Barter sisteminin yolunu açan ve 1934 yılında İsviçre’de kurulan ilk barter organizasyonunun, bilgi depolama imkânlarının bilgisayarlarla genişlemesiyle, bu gün üye sayısı 65.000’leri aşmış, sistemde büyüyen barter cirosu da yıllık 2 milyar franga ulaşmıştır. 1950’den 1990’a kadar 500 misli artan bu miktar dünyada barter ticaretinin yükselişinin en belirgin örneğidir. Bugün İsviçre’de kurulan her yeni firma ticaret odasına kayıt olurken WIR organizasyonuna da kayıt yaptırmaktadır. WIR sadece İsviçre’de faaliyet göstermekte olup, dış dünya ile sadece bilgi alışverişi yapmaktadır.
1960’lı yıllarda iletişimin hız kazanması ve dış pazarlara açılımla birlikte ekonomik yaşam da önemli değişikliklere uğramıştır. Özel sektörün para ve finans dünyasına girmesiyle özel bankalar, özel finans kuruluşları ortaya çıkmıştır. Ancak tam anlamıyla oturmamış bir sistem içinde gerçekleşen bu oluşum, paranın değer kaybetmesi ve enflasyonun artış göstermesi nedeniyle yeni arayışları gündeme getirmiştir.
Bu dönem, Amerika’da ilk barter organizasyonlarının kurulduğu dönem olmuştur.
Amerika’da barter kulüpleri daha değişik bir şekilde büyüme göstermektedir. Değişik eyaletlerde kurulan Barter Club’ler, bulundukları eyaletlerin petrol, tahıl, elektronik ve otomobil gibi özel ürünlerini diğer eyaletlerle takas etmekle işe başlamışlardır. Bu sistem, haliyle büyük firmaların dikkatini çekmiş ve kendi içlerinde kurdukları barter organizasyonları ile kendi firmalarının ihtiyaçlarını nakit harcamadan satın almaya başlamışlardır. Amerika’da yaklaşık 500 barter organizasyonu bulunmakta ve tahminen 450.000 firma bu sistemi kullanarak, yılda 400 milyar dolarlık iç ve dış barter ticareti yapmaktadır. Bunların en önemli örnekleri; Goodyear, Amoco, Levi Strauss Clothing, Converse Shoes, United Airlines, General Motors, Fuji Color Films, Wilkinson, Pfizer, Catepillar, Xerox, Chreysler ve Hilton olarak sayılabilir. Bu firmaların, kendilerine mal ve hizmet veren yaklaşık 150.000 küçük firmayla yılda 100 milyar dolarlık barter yaptıkları bilinmektedir. 1995 yılında ilk kez bir barter fiması hisseleri, ABD Nasdaq Menkul Kıymetler Borsası’ nda işlem görmeye başlamıştır.
Bugün ise, ABD Tarım Bakanlığı yardım amaçlı operasyonlarında tamamen barter sistemini uygulamaktadır. Herhangi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu temel maddeler ABD tarafından bu bölgelere gönderilmekte, karşılığında ise, sözkonusu ülkenin elinde bulunan kıymetli yer altı zenginlikleri ya da özel üretim yerel mamuller satın alınmaktadır. Diğer bir uygulama ise aşırı stok birikmesine yönelik olmaktadır. Bu durumda ABD Tarım Bakanlığı, üreticinin elindeki mal fazlasını alarak, söz konusu mala ihtiyaç duyan ülkelere göndermekte ve bunun karşılığında ABD’ye, hatırı sayılır miktarda hammadde girişi sağlamaktadır. Böylece ABD, kasasından para çıkışı olmadan yardımlarını sürdürmektedir. Yardım alan ülkeler de işletemedikleri ve zaten atıl olan hammaddelerini ABD’ye vermiş olmaktadır.
Amerika’nın büyüklüğü dolayısıyla barter organizasyonları arasındaki bilgi akışını organize edebilmek için de aracı bilgi istasyonları kurulmuştur. Bunlar, sadece bilgileri takas ederek para kazanmaktadırlar.
