Yıl 1999 yada 2000’lerin başı… Kanal 7’de İskele Sancak programını izliyorum. Programı Ahmet Hakan Coşkun sunuyor. Konuğu bizim İsmet Hususi… Ahmet Hakan soruyor ve “Kemal Derviş hakkında ne düşünüyorsunuz?” diyor. Ben içimden; “Şimdi emperyalizmden girer, küreselcilerden çıkar” diyorum. Fakat İsmet Hususi; “Kemal Derviş’in başarıya ulaşmış olmasını isterim” diyor. Acaip şaşkınım! Ne demek doğrusu; Ecevit hükümetinin dışarıdan geçirme etmiş olduğu bir ismin başarıya ulaşmış olmasın istemek fazlaca acayip diye düşünüyorum… Sonrasında İsmet Hususi devam ediyor; “Kemal Derviş şu anda Türkiye ekonomisinin başına geçti. Eğer o başarısız olursa ülkemizin ekonomisi de başarısız olur, eğer o başarıya ulaşmış olursa Türkiye ekonomisi de başarıya ulaşmış olur” diyor.
Son dakika haberi: Metin Feyzioğlu, Lefkoşa Büyükelçiliği'ne atandı

 

Geçtiğimiz hafta Türkiye Barolar Birliği’nin eski Başkanı Metin Feyzioğlu KKTC Büyükelçisi oldu. Birileri onu yerden yere vuruyor. Oysa Feyzioğlu’nun başarısı bununla beraber hem Türkiye’nin hem KKTC’nin başarısı olacak.

Feyzioğlu’nu eleştirenlere bakıyorum. “Eskiden CHP’yi destekliyordu, hatta CHP’nin genel başkanı olacaktı, şimdi iyi mi olur da hükümetle birlikte hareket eder” diyenler var. Bunu diyenler Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’la aynı masada oturuyorlar. Bunu diyenler Abdüllatif Şener ve Mehmet Bekaroğlu’nu CHP’den milletvekili yapıyorlar. Bunu diyenler Abdullah Gül ile istikşafi görüşme seansları yapıyorlar. Kendilerine erişince; “Recep Tayyip Erdoğan’a karşıt olsun da geçmişi ne olursa olsun” diyenler sıra Metin Feyzioğlu, Mehmet Ali Çelebi şeklinde isimlere erişince “Davalarını sattılar” moduna geçiyorlar.

CHP’nin eski milletvekili Mehmet Ali Çelebi ne yapmış? “Siz partimizden Mustafa Kemal’i dışladınız” minvalinde itirazlar sergileyerek Muharrem İnce’nin Memleket Partisi’nde siyasete devam etmiş. Sonrasında da “Şu anda ülkemiz için Cumhur İttifakı’nın politikalarına pozitif bakıyorum” demiş. Vay sen misin bunu söyleyen? Linç üzerine linç! Hani demokrasi, hani düşünce özgürlüğü? Kendilerine itiraz edenlere nefes bile aldırmak istemiyorlar.

Yahu Ahmet Davutoğlu bir dönem Ak Parti Genel Başkanlığı yapmış oldu. Evet, Türkiye’nin en iyi partisinin genel başkanı idi. Ali Babacan senelerce bakanlık yapmış oldu. Abdullah Gül senelerce Cumhurbaşkanı oldu. Recep Tayyip Erdoğan bu adları asla terk etmedi, fakat onlar “daha çok isterük” diyerek yol ve dava dostlarını terk ettiler. Peki, olabilir; hepimiz kendi yolunu seçebilir!

Davutoğlu, Babacan, Gül şeklinde adların kendi yolunu seçme hakkı var da Metin Feyzioğlu ve Mehmet Ali Çelebi’nin kendi yolunu seçme hakkı yok mu? Üstelik birileri size “siyasal açıdan” karşıcılık etti diye onlarla sonsuza dek “fena” olmak zorunda mısınız? Onlar sizinle yol yürümek isterse “hayır” mı diyeceksiniz? Onları terk mi edeceksiniz?

“MUSTAFA KARAHASANOĞLU’NUN  ANLATTIĞI HİKÂYE”
Akit Medya Grubu İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu vefat etti

Rahmetli Mustafa Karahasanoğlu ağabeyle uzun sohbetlerimizden birinde bana “odununu pazara götürmüş olan insanın” hikâyesini anlatmıştı. Insanın biri odunlarını pazarda satmak için katıra yüklemiş. Yolda giderken kenarda bekleyen bir yolcuyla karşılaşmış. Yolcu adamı durdurup; “Benim acil pazara yetişmem gerek. Beni de katıra bindir, birlikte gidelim” diyince; “Olmaz” demiş öteki adam; “Arkamda odunlar var, bu tarz şeyleri pazarda satıp 25 akçe alacağım” demiş. “Tamam” demiş yolcu olan; “Al sana 25 akçe, hepsini alıyorum, odunları kenara indir, ben bineyim” demiş. Anlaşmışlar ve adam 25 akçeyi almış, odunları kenara koyup yolcuyu katıra bindirmiş. Tam birkaç adım atmışlar ki adam katırı durdurmuş; “Tamam seni katıra bindirdim de şimdi odunum ne olacak” demiş. “Parasını verdim ya” demiş yolcu! Adam “Tamam, doğru ya” dedikten sonrasında birkaç adım sonrasında gene durup; “Her şeyi anladım da şimdi benim odunlar ne olacak?” demiş.

Politika de böyledir. Birilerine tüm imkânları vermene karşın onlar yolda ilerlemek yerine devamlı “Her şeyi anladım da odunum ne olacak” derler.