peygamberimizin huzuruna gelerek: “Ya Rasulüllah, Sa’d sizinle Uhut’ta beraberken şehit oldu. Geride bu iki küçük yetim kızlarını bıraktı. Kızların amcası, Sa’dın Kardeşi geldi bütün mallarına el koydu. Bizim halimiz ne olacak” dedi.

Cahiliyye devrinde Araplar “Eli silah tutmayan, mızrakları ile çarpışmayan ve yurdunu müdafaa etmeyen varis olamaz.” derler ve binaenaleyh erkek olsun kız olsun kadınları, çocukları ve ihtiyarları mirasçı olarak tanımazlarmış. Sa’d’ın kardeşide cahiliye âdeti üzere bütün mallara el koyuyor.

Peygamber efendimiz; Ümmi Kahle’ye “haydi şimdilik git ümit ederim ki Allah bu hususta hükmünü yakında verecektir” buyuruyorlar.

İlk hüküm böyle geldi

Bir müddet sonra Ümmi Kahle yine geldi ve ağladı ve bunun üzerine Sure-i Nisa ayet; 7, 8, 9 ve 10 nazil oldu;

Nisa Suresi ayet, 7: “ Ana – baba ve akrabanın bıraktığı maldan erkeklere bir pay vardır. Kadınlara da, ana – baba ve akrabanın bıraktıklarından az olsun, çok olsun takdir edilmiş bir pay vardır.”

Ayet, 8: “Miras taksiminde (varis olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar bulunurlarsa (gönüllerini almak için) o maldan kendilerini rızıklandırın. Ve onlara güzel söz söyleyin.

Ayet, 9: “Kendileri arkalarında aciz ve küçük çocuklar bırakmış olsalar, gadre uğrayacaklarından korkanlar, himayelerindeki yetimler hakkında da korksunlar. Hem Allah’dan korunsunlar da doğruyu söylesinler.

Ayet,10: “Yetimlerin mallarını zulüm yolu ile yiyenler, karınlarında ancak ateş yerler ve yakında çılgın bir ateşe gireceklerdir. (Kur’an-ı Kerim ve Izahlı Meali – Ahmed Davudoğlu)

Bu ayeti celileler nazil olunca Peygamber Efendimiz, derhal sakın mallara dokunmasın diye Sad’ın kardeşine haber gönderdi. Ilk defa kadınlarda mirasçı olacağı için Medine çalkalanıyor. Ama hâlâ hisseleri orantıları belli değil.

Hisseler netleşiyor

Bir müddet sonra Hazreti Allah, Cebrail Aleyhisselam vasıtasıyla Peygamberimize Nisa Suresi ayet 11 ve 12’yi inzal buyuruyor. Bu ayetlerin gelişi ile mirasçı olanlardan, evlatların, anne ve babanın, karı – kocanın ve kelaleden (uzak akraba) olan ana bir kardeşlerin payları netleşiyor.

Nisa Suresi ayet,11: “Allah size miras taksimini şöyle emr-u ferman ile vasiyet ediyor: Evlatlarınızdan erkeğe, iki kadın payı vardır. Onlar (çocuklar) hep kadın olup iki ve fazla iseler onlara ölenin terekesinden üçte ikisi (2/3) vardır. Eğer bir tek kız ise o zaman yarısı (1/2) vardır.

Ölenin çocuğu var ise anası ile babasından her birine terekeden altıda bir (1/6) vardır. Fakat
çocuğu olmayıp yalnız ana – babası mirasçı oluyorsa, anasına üçte bir (1/3) vardır. (Geriye kalan babanın hakkıdır). Ölenin kardeşleri var ise yine annesine altıda bir (1/6) vardır. Bu hükümler ölenin borcundan ve vasiyetinden sonradır.

Babalarınız ve oğullarınız, bilmezsiniz ki size hangisi fayda itibariyle daha yakındır. Bu hisseler, Allah’dan birer farizadır. Allah çok iyi bilen ve hükmedendir.”

Nisa Suresi ayet, 12: “Karılarınızın çocuğu yoksa bıraktıkları malın yarısı (1/2) sizindir. Şayet çocukları varsa bıraktıkları malın dörtte biri (1/4) sizindir. Yaptıkları vasiyetten veya borçtan sonra sizindir.

Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınız malın dörtte biri (1/4) karılarınızındır. Çocuğunuz varsa, yaptığınız vasiyet veya borçtan sonra terekenizden, onlara sekizde bir (1/8) vardır.

Eğer bir erkek veya kadının çocuğu ve babası olmadığı halde kelâle olarak (uzak akraba) mirasına konulur da ana bir erkek kardeşi veya ana bir kız kardeşi bulunursa bu kardeşlerin her birine altıda bir (1/6) vardır. Bu kardeşler birden çok iseler, kız ve erkek üçte bir (1/3) hissede ortak olurlar. Bu, zarar vermek kasdiyle olmaksızın yapılan vasiyyetten veya borçtan sonra gelir. Bütün bunlar, Allah’dan Emru fermandır. Allah çok iyi bilir, halimdir.” (Kur’an-Kerim ve izahlı Meali – Ahmed Davudoğlu)

Ve ilk miras taksimi yapılıyor

Hisseler netleştikten sonra Hazreti Resul, kızların amcasını çağırdı ona; “Sa’dın iki kızına sülüsan (2/3) üçte ikisini ver. Sa’dın hanımına, kızların anasına sümün (1/8) sekizde bir ver. Kalanda senindir.” buyurdu.

Ve işte bu ayetler mucibince İslam’da ilk taksim bu oranlar üzerinden verildi. Böylece daha önce terekeden hiç pay almayan iki kız çocuğu ve bir hanım 24 hisseden 19 hisse miras almış oldu.

İslam Tarihi’ndeki ilk veraset ilamı, miras taksimi; Uhut’ta şehit olan ensardan Sa’d bin 

Rebi’nindir;