Maximillian Olayı 1864, Mexico

Avusturyalı bir arşidükün, Napolyon’un yeğenlerinden biri tarafınca kumanda
edilen bir Fransız ordusunun desteğiyle muharebeye girip sonunda da Meksika
İmparatoru oluşu tarihin en garip hikayelerinden biridir.


19. yüzyılın başlarında İspanya’dan bağımsızlığını duyuru ettiğinden beri, Meksika
halkının başından dert noksan olmamıştı. Napolyon Savaşları’ndan sonrasında İspanya,
Meksika’da kontrolü ele geçirmek için sadece sıska bir girişimde bulunmuş oldu. İç Cenk
General Santa Anna başa geçene kadar sürdü.

General isyanı bastırdı ve ülkeyi birleştirdi. Fakat 1850’lerde yine isyan çıktı.
Juarez’in özgürlükçü cumhuriyetçi güçleri Mexico City’yi ele geçirdi ve Birleşik
Devletler hükümeti tarafınca da tanındı. İşte bu aşamada Napolyon’un Fransız
yeğeni ortaya çıktı.

Fransa’daki III. Napolyon hep meşhur atasının gölgesinde yaşamıştı.
İmparatorluğun parlak günlerine geri dönmesi ile ilgili rüyalar görüyordu. Fakat
karısı Eugenie de Montijo İspanyol hanedanındandı. Böylece tamamen İspanyol
kanı taşıyan Meksika’nın eski aristokrat sınıfı Paris’e kaçıp aristokrat arkadaşlarına köylülerin isyanı sonucu her yerde saldırı ve yağmalama bulunduğunu anlatıyordu.

Paris’teki toplumsal yaşam doğal ki politik açıdan kuvvetli olan Eugenie’nin çevresinde
dönüyordu. Eugenie oldukça zor olsa da tüm dünyada yargı sürmeye süregelen
Anglo-Amerikan etkisine karşı Katolik gücünün tekrardan diriltilmesi hayalleri
kuruyordu. Meksika’dan kaçan mültecilerin anlattığı hikayelerle Juarez ve
adamlarının Katolik karşıtı olduğu hızla yayılıyordu ve esasen Juarez, Protestan
Amerikalılardan yardım alıyordu.

Halk ABD’nın Juarez’i bir kukla şeklinde kullanarak yönetimi ele geçireceğinden
korkuyordu. Eğer durdurulmaz!arsa tüm iyi Katolikleri kılıçtan geçireceklerdi.
İmparatoriçe, Napolyon’dan Meksika’nın yardımına koşmasını istedi. Bu aynı
zamanda imparator için Fransa’nın ihtişamını yeni dünyaya da göstermesi
anlamına gelecekti.

Juarez devrimden sonrasında gelen ekonomik karışıklıktan dolayı dış borçları ödemeyi
dondurduğunu söyleyince, Fransa, İspanya ve İngiltere Meksika’ya karşı birleşti
ve Vera Cruz’u ele geçirdi. ABD o sırada kendi iç savaşıyla uğraşıyordu ve
hiçbir müdahalede bulunmadı. İspanya ve İngiltere kısa süre sonrasında çekildi. Fakat
Fransa 1862’nin sonlarına kadar kaldı. Otuz bin kişilik bir Fransız bulgu ordusu
Vera Cruz’da karaya çıktı ve sonraki yıl Mexico City’yi ele geçirdi.

Sonrasında garip bir şey oldu. Napolyon ABD’ya tek başına gitmeye tırsmıştı.
Konfederasyonun savaşı kazanmakta olduğu açıktı sadece devamlı savaşın tam tersine dönme ve bitme ihtimali de vardı. Dahası, Konfederasyon ve Birlik askerleri birleşip Mexico’ya saldırabilirlerdi. Aslen bu düşünce hakkaten de hem Şimal’de, hem de Cenup’de gündeme getirilmişti.

Napolyon kendine destek olacak birilerini bulmalıydı. Eski İspanyol monarşisinin Avusturyalı Habsburglarla kan bağları vardı. Bu bağ yöntemiyle Napolyon büyük bir Katolik ittifakı kurdu. Bu yüzden İmparator Franz Josef’e (Birinci Dünya Savaşı’na kadar, elli yıl daha ülkesinin başlangıcında olacaktı) Mexico’yu birlikte kurtarma teklifinde bulunmuş oldu.

