PARA OYUN/ ALEV RİGEL Elektrikli otomobiller, atmosferimizi temiz tutmak için ideal araçlar. Fakat şarj meselesine bir türlü köklü çözüm getiremediler. En süratli şarjlarda bile minimum bir saatlik bekleme süresinden söz ediliyor. Asla kimse işe giderken ya da eve dönerken bir şarj istasyonunda bir saat beklemek istemiyor. İşte bu aşamada çözüm, ABD’den geldi. İlk kablosuz elektrikli yol, Detroit’te döşenmeye başladı. Artık elektrikli otomobiller, otoyollarda hareket halindeyken, yol boyu döşenmiş şarj mekanizmasından yararlanabilecek. Akşam eve döndüğünüzde aracınızı şarj etmek için sabaha kadar süreniz var iyi mi olsa.

Detroit’in 14’üncü Caddesi’nde ilk kez yapılacak tecrübe etme, başarı göstermiş olduğu takdirde, ülkenin tüm büyük kentlerinin yollarına uygulanacak. Kentin Corktown mahallesindeki şarj yolu, hemen hemen 400 metre. Fakat yolun tamamının şarjlı hale getirilmesi gerekmiyor. Evinizden işe giderken düşük bir şarjla yola çıkmış olsanız bile yolda açığınızı kapatacak kadar elektrik olacak.

Yolun altına elektromanyetik bobinler yerleştirildi. Bu bobinler de kentin elektrik şebekesine bağlandı. Bobinler, elektromanyetik alan oluşturuyor. Bu da yol üstünde hareket eden aracın akümülatörünü besliyor. Sistem, elektrikli diş fırçanız benzer biçimde çalışıyor. Fırçanız da yuvasına oturtulduğunda, fişi prize takılıyken, kablosuz şarj olabiliyor. Artık cep telefonlarınız da kablosuz şarj edilebiliyor. Düzenek aynı.

Her elektrikli vasıta sahibi, evinden yola tam şarjla çıkamıyor. Unutan yada dikkatsizlik eden sürücüler için “Şarjım, işyerine gitmeye kafi gelecek mi?” kaygısı, bu yöntemle giderilmiş olacak. Sistemi tasarlayan ve kuran şirket Electreon’un başkan yardımcısı Stefan Tongur, “Kısa vakit öncesine kadar cep teleonları, kablo ile şarja bağımlıydı. Artık kablosuz cep telefonu şarjı periyodu başladı. Ikimiz de bu sistemi niçin otomobillere uygulamayalım, dedik. Sistemin başarı göstermiş olması halinde her büyük kentin, en işlek caddesine bu kablosuz şarj sistemini yerleştirebiliriz. Elektrikli araçlar, ister hareket halinde olsun, ister park etmiş olsun, kablo olmadan aracın şarj olması, vasıta sahiplerini fazlasıyla memnun edecektir” diyor.

KABLOSUZ ENERJİ NAKLİ

Las Vegas’ta Tüketici Elektroniği Fuarı’nda sistemi tanıttıklarını kaydeden Tongur, geleceğin, kablosuz enerji nakli üstüne kurulu olacağını, elektrik dehası Tesla‘nın rüyasının gerçekleştiğini beyan etti (Sırp asıllı Amerikalı icat eden Nikola Tesla, elektrik ve makine mühendisiydi. 1856-1943 yılları aralığında yaşamış olan Tesla’nın en büyük rüyası elektriği kablosuz aktarmaktı. Etken emek verme hayatında, dünyanın en varlıklı insanı oldu. Sadece yaşamının son yıllarında bir otel odasında beş parasız olarak yaşamını yitirdi).

Michigan Ulaşım Departmanı’nın 1.9 milyon dolarlık maddi desteğiyle gerçekleşen projede amaç, bu tür yolları mümkün olmasıyla birlikte uzatmak. Michigan Valisi Gretchen Whitmer, 2050’ye kadar sıfır karbon bir şehir havası oluşturma çabası içinde olduklarını söylüyor. Projede zorluklardan biri de eski kablolu elektrikli otomobillerin, kablosuz olarak şarj edilmesini sağlayacak minik elektronik düzenlemeler yapmak, Detroit benzer biçimde varlıklı otomotiv mirası olan bir kenti, gene bu alanda öncü bir merkez haline getirebilmek.

