Oscar Wilde Kendi Açtığı Davayı Kaybeder 1895, İngiltere

ABD’daki eşcinsellere, orduda “sorma-söyleme” politikasının uygulanmasına
başlanmadan yüzyıl ilkin, İngiliz toplumu da benzer bir tutum geliştirmişti. Bu
şekilde, hususi hayatları ve hobileri, kitaplarda yazılı kurallarla çatışan toplumun
adam üyelerini topluma ve geleneklere uydurma yolunu bulmuşlardı.

1885’te “Şantaj Anlaşması” diye anılan bir kanun çıktı. Bu kanun ile adam
eşcinsel ilişkisini ciddi bir halde yasaklamış oldular. (Bir tek adam
eşcinselliğini, zira Kraliçe hanımlarda da eşcinselliğin görülebileceğini
kestirememişti, hiçbir bakan da bu mevzuda Kraliçeye karşı çıkmayı göze
alamamıştı.) Yeni geçen Labouchere Düzenlemesi ile “erkekler arasındaki tüm
terbiyeye aykırı tavırlar” yasaklanır hale geldi. Öncesinden ise yalnız eşcinsel ilişki
yasaklanmaktaydı.

Bu yasalar Lordlar Kamarasının değişik üyeleri ve edebiyat yıldızları içinde
yaşananları önlemeye yetmedi. Yasaları çıkaranlar, üst sınıfı bu yasaların
getireceği yaptırımlardan korumak arzusu içindeydiler. Kadınsı davrananlar
nefret odağı oldular, bu mevzuda İrlandalı meşhur ozan ve oyuncu Oscar Wilde’dan
daha oldukça saldırıya uğrayan olmadı.

Oxford mezunu, ödüllü bir ozan ve başarı göstermiş bir hatip olan Oscar Wilde,
Yunanistan’ı, Avrupa’nın derhal tamamını ve hatta ABD’nın batısını
gezdikten sonrasında Londra’ya yerleşti. Londra’da geleneksel dünyanın ilgi çeken bir
kişiliği olmakta gecikmedi. Keskin zekası ve acayip giyim tarzıyla Punch’ın
yayımcılarına esin verir oldu; Gilbert ve Sullivan, Wilde’ın karikatürlerini çizer
oldular.

1884’te Constance Lloyd ile evliliğe ilk adımını attı ve Cyril ile Vivian adlarında iki evladı oldu.
Aileyle ilgili sorumlulukları ile şiire ve oyunlarına olan ilgisi, hiçbir vakit öteki
uğraşlarının yerini almadı. Wilde kendisinden 15 yaş genç olan “Bosie” lakaplı
Lord Alfred Douglas’a aşık oldu.
Wilde onu kanatları altına alırken, Bosie yardımıyla aristokrasinin eşcinsel
hayatına girdi. Bu dünyada genç, iş sahibi bir adam, bir akşam yemeği fiyatına
elde edilebilmekteydi. Zaman içinde ayrılmaz bir ikili oldular. Bu durum daha oldukça
Wilde’ın zararına oldu, bu sebeple genç sevgilisi kendisi kadar sır tutabilen biri
değildi.
Wilde “yetkililerin ününe gösterecekleri saygı sebebiyle ülkeyi terk edebilmesi
için ihtiyaç duyulan 24 saati kendisinden esirgemeyecekleri” inancını taşımaktaydı. Bu
şekilde tutuklanmanın utancından ve hapsedilmekten korunmuş olacaktı.
Newdigate Şiir Ödülü’nü kazanan bir ozan, Lady Wdermer’in Hayranı ve Dürüst
Olmanın Önemi şeklinde popüler oyunların yazarı, ek olarak Dorian Gray’in Portresi
adlı oldukça satan bir romanın sahibi, ona nazaran kafasını bu şekilde şeylere yormamalıydı.

Fakat kısa zamanda ciddi bir mesele kapıyı çaldı.
Douglas’ın babası efsanevi Queensberry Markisi idi. 21 yaşlarındayken boks
sporunun kurallarını bulmuştu. Bu kurallar günümüzde de onun ismiyle anılır.
Oğlunun çevresini hiçbir vakit onaylamadı ve onu Wilde ile görüşmekten men
etti. Oğlu ise babasının isteklerine karşı gelmiş olarak babasını daha sert yaptırımlar
uygulamaya zorlamış oldu.

Sonuçta Queensberry toplumu yönlendirmek için Wilde’a karşı bir hücum
kampanyası başlattı.

Son darbe Wilde’ın üyesi olduğu bir kulübe bırakılan kart ile geldi. Kartta
“Yumuşak Oscar Wilde’a” yazmaktaydı. Wilde saldırıya uğramıştı ve bu
kampanyaya son vermek için bu adama karşı bir karacılık davası açmaya karar
verdi.

Wilde’ın yakın çevresi davadan vazgeçmesi için yalvardılar. Zira mahkemenin
araştırmaları esnasında bazı şeylerin ortaya çıkmasından korkuyorlardı. Wilde
hiçbir şeye aldırmadı, bu sebeple zekasından ve üstün kabiliyetlerinden emindi. Ne
yazık ki, Wilde’ın zekası, sayıları onu aşan gencin danışıklı ifadelerini önlemeye
yetmedi. Bu ifadelerle Wilde’ın adı ile reklam yapmak istiyorlardı. Böylece
Wilde’ın yasadışı davranışları kamuoyunun gözleri önüne serilmiş oldu.

Eldeki kanıtları inceleyen hakim Wilde’ın davasını sonuçlandırmakta gecikmedi.
Wilde davayı yitirdi ve birkaç saat içinde ahlaksızlık suçlamasıyla tutuklandı.
Kamuoyu önünde yalan ifadeler vermekle suçlanıyordu. Bir müdafa bile
hazırlayamadan iki yıl için sürgüne gönderildi. Ayrıca yakınları yardımına
gelmeye çekinmişlerdi.

Wilde toplumdaki konumunun, onu adaletin keskin kılıcından koruyacağını
düşünmüştü. Koruyabilirdi de… Fakat yüksek sosyetenin önde gelenlerine bile
hususi hayatlarındaki hobileri kamuoyundan gizlemeden yaşamak mevzusunda
hoşgörülü davranılmıyordu.

Özgür bırakıldıktan sonrasında Bosie ile uzlaşmayı denedi fakat başaramadı. Kırk
altı yaşlarındayken Paris’te, kalbi kırık olarak öldü.

(Toplam: 19, Bugün: 1 )