Habsburgların İspanyollarla olan bağları da Meksika’nın kurtarılması için yeterince kuvvetli bir bahaneydi. Napolyon Franz Josef’in kardeşi Arşidük Maximillan’ın yeni dünyada kendine ilişkin bir ülkede kral bile olabileceğini söyleyerek fikrini daha çekici hale getirdi. Bir ihtimal bigün büyük bir bağlaşık güçle Orta ve Cenup ABD’nın tümünü bile ele
geçirebilirlerdi. Bu şekilde bir birliğin gücüyle Anglo-Saksonlar ve Protestan Prusyalılar mısra getirilebilirlerdi.

İmparatoriçe Eugenie, Meksika’da devam eden barbarca vakalara şahit olmuş insanoğlu buldu. Zavallı kurbanlar, Fransa ve Avusturya güçleri tarafınca desteklenecek Avusturyalı bir imparatorun Meksika halkı tarafınca luk gözyaşları içinde karşılanacağını söylüyordu. Meksikalılar başlarındaki yönetimi atıp Almanca konuşan ve ilgisiz birini istiyordu. Bu plana şöyleki bir bakıldığında insan “Bu adamlar ne düşünüyormuş da bu şekilde bir şeyi istemiş?” diyor. Fakat Franz Josef ve Maximillian anlaştı. Maximillian İspanyolcasını ilerletti, Yeni Dünya’ya ulaştı ve 10 Haziran 1864’te Meksika İmparatoru diye deklare edildi. Zavallı adam, gerçek bir imparator şeklinde iş göreceğini sanıyordu. Fakirlere yardım etmek, okullar, hastaneler inşa etmek için projeler hazırlattı. Tüm Meksika’yı tek yönetim altında birleştirecekti.

Ayrıca başkent haricinde, Fransa-Avusturya orduları için cenk pek de iyi gitmiyordu. Ordunun çoğunluğu piyadeydi ve dağlarda gerillalara karşı üzerlerinde ağır silahlarla ve yün üniformalarla savaşmaya çalışıyordu.

Maximillian’ın ordusu ellerinde toprak tutmaya çalışırken yüzlerce garnizonda
sıkışıp kalmıştı ve bu garnizonların birbiriyle haberleşmesi oldukça zordu. Juarez
yoğun piyade saldırısına karşı koyamıyordu fakat yakayı da ele vermiyordu. Gene
de imparator bir tek Mexico City’yi yönetiyordu.

III. Napolyon’un ABD üstüne kurduğu planlar Appomattox’da yapılmıştı.
Konfederasyon güçlerinin teslim olmasından bir tek birkaç hafta sonrasında General
Sherman bir çok Virginia’dan toplanmış siyahlar olan elli bin askerle Teksas
kıyılarına çıktı.

Sherman Maximillian‘la dalga geçti ve savaşması için kışkırtıcı sözler söylemiş oldu.
Ek olarak gizlemeye gerek duymadan Meksikalı isyancı askerleri eğitti,
donanımlarını sağlamış oldu. Savaştan sonrasında ise bazı siyah askerler Meksika güçlerine
katıldı. Onların torunları hala Meksika’da yaşıyorlar.

III. Napolyon bir tek karada savaşla karşı karşıya kalmadı, Amerikan
donanmasıyla da uğraşması gerekti. Sonunda havlu attı ve bunun bir tek
Meksika’nın savaşı olduğu yolunda bir izahat yapmış oldu. 1867’de tüm Fransız
askerler ve Avusturyalılar geri çekildi. Muharebede ya da hastalık yüzünden verilen
kayıplar tüm bulgu gücünün yarısını oluşturuyordu.

Maximillian ise kolay kolay bırakamadı Meksika’yı. Çevresinde dönen
entrikalara karşın davasına dürüst bir halde inanıyordu. Ek olarak gururluydu
da. Azca sayıda Meksikalı onun yanında yer aldı, Maximillian da diğeri
aristokratlar şeklinde onları bırakıp gidemeyeceğini söylemiş oldu. Maximillian ailesini geri
gönderdi fakat kendisi son bir müdafa için Meksika’da kaldı. Yenilmesi uzun
sürmedi, davası derhal görüldü ve ölüme mahkum edildi.

Napolyon, Eugenie ve Franz Josef vakası öylesine protesto etti sadece onlar
Prusya’nın ani yükselişi sonucu çıkmak suretiyle olan sorunlarla meşguldü. 19
Haziran 1867’de bir tek üç yıl dokuz günlük bir hükümdarlıktan sonrasında
Meksika’nın Avusturyalı imparatoru Maximillian, bir duvarın önünde kurşuna
dizildi. Böylece komşusu Napolyon’un asla güvenilir olmadığı anlaşılmış oldu.