MALİYETİ YÜKSEK

Gene de projede bazı çekinceler var. Bir yolun bir millik bölümünü, gizli saklı şarj istasyonu haline getirebilmenin maliyeti iki milyon dolar. Yüz millik bir yol için maliyet astronomik seviyelere çıkabiliyor. Tongur, maliyet mevzusunda da oldukça iyimser. Teknoloji olgunlaştıkça maliyetin 1.2 milyon dolara düşeceğine neredeyse kati gözüyle bakıyor. Gene de düşük sayılmaz. Harvard Üniversitesi’nden ekonomist Ashely Nunes, “Her şey kağıt üstünde muhteşem gözüküyor. Fakat uygulamadan o denli güvenli değilim. Zaman içinde düşecek olan maliyet, kafi düzeyde olmayacak. Elektrikli vasıta sahipleri için de ergonomik bir yöntem olarak kabul edileceği yönünde ciddi endişelerim var” diyor. Tongur’un cevabı ise hazır: “Bu hızla gelişen teknolojinin her yolda olması gerekmiyor. Vasıta akülerinin yüzde 100 dolması koşul değil. Mesela yüzde 10’a düşmüş akümülatörleri, birkaç 10 millik yolda yüzde 60-70’e çıkarmak kafi. Bu kapasite, şarj sistemi olmayan yollarda aracın kilometrelerce gitmesini sağlayabilir. Bu avantaj, bilhassa otobüs ve kamyonlarda fazlaca işe yarayacak. Şu sebeple eski sistemde kamyonun durup saatlerce şarj istasyonunda kalması, teslim edeceği malların yerine yetişmesi açısından son aşama sakıncalı” diyor.

250-300 kilometrelik bir şarjlı yolda otomobil, kamyon ve otobüslerin, 200 bin tondan fazla karbon dioksit emisyonu sıfırlanmış olacak. Bu da çevre ve temiz hava için küçümsenmeyecek bir miktar. Son aşama akıllı bir plan yapıldığında elektrikli araçlar, ülkenin bir ucundan diğerine, bir şarj istasyonunda beklemeden gidebilecek. Yolun tamamının da “şarjlı yol” olması gerekmeyecek.

AVRUPA DA KONUYU TARTIŞIYOR

Düşünce Avrupa’da da ilgi uyandırdı. İsveç, Almanya ve Fransa, bu alanda araştırma ve maliyet hesapları yapıyor. Fransa’nın 8 bin 500 kilometrelik elektrikli yol projesi bulunuyor. Şimdilik tartışılan mevzu, şarj düzeneğinin yol altına mı, yoksa elektrikli tren benzer biçimde yol üzerine mi alınacağı yönünde. Her durumda, 2035 yılından ilkin uygulamaya geçilemeyeceği tahmin ediliyor.

Avrupa ülkeleri, Electreon’un tecrübesinden ve bilgisinden yararlanmaya çalışıyor. Şirket, Alman otobanlarında bir pilot bölgeyi şarj yolu haline getirmek için anlaşmaya vardı. Projeye ilgi duyan söz mevzusu Avrupa ülkeleri, bu projenin yanı sıra, motorlu araçlarda daha azca yer kaplayan ve daha hafifçe olan akümülatörlerin geliştirilmesini de bekliyor. Toyota, BMW ve Ford benzer biçimde büyük üreticilerin projeye ilgisi yoğun. Fakat gene ABD’deki bir gelişme, kafaları bulandırdı. Elektrikli vasıta üreticisi Tesla, kablosuz şarj mevzusunda uzman şirketlerden Wiferion’u ilkin satın aldı sonrasında yeniden sattı. Her şeye karşın dönüşümün, engellenemeyecek bir yolda olduğunda hepimiz mutabık. ABD’de federal hükümet, bu teknoloji için milyarlarca dolarlık ödenek ayırmış durumda. Hükümet bunun için “Ulusal Elektrikli Vasıta Altyapı Programı NEVI (National Electric Vehicle Infrastructure) ile “Şarj ve Yakıt Altyapısı” (Charging and Fueling Infrastructure) programını başlattı. Biden yönetiminin hedefi, 2030’a kadar ülkede 500 bin şarj istasyonu oluşturmak ve kablosuz şarj yolları projesinde etken rol oynamak. ABD, hava kirliliği sebebiyle en fazlaca eleştirilen ülkelerden.