Bu organizasyonların en önemlisi Dünya Barter Birliği (IRTA)’dır. Barter ticaretini canlandırmak amacıyla 1979 yılında kurulan IRTA, kongreler, barter’ı tanıtma etkinlikleri, yabancı ülkelerdeki barter uygulamaları ve bunlar arasında koordinasyon sağlama çalışmalarının yanı sıra barter sözleşmeleri, barter işlemlerinin güvenliği, vergi kanunları, toplumlararası barter ticaretinin düzenlenmesi gibi konularda etkili çalışmalar yapmaktadır. Yönetiminde, ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Kolombiya, Güney Afrika , Arjantin, Fransa, Belçika, Hollanda, İzlanda ve Türkiye’nin bulunduğu Dünya Barter Birliği IRTA, dünyanın 180 ülkesinde temsil edilmektedir.
Avrupa’da ise 1980’li yıllarda kurulan barter organizasyonlarından biri olan EBBN, İngiltere’ de, EBC ise Avusturya’da faaliyet göstermekte olup, EBC daha çok Doğu Avrupa ülkeleri ile çalışmaktadır. 1986 yılında Viyana’da kurulan BCI daha sonra, Almanya, Slovenya ve Slovakya’ya bayilikler vererek, yaklaşık 6.000 üyeli bir organizasyon haline gelmiştir. Bu ülkelerde barter cirosu son üç yılda 10 kat artmıştır.
The Business Trend Analysts’in yaptığı araştırmada dünya ticaretinin % 40’ının barter sistemi ile yapıldığı tespit edilmiştir. The Int. Ass. Of Trade Exchange (IATE)’nin verdiği raporda, barter ticaretinin Amerika’da yılda % 16’lık bir artış gösterdiği belirtilmiştir. IRTA’nın verilerine göre 1999 yılında dünyada 9 trilyon 448 milyar dolar barter ticareti yapılmıştır. The Economist, 2000’li yıllarda dünya ticaretinin % 50 sinin barter sistemi ile yapılacağını ileri sürmektedir.
Uygulamada en başarılı örneklerin ABD’de bulunduğu barter ticareti, dünyada bir endüstri haline gelmiştir. Avrupa’da ve Japonya’da gelişmeler olduğu ve gittikçe artan sayıda firmanın barter sistemi ile çalıştığı bilinmektedir. Barter’ın gelişmiş ülkelerdeki uygulamaları dikkate alındığında, bir stok yönetim sistemi olarak kullanıldığı görülmektedir. Barter sistemi, finansman ihtiyaçlarını karşılaması ve ürünlerin pazara ulaştırılması imkânlarını sağlaması nedeniyle Avrupa’da ve Amerika’da konjonktürel sebepler ile satılamamış ürünler için etkili bir pazarlama sistemi olarak kullanılmaktadır.
IRTA’nın verilerine göre, dünyada her yıl binlerce firma barter sistemine katılmaktadır. Barter işlem cirolarına bakıldığında, 2000’li yıllarda 500 binin üzerinde firmanın barter sistemi ile çalışacağı öngörülmektedir. Aşağıdaki tabloda barter’ın çeşitli kriterlere göre son 25 yılda gösterdiği gelişim verilmiştir.
Avrupa ve ABD’de yıllardır uygulanan ve uluslararası toplam ticaret içinde önemli bir paya sahip olan barter sisteminin Türkiye’deki geçmişi 1992 yılında başlamıştır. Sınırlı sayıdaki barter şirketlerinden ilki Avusturya kökenli “Euro Barter Business” (EBB), bu enstrümanı 1992 yılından beri kullanmaktadır.
Şirket, 1995 yılında Türkiye iç pazarında barter aracılığı ile üyeleri arasında 6,5 trilyon TL’lik işlem hacminin yarısına yakın bir ciroyu uluslararası işlemlerden elde etmiştir. 1996 yılında 720 dolayında üyesi olan şirket, aynı yıl %70 yurtiçi, %30 yurtdışı işlem gerçekleştirmiştir. Bu alanda faaliyet gösteren bir başka şirket EG-Barter-Ring, 1995 yılında kurulmuş, 1 yıl içinde 80 üyeyle 1 milyar mark’lık işlem hacmine ulaşmıştır. Merkezi İstanbul’da olan bu şirketlerin hepsinin Anadolu’da birçok temsilcilikleri
bulunmakta ve bu organizasyonlar yurt dışındaki barter organizasyonları ile de bilgi alışverişinde bulunarak, üyelerine dünyanın her yerinden ulaşan talepleri iletmektedir.
Türkiye’de henüz gelişme aşamasında bulunan sistem, Avrupa ve ABD ile karşılaştırıldığında yetersiz
görülmektedir. Örneğin, barter sisteminin başını çeken İsviçre’de ve ABD gibi ülkelerde bu sistemi kullananların sayısı yüz binlerle ifade edilirken, Türkiye’de bu sayının çok düşük olduğu görülmektedir.
Türkiye’de 90’lı yılların ikinci yarısına doğru faaliyete geçen EG-BarterRing, İhlas Barter-Itex, Net Barter ile EBB ve Atwood Richardson temsilcilikleri, barter işlemlerinde para birimi olarak Amerikan Doları, Alman Markı ve Avrupa ECU’su kullanmaktadırlar. Bu firmalar birbirlerinden bilgi alışverişi sağlarken, üyelerinin kendi sistemlerinde karşılıksız kalan arz ve taleplerini de takas etmektedir. Türkiye’deki bu barter organizasyonları, EG-BarterRing haricinde komisyon alarak çalışmakta, EG-BarterRing ise, abonelik sistemiyle üyelerine hizmet vermektedir.
Türkiye’de 10 yıldan beri kullanılan barter sistemine özelikle son bir yıl içinde ilgi artmıştır. Ekonomik sistemin sıkışması ile artan bu ilginin ana nedeni, aslında piyasadaki ticari faaaliyetlere destekçi konumundaki barter organizasyonlarının ekonominin çözüm getiremediği enstrümanların yerine geçmeye başlaması ve KOBİ’lere sıkıntılarından kurtulma imkânı vermesidir.
Para, arkasındaki güçle doğru orantılı olarak etkin ve kullanışlıdır. Ancak, Türkiye gibi ülkelerde hiçbir dönemde “değişim aracı” olarak itibari değerini koruyamamıştır. Oysa barter sisteminde gerçekleşen alışverişlerde, mal ve hizmetin kendisi dolaştığı için, enflasyonist etki gösterebilecek hiçbir unsur taşımamaktadır. Firmalar artık borçlarını ertelemek yerine, ürettikleri mal ve hizmetlerle ödeme yolunu tercih etmektedirler. Bunu yaparken de, atıl kapasitelerini kullandıkları veya stoklarını erittikleri için faaliyetlerine daha güvenli devam edebilmektedirler. Enflasyonun birinci etkeni olan yüksek para arzının önü en pratik yoldan barter sistemi ile kesilebilir. Paraya duyulan ihtiyaç frenlendiğinde, paranın gerçek kulvarına dönmesiyle güçsüz kağıt parçalarından kurtulan ekonomiler de rahatlamış olur. Böylece enflasyon da kendiliğinden düşer.
Türkiye’de giderek etkisini hissettiren ekonomik darboğaz özellikle KOBİ’leri etkilemekte ve ekonominin lokomotifi olan orta ölçekli firmalarda finansman problemi işletmecileri zor durumlara sokmaktadır. Barter sistemi, işletmelerin her türlü harcamalarını mal takası şeklinde yapmalarını sağlayarak bu probleme çözüm getirmektedir. Türkiye’de yüzlerce firma bu sistem sayesinde nakit çıkışlarını azaltmış, satın alımlarını barter sistemiyle yaparak karşılığında, satılması zor olan ürünlerini sisteme sunarak finansman problemine çözüm bulmuşlardır. Paranın maliyetini düşürebilmek için malzemeden ve işçilikten kısıtlamaya gitmek kaliteyi düşürdüğünden, kabul görmemektedir.

Maliyeti düşürebilecek ve kaliteyi etkilemeyecek en büyük etken paranın kendisidir. Barter sistemiyle satın alımların yapılabilmesi ile nakit tasarrufu yapılmakta ve bu, önemli maliyet düşüşlerine imkân vermektedir. Ayrıca, “parasız” satın alımın karşılığında barter sisteminin otomatik olarak yarattığı satış gücü dikkate alınırsa, pazarlama maliyetlerinin de düştüğü görülecektir. Hem satın alımda, hem de satışta elde edilen bu maliyet düşüşleri ürünün arz fiyatlarına yansıyacağından, barter sistemini kullanan firmalar rekabette öne geçeceklerdir. Bu avantaj, firmalara hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki pazarlama hareketlerinde önemli bir öncelik kazandıracaktır.