Electreon’a gore 300 kilometrelik bir yolda sürücüler, aylık 800-1.000 dolar arası bir ücret ödeyecekler. Sürücüler bunu ekonomik bulacaklar mı? Ya da güzergahlarının kısa bir bölümünde şarjlı yola gireceklerse, ücret ödemeye değecek mi? Bunu uygulamada görecekler.

SEÇENEKSİZ AMERİKALI

ABD’de Teksas’ın Arlington kenti, hiçbir kamu ulaşım aracının olmadığı ender kentlerdendir. Nüfusu oluşturan 400 bin şahıs, kendi ulaşımını sağlar. Otomobili, motosikleti yada bisikleti vardır. Belediye otobüsü de yoktur, tramvayı da taksisi de. Aracınız yoksa ve sizi markete götürecek bir komşunuz da yoksa işiniz zor olsa gerek. O şekilde bir sistem kurmuşlardır ki, “car sharing” (vasıta paylaşım/birkaç kişinin aynı araca doluşması) dedikleri bir yöntemle gereksinimlerini karşılarlar. Öteki ulaşım imkanları olmayan pek fazlaca kentte, motorlu bir vasıta sahibi olmak, hareket ve gezi özgürlüğü anlamına gelir. Aksi halde işiniz kolay değildir. Bir tramvay yada tren hattı olsa bile tarife yoktur, aracın beklediğiniz istasyona ne vakit geleceği belirsizdir. Bir otobüs durağında bir saatten fazla bekleyebilir, gene de ortada bir otobüs göremeyebilirsiniz. Şu sebeple ülkede sistem, hususi araçlar üstüne kuruludur. Dolayısıyla çevre kirliliğinin tek sebebi, hususi araçlardır. Ülkenin, 2030 senesinde egzoz emisyonlarını, 2005 düzeyinin yarısına indirmesi ya da 2050’de sıfırlaması son aşama zor olsa gerek. Otomobil kullanımının roket hızıyla artması, bireysel sürücülerin hatası değildir. Bu yüzden elektrikli vasıta kullanmak, hem yönetimler hem de vatandaşlar için tek çaredir. Kaliforniya Üniversitesi’nden öğretim üyesi Ethan Elkind, “20’nci yüzyılın ortalarından beri tüm federal bütçeler, karayolları benzer biçimde altyapıya ayrıldı. 1950’lerin ortalarından beri yayalar, bisikletliler ve kamu taşıma araçları adeta asla düşünülmedi. 2019 yılına gelindiğinde bile çalışanların dörtte üçü, işlerine gitmek için kendi hususi araçlarını tek başlarına kullandı” demiştir.

ABD, elektrikli araçlara fazla ehemmiyet vermeyen ülkelerden. 2022’de satılan otomobillerin bir tek yüzde 2’si elektrikliydi. Oysa Norveç’te bu oran yüzde 75. Bu, satılan her dört otomobilden üçünün elektrikli olduğu anlamına geliyor. Uzun mesafeli seyahatler için de ABD gerilerde kalıyor. Amerikalıların uzun yolculukta tercihi tayyare. Oysa uçaklar, yüksek süratli trenlerden yedi kat daha çok karbon salıyor. Günümüzde 20’den fazla ülke, saatte 200 mil (320 kilometre) hızla giden trenler kullanıyor. Bir örnek vermek gerekirse Kalifornya Yüksek Süratli Tren Sistemi, onlarca senelik gecikmeden sonrasında inşa edilebildi. San Francisco-Los Angeles içinde sefer yapıyor. Trenin hızı da saatte en fazla 190 kilometre. Fakat federal hükümet, karayollarına demiryollarından daha eli bol. ABD’de motorlu araçlar için iki milyar park yeri olduğu tahmin ediliyor. Bu da her araca, sekiz park alanı düşüyor